• inspiral carpets sarkisi.

    won't talk about her, and who needs friends ?
    don't want them to wear you down
    like a rock in the ocean or glass in the sea
    i know it's painful but it's true
    i know one day this will make sense to you
    don't wear her clothes or even be seen
    you know it has to be this way when you're a secret part of me
    i know it's painful but it's true
    i know one day this will make sense to you
    you've got me running around and around
    (and around and around and around)
    you think tomorrow would never come
    (around and around and around)
    you've got me running around and around
    (and around and around and around)
    you think i was born yesterday
    won't lie about these things you say, now this gets easier every day
    can't give you the child you so badly want or even mend your wounded love
    i know it's painful but it's true
    i know one day this will make sense to you
    you've got me running around and around
    (and around and around and around)
    you think tomorrow would never come
    (and around and around and around)
    you've got me running around and around
    (and around and around and around)
    you think i was born yesterday
    (you've got me running around and around) (4x)
    you've got me running around (and around) (3x)
    you've got me running around
    i know it's painful but it's true
    i know one day this will make sense to you
  • gerçekten güzel bir rob dougan şarkısı olup iş bu entry "bu şarkı herkesce bilinmeli, sözlükte yok, yazılsın, bilinsin" ricasının-uyarısının ardından giriliyordur.

    she thinks that i was born yesterday.
    she thinks that i go out with the tide and fade at the end of the day.
    she thinks my hairs aren't numbered.
    and when pricked i don't cry in pain.
    just cause i smile like a child born yesterday.
    and she thinks that i was born in another age.
    she thinks that i get up with the sun and dream my life away.
    and she thinks that i'm going nowhere cause i stay at one place.
    and cause i smile like a child born yesterday,
    she thinks that i was born yesterday.
    she thinks that i came into this world (born without a name).
    and thinks, cause i'm saying nothing, that i've got nothing to say.
    just cause i smile like a child born yesterday.
  • o benim dün doğduğumu düşünüyor
    o benim akıntıyla gittiğimi ve günün sonunda kaybolduğumu düşünüyor
    o benim saçlarımın sayılı olmadığını düşünüyor
    ve canımı yaktığında acı içinde ağlamadığımı
    çünkü ben sadece dün doğmuş bir çocuk gibi gülümsüyorum
    ve o benim başka bir devirde doğduğumu düşünüyor
    o benim güneşle kalkıp hayatımı boşa geçirdiğimi düşünüyor
    ve hiçbir şey söylemediğim için söyleyecek birşeyim olmadığını düşünüyor
    ve çünkü ben dün doğmuş bir çocuk gibi gülümsüyorum
    o benim dün doğduğumu düşünüyor
    o benim dünyaya isimsiz doğarak geldiğimi düşünüyor
    ve o benim bir yere gitmeyeceğimi düşünüyor bir yerde durduğum için
    çünkü ben dün doğmuş bir çocuk gibi gülümsüyorum

    *
  • rob dougan bu şarkının son dakikasını bestelerken ne gibi bir ruh halindeydi çok merak ediyorum. saf minor.
  • garson kanin'in yazdigi ve ilk defa 1946 senesinde broadway'de sahnelenen tiyatro oyunu. 1950 ve 1993 senelerinde ayni isimle film uyarlamalari da yapilmis.
  • rob dougan abimizin (çok sevdiğim feyzli bir abidir) ruhun derinliklerine işleyen bir parçası. girişinde ruhunuz hapsolur ve parça bitene kadar o hapisten kurtulamaz.

    şuradan dinlenebilir: http://www.youtube.com/watch?v=xw9ryr0gpwc
  • william holden, judy holiday ve broderick crawford'un başrollerini paylaştıkları george cukor komedisi. film köylü zihniyetli, kaba saba, cahil, sonradan görme bir zenginin uzatmalı nişanlısıyla birlikte mağarasından (!) çıkıp washington'a iş kovalamak (1 veya 2 senatör satın almak) için gelmesini konu alıyor. bu kaba saba adam bir gazeteciyle tanıştıktan sonra gazeteciden cahil nişanlısını eğitmesini ister, olaylar gelişir. son derece eğlenceli bir film. diyaloglar tam da o döneme yakışacak kalitede. öyle dememin nedeni 1940'lar, 50'ler ve 60'ların ama özellikle 40 ve 50'lerin filmlerinin diyaloglarını daha çok beğeniyor olmam. senaristler diyaloglarda gene maharetlerini sergilemişler. % 75'i tek mekânda geçen filmin sıkıcı olmamasının ilk nedeni de karakterlerin de, diyalogların da epey eğlenceli oluşu. cukor da bu iyi senaryonun hakkını yönetmenliğiyle vermiş.

    filmin capra'nın mr. smith goes to washington filmini hatırlattığını da eklemezsem olmaz. capra'nın bu filminde içinde hiç kötülük barındırmayan, saf bir köylünün büyük ideallerle dc'ye gelmesini ve burayı tanımasını, bu şehirle birlikte değişmesini konu alıyor. born yesterday'de şehre gelen saf, cahil kadının gazeteci sayesinde şehri tanıması anlatılıyor. hatta born yesterday'deki bazı sahneler capra'nın filminde de vardı. ama şehri tanıma, abd övgüsü, karakterlerin saflığı dışında ortak nokta yok. iki film de eğlenceli...
  • rob amcanın 2001 mamülü furious angels albümündeki akıllara zarar başyapıtın adı. bir diğeri de : (bkz: nothing at all)
hesabın var mı? giriş yap