boomer

• deniz sismiğinde kullanılan kaynaklardan birisidir.
  sistem şöyledir ki, boomer deniz üzerine konulur, üstten elektrik ve çekme kablolarıyla genellikle bir katamarana bağlanır..boomerin -karoseri diyesim geliyor- altında bir bobin ve buna bağlı yaylar var, yaylar da bir levhaya bağlı konumda beklemektedirler..3000 v kadar bir elektrik kablolar yardımıyla geliyor ve boomer da alttaki levhayı çekmeye başlıyor, yaylar burda devreye giriyor ve levhayı geri itiyor, bu sırada levha açıldıkça etraftaki sular itelenmeye başlıyor, enerjiden dolayı.. ve sinyalimiz üretilmiş oluyor..sonra sinyal okunarak ne incelenecekse inceleniyor..birazcıkta pahalı bir alettir kendileri..
• (bkz: sparker)
• (bkz: buck)
• (bkz: sharon valerii)
• 2.dünya savaşından sonra doğumlarda görülen büyük artış nedeniyle savaş sonrası nesil için bu terim kullanılır. michael moore aptal beyaz adamlar isimli kitabında bu terimi bush için kullanmıştı.
• the powerpuff girls adlı çizgi filmde the rowdyruff boys grubunun diğer üyelerine göre daha sakin, daha akılsız ve daha az konuşan üyesidir. bubbles gibi mavidir ve saçları da sarıdır. dikkati diğer üyelere göre daha çabuk dağılır. tümce kurmaktan acizdir.
• left 4 dead adlı oyunda suratınıza kusarak sizi kör eden ve tüm zombi halkının üstünüze çullanmasına neden olan balon gibin bir ucube. witch'in arkasından dolanıyım derken aniden bununla karşılaşanın vay haline...
• amerikalıların nükleer başlıklı füze taşıyabilen denizaltılara verdiği ad. nereden geldiği de apaçık ortada. (bkz: boom)
• amerikanların genelde otuz yaş üstü, şimdiki neslin oynadığı oyunları ve müzik zevkini beğenmeyip 70-80'lerin rock müziğinden dem vuran kitleyi tanımlamak için kullandıkları tabir.
• dünyanın en canına okumuş jenerasyon bunlardır, fütursuzca kaynakları kullanmış, dünyayı yemiş bitirmiş ve şuanki çevre kirliliği, kaynak sıkıntısı gibi sorunları beceriksiz milleniallara bırakmışlardır.