*

  • michelangelo antonioninin filmi.antonioni bu filmle en iyi yönetmen dallında akademi ödüllerine aday gösterilmiştir
    türkçe ismi cinayeti gördüm olan bu filmde, bir fotoğrafçı parkta bir cinayetle karşılaşır ve (bkz: olaylar gelisir)
    filmde genel olarak fazla konuşma ya da müzik yoktur, bir yerden sonra sinir bozucu olsa da sessizlik genel anlamda bu filmin etkisini arttırıcı bir unsurdur
  • filmin sonundaki pandomimcilerle geçen sahne için yönetmen çimlerin daha yeşil görünmesini istediğinden çimleri yeşile, aradaki yolu da siyaha boyatmıştır
  • filmin 16 mm den 35 mm ye aktarilmasi islemi. masaustu yayincilik*ta bir grafigin ya da fotografin buyutulmesi.
  • edebiyattan sinemaya en ozgun uyarlamalardan biri olan eserin adidir.
    cortazar'in hikayesi ile antonioni'nin filmini paragraf-plan itibariyla birebir ortusturmek tabii ki imkansiz ve gereksizdir.
    ancak iki eserin birarada incelenmesi saniyorum cogu kimse icin cok eglenceli olacaktir.
    oncelikle cortazar'in bir kisilik cambazi oldugunu soylemek gerekir.
    yani, kisilik sorunlarini, kendini taniyamama, coklu kisilik, kendini baskasinin yerine koyma, kiskanclik gibi ruh hallerini yaziya dokebilmek icin edebiyatta benim "hardware" cozumler dedigim yola basvurmustur. yaziyi egmis, bukmus, ve nihayet elestirmenlerin "cortazar halisunasyon, gercekustu, mistik ogeleri harmanlayip savurmustur" demelerine elverisli hale gelen ozgun bir edebiyatin pesinde gitmistir. halbuki cortazar'in yazim tekniginde gozlenen ve geleneksel hikaye anlatiminin kurallarini prizmadan gecirip yonunu saptiran, kesen, bicen , kaynak yaptiran bir yan vardir. bu yazin sanatinin bazi eksikliklerinden kaynaklanir. bu sorunlarin ve "hardware" edebi cozumlerin sergilendigi en guzel orneklerden biri de cortazar'in "seytan sacmasi" (the devil's drivel) diye turkce'ye cevrilebilecek ve antonioni tarafindan "blow up" ismiyle filme cekilmis hikayesidir. filmden sonra hikaye de blow up ismiyle anilmaya baslanmistir. hikayede kimi zaman birinci tekil sahis kimi zaman da ucuncu tekil sahis olan fotografcinin fotograf ile saplantili iliskisini ve gitgide fotografin kendi hayati olmasini okuruz. nihayet, film oykunun yosunlarini temizlemis ve uzerine yapismis kimi denizalti artiklarindan kurtarmistir. film bu anlamda hikayenin devami gibidir. antonioni cortazar'in dilde yaptigini filmde yapmak ister. bu sefer kendisinin olanaksizliklari cortazar'inkinden farklidir.
    antonioni bir iluzyonun filmini yapmak ister. sinematik olarak basvurabilecegi ilk unsurlardan birine de hemen tutunur. filmde fotografci bir cinayetin fotografini cektini dusunur. oysa hikayede bir kadinin genc bir cocugu bastan cikarmaya calismasinin fotografi cekilmistir. bu sinematik bir gerekliliktir.
    bundan sonra film ile hikaye arasinda bir dans baslar. kimi zaman birbirlerine yaklasirlar kimi zaman uzaklasirlar. ayni kavrami anlatmaya calisan iki dansci gibi kimi zaman sarilirlar kimi zaman birbirlerini iterler. sonucta bu da bir iluzyondur.
    filmin sonundaki pantomim sahnesi herseyi aciklar. ama bu sahneyi burada aciklamak hic yakisik kalmaz.
    austin powers tipi blow up'taki fotografci tipinin karikaturudur.
  • 60 li yillarin basinda londra'da coreklenen mod akiminin hedonizmine de atilmis bir pandik olarak, blow up, cortazar'in oykusunden yine zarif bir topuk hareketiyle ayrilmayi bilmis yonetmen antonioni'nin delismen filmidir. mod'cularin da mottosu olmustur. italyan scooterlari ile gezen, amerikan r&b muzigi dinleyen modcularin karikaturu olarak austin powers tipinin olusumuna da bu yuzden sasirmamak gerek.
    bu film cekilirken cebinde bir joint sigarasiyla ingiliz polisine yakalanan antonioni 30 yil sonra omur boyu basari oscar'ini almak icin ny gumrugune girdiginde karsisina fbi ajanlari dikilmistir. felcli ve konusamayan antonioni'yi kutsal yankee topraklarina 30 yil onceki gayet mod bir joint yuzunden sokmamaya direnen fbi ajanlari nuh deyip peygamber demezken clinton'in bizzat havalimanini arayip sacmalamayin adama odul verecegiz yarin aksam demesiyle olay tatliya baglanmis, antonioni cebindeki bir kutu joint ile yeni kitaya girebilmistir.
  • bu film, cortazar'ın aynı adlı öyküsünden sinemaya aktarılmış olsa da, antonioni'nin diyaloglara kapalı, ruhçözümsel sinema anlatımı sayesinde, edebiyata daha uzak bir film olarak görülür.. zaten varolan diyaloglar da, bir durumu, olayı açıklamaktan/anlatmaktan çok, kişinin kendi kendine söylenmesi gibidir.. misal, thomas karakteri, bir kadınla karısı hakkında şöyle konuşur:

    "gerçekten karım değil o... sadece çocuklarımız var... hayır, çocuğumuz bile yok... ama zaman zaman, çocuğumuz var gibidir... güzeldir karım... rahatım onun yanında... hayır, hiç de rahat değilim... o yüzden ki ayrıyız..."

    ne ki, bu film "sesli sinemanın en sessiz filmlerinden biridir".. ayrıca, serge gainsbourg'un ekürisi jane birkin hanım da filmin oyuncularından biridir, giderken diyiverelim..
hesabın var mı? giriş yap