• ünlü bizans tarihçisi, sarayda kralın yanında, savaşta kralın yanında, açılışta kralın yanında hazır ve nazır bulunan ve kralın istediği şekilde tarih defterlerine not düşen prokopius'un gelecek nesillere gerçekleri anlatmak üzere yazdığı eser. sarayın, kralın gerçek yüzü, bizans tarihin bilinmeyen yönlerini bu eserden öğrenebilirsiniz.

    bizans tarihi yazarlar için tükenmez bir konu kaynağı gibidir. bu tarihin entrikalarla, savaşlarla, iktidar kavgalarıyla, kanlı dalaverelerle dolu olduğu kuşkusuz. ama bizleri bizans tarihine saydam bir biçimde götüren tek tarihçi olarak prokopius'u görüyoruz. bizans tarihinin en görkemli döneminde imparator justinianus ile imparatoriçe teodora zamanında yaşayan prokopius hem resmi saray tarihçisi olarak hem de önemli görevlerde bulunarak bizans'taki her olayın iç yüzüne tanıklık etti. ölümünden sonra açıklanmak üzere kaleme aldığı "gizli tarih" herhalde gelmiş geçmiş tarihlerin en ilgincinden biri olmalıdır. sonuçta olanca saydamlığıyla bizans imparatorluğu içinde olan bitenleri apaçık öğrenebiliyoruz. yazar kitabın önsözünde gizli tarih'ini hazırlarken çok güçlük çektiğini belirtiyor ve şöyle söylüyor: "justinianus ile teodaora gibi anlatılması güç ve son derece şaşırtıcı kişileri ve yaşadıkları hayatı incelemeye kalkınca korkudan dişlerim zangırdıyor." ama gene de prokopius yasadışı baskıları, arkasındaki casus sürülerini, her an ölümle karşı karşıya kalmak korkusunu bir yana bırakıyor ve "gizli tarih"ini yazıyor. böylece örnek bir tarihçinin bulunmaz bir yapıtına kavuşuyoruz. (arka kapak)
  • gizli olmayan versiyonunu bile bilmeyen insanların dikkatini çekmek için kullanılan eser ismi
  • kitabında doğa üstü olaylara ve abartılı söylemlere yer veren yazar( ki prokopius'un eserin sahibi olduğu tartışmalı bir konudur) imparatoru ve zevcesini adeta bir şeytan olarak göstermektedir. ancak dönemin magazinsel boyutunu merak edenler için eseri okumak ilgi çekici olabilir.
  • (bkz: kahpe bizans)
  • prokopios, bu gizli anektotunda justinianos'un, kendinden önceki imparator anastasios'un, torunu zenon'un ölümünden sonra büyük bir servet ele geçirdiğini ve aristokrasinin bütün mallarına mülklerine konmayı amaçladığını ileri sürmektedir.
    sonra da, şunları söyler: "justinianos, ortada herhangi bir suç kanıtı olmaksızın, bazılarını çok-tanrıcılığa inandıkları, bazılarını din sapkını oldukları ve hıristiyan inancını gereği gibi uygulamadıkları, bazılarını eşcinsellik (homoseksüellik) ettikleri veya rahibelerle seviştikleri ya da yasaya aykırı başka ilişkiler kurdukları bahanesiyle yargılatmıştır. bazılarını da canına kıymaya kalktıkları ya da yasak söz ve işaretler kullandıkları gerekçesiyle suçlamış ve kendisini ölülerin ve dirilerin kalıtçısı ilân etmiştir..."

    bknz: bizans siyasal düşüncesi, grzegorz leopold seidler, çev. mete tunçay, aüsbf yayını, ankara 1980, sf:53
  • prokopios'un justinianus ve teodora'yı rezil etmeye çalışırken kendi iki yüzlülüğünü göstermesini sağlayan iftira ve karalama anlatısı.
    prokopios, zamanında devletin resmi tarihçisiyken kutsaya kutsaya göklere çıkardığı iki ismi, abartılı ifadelerle küçük düşürmeye çalışır.
    uydurmalarından en muhteşem ikisi şudur:
    justinianus'us annesi, bazı yakın arkadaşlarına onun babasının insan bile olmadığını söylemiştir. gebe kalacağı sırada onu bir şeytan ziyarete gelmiş ve olaylar gelişmiştir.
    teodora ise o kadar azgındır ki, on erkekle seviştikten sonra bile doymaz, sayısı otuzu bulan uşaklarıyla geceye devam eder.
  • kitabı okuduğunuzda kahpe bizans ve müslümanlığın ağır bir şekilde yedirildiği türk milliyetçiliğiyle dolu kara murat, malkoçoğlu, burak bey vb. kahramanların başrolde olduğu çizgi roman ve filmlerde ele alınan bizans uygarlığını kurgularken başvurulan tarihi kaynak olduğunu düşünebilirsiniz.

    her ne kadar yazarın diğer eserleri üzerinden tarihi gerçekler ve olaylar için başvurulan tarihi bir şahıs olduğu dillendirilmiş olsa da bu eserinin kaynak olarak başvurulan eserlerinin yanında oldukça farklı olmasını şahsiyetin imparator ile eşi tarafından büyük haksızlığa uğrayarak kendi döneminde beklentisi içinde olduğu makama ve mevkie atanamamış olmasına mı yoksa içinde bulunduğu sosyal bilimin getirisi olan vicdani sorumluluk içinde mi yazdığını anlayabilmek mümkün değil.

    yalnız bahsedilen imparator ve eşinin yaptıklarını ele aldığınızda fena halde günümüzdeki siyasi bir kişiliği ve eşini hatırlatıyor

    kesin olan yazarın bu eserindeki yazım dili eserin inandırıcılığını sorgulamanıza neden oluyor, buna benzer bir yazım dilini yıllar önce padişah anaları adlı kitapta da karşılaşmış olup kitabı okumakta oldukça zorlanmıştım
  • doğu roma imparatorluğu tarihine meraklı olan kişilerin ilgisini çekebilecek, imparator i. justinianus ile imparatoriçe theodora’yı magazinsel olarak anlatan ve prikopios tarafından m.s. 550’li yıllarda yazılan kitaptır. kitabın yazarının prikopios olduğu şüpheli olmakla birlikte yazarın resmi sıfatla yazmış olduğu tarih kitaplarında kullanmış olduğu kelimelerden ve tabirlerden kitabın yazarının prikopios olduğu kanaatine varılmıştır.

    prokopios’un imparator i. justinianus’tan ve imparatoriçe theodora’dan korkmasına rağmen bu kitabı yazması büyük bir cesaret örneğidir. ancak bu kitabın yazıldığı tarihten sonra öncelikle illustres unvanı alması sonrasında ise istanbul valisi yapılması imparatora yakın biri olduğunu ve imparatorun halkına yapmış olduğu zalimliklere ses çıkarmadığını düşünmekteyim. hatta prokopios’un bu kitabı; imparator ve imparatoriçenin kendisine yapmış olduğu olumsuz bir hareket neticesinde bir anlık sinir ile yazmış olduğu da düşünülebilir. ancak tarih ve özellikle doğu roma imparatorluğu’na ilgisi olanlara tavsiye ettiğim kitaptır.

    ayrıca;

    (bkz: ayasofya müzesi)
  • 10 numara kitap. yakında tekrar okumayı düşünüyorum. machivelli'nin prens'i ne ise bu kitap da o. güç nedir, nasıl muhafaza edilir? bilmek istiyorsanız jüstinyen denilen pezevengi ve karısı cadı teodorayı iyi tahlil edebilmeniz lazım. bunları anlamazsanız kanuni-hürrem ilişkisini de anlayamazsınız. ilginçtir eski patronum tam bu jüstinyen'e benziyordu, bir tane de teodorası vardı. resmen pratikte böyle bir şeyin gerçek olabileceğini de deneyimlemiş oldum.
    bizans'ın gizli tarihi bir bakıma bir milletin köleleşmesinin de tarihidir. jüstinyen'in dedesi balkanlardaki bir goth köyünden istanbul'a geliyor. latince bilmiyor veya daha ilk kuşak latince öğrenmiş, sonunda imparator oluyor. bu jüstinyen tahta geçince ne kadar romalı adeti, değeri, örfü varsa hepsini çürütmeye çalışıyor. dinin arkasına sığınıp romalı elit sınıfı yok etmeye çalışıyor. böyle dindar hristiyan gibi ama derdi din değil romalı elit sınıfı yok etmek. patricilerle pleplerin arasındaki evlilik yasağını kaldırıyor. soyluların ellerindeki paraları yağmalıyor. eskiden senato başkanı sadece imparatora diz çöküp elini yumruk şeklinde göğsüne koyarken yeni kuralla birlikte herkese imparatorun ve "kraliçenin" sandaletini öpülmesi kuralını getiriyor. (aklıma fatihi getirdi).
    teodora ile hep rakipmiş taklidi yapıyor, iki rakip klik yaratıyor ama günün sonunda teodora ile istihbarat alış verişi yapıp diğer insanları kendi ağlarında oynatıyorlar.

    çok ilginç lan. bu şehir lanetli midir nedir, buraya yunanlılar ve latinler sahip olmuş ama başa farklı bir kana sahip hanedan geçip bunları oltalarında oynatmış. burayı türkler ele geçirmiş ama efendilerimiz türk kanı taşımayan bir aile olmuş.

    bu kitabı okurken jüstinyen'e ne kadar kin beslediğimi tarif edemem. resmen bir milleti kölesi yapmış. milli ne kadar değer varsa hepsini çiğnemiş. ilginçtir roma aristokrasisi de bu adam ülkenin köküne kibrit suyu dökerken öylecene izlemişler olan biteni.
hesabın var mı? giriş yap