• izmir tavla zirvesi sonrasi eve donu$ yolunda girilen bornova sokaginda gelisen bir diyalogda soyledir;
    atrin- ya iste bole vidi vidi...
    quasm- bence boyle bik bik bik..
    travesti- braaaaaaader baksana laaaaaaaaaaynnnnnnnn!!!
    müşteri- acele etme geliyorum!
    "içten içe yarılma efekti"
  • saat 03:00 olmuştur. alkol maximum seviyededir

    -: çiçek veriyim mi abiler
    *: kaça bu çiçek?
    -: sana 2 milyon
    *: ama bu çiçek kaça?
    -: farketmez o da 2 ye olur
    *: çok dedin ya, diğeri de 2 zaten
    -: alacak mısın kardeşim
    *: farkı yok mu çiçeklerin?
    -: yok
    *: farkı yoksa niye tek tek satıyorsun
    -: siktirin lan ibneler
  • travesti : dale(gelsene işareti)
    junior : ......(hafifçe başını kaldırıp yukarı bakma)
    travesti : daleee don dalee
    junior : ......(hızlı adımlarla sokağı terketme)
  • bir etüd çıkışında kolumda o zamanki sevdiceğimle o sokağa bilinçsizce girdiğimizde körpecik lise talebeleriydik.

    önce elinde fifi'sini taşıyan, üzerine pembe tüllü ve tüylü sabahlık/gecelik türü ya da lügatımda adı henüz kayıtlı olmayan bir tür kıyafetle dolaşan oraların manukyan'ı teyzeyi gördük. fifi sevimli değildi her zamanki gibi. zaten fifiler sevimli olmaz. sonra bir koku aldık ki sormayın a dostlar. sanki mahallede herkes üstüne dökmüş bir şişe parfümü dolaşıyor. bir gariplik vardı, seziyorduk ama çözemiyorduk, adrenalin dolduk derken hafızamıza kazınmış o sesleniş geldi;

    fosforlusarıbikiniüstlüabidenhalliceabla: kıııızzzzz ne o yanındaki yumurta gibi çocuk, bir şeye benzesen bari!
    ben/yumurtaçocuk:..........
    fosforlusarıbikiniüstlüabidenhalliceabla: gel gözün kadın görsün yazık sana, öğrenci indirimi de yapıyorum, grup da ayarlıycam söz, hadi gel.

    hayat çok değişti o gün, unutmam, unutamam...
  • alsancak kıbrıs şehitlerinde bir sokak. üç kızceyiz geçerken sokaktan yarı çıplak abla başladı bağırmaya:

    "asla benim gibi olamayacaksınız, asla benim kadar güzel olamayacaksınız asla!!"
  • bazen çok ders verici diyaloglardır. 4-5 sene kadar önce bir kız için en güvenli sokak olan bornova sokağında oturan sevgilimi 2. buluşmamızdan sonra geceleyin evine bırakıyordum. apartmanın girişinde durup öpüşmeye başladık. ilk öpücük çok romatiktir değil mi? boru gibi bir ses gelene kadar öyleydi. karşıda müşteri çeviren abla(!) bize kart sesiyle seslendi.

    k.a.- aa karı resmen sokak ortasında iş tutuyor ayol. bulmuş kara yağız oğlanı, götürüyor. biz yapsak...
    d.a.i.s. - yok, şey... sevgiliyiz biz.
    k.a.- o zaman çıkın evinizde yapın ne yapacaksanız. anneniz babanız size hiç mi bir şey öğretmedi. böyle şeyler sokak ortasında yapılmaz.
    s. - ne diyor bu?
    d.a.i.s. - çıkın evinizde sevişin, shame on you diyor.
    s. - ahahaha şu hayatta travestiden de ahlak dersi aldın ya, senden ahlaksızı yok d.a.i.s.
  • nedense bende hiç kötü anı bırakmamış diyaloglardır. genelde bornova'dan alsancağa giderken minibüse binerim. öyle olunca da bornova sokağından geçmek gerekiyor kıbrıs şehitlerine ulaşmak için. ne zaman geçsem iltifat ediyorlar erkek olmadığım halde.

    ha 4-5 sene önce bi arkadaşımla ordan geçerken, bi tanesi aşağı saksı atıp arkadaşıma "tivitiiiiiiiiiiiii" bırak o kızı ayol diye bağırmıştı. bence o bile komikti :v
  • öğlen saati kıbrıs şehitlerinde yemek yedikten sonra o civardaki park yerine gitmekte olan maykılceksın ve 2 arkadaşına cumbaların birinden seslenen abla-gibi-abi:

    - şşşt. üçünüze karşı tek maç yapalım mı?
    - .....
    - .....

    maykılceksın ' ın tanımaktan gurur duymadığı arkadaşlarından biri sessizce:

    - bi baksak mı lan? yeneriz biz bunu...
    - ....
    - yürü mna koyiiim yürü.. koş hatta..

    300 kilo adamız toplamda ama arkamıza bile bakamadık la.
  • enteresan diyaloglardır.

    bir üst sokağında babamın işyeri olması ve kullandığı otoparkın bornova sokağında olması sebebiyle sık sık kullanırız o yolu. bir gün babam elimden tutmuş, travestilerin önünden geçerken komik bir konuşma geçti aramızda.

    b: babam
    tk: travesti kişisi

    tk: (bana bakarak) kıızz, baban mı kocan mı?
    b: (terslenmek istemeyip hafifçe gülümseyerek) babasıyım babası ehi ehi.
    tk: (yine bana bakarak) göndersene o zaman bi gece.

    "o zaman" a dikkat çekmek isterim. kocam desem gönder demeyecek yani. babam olduğu anlaşılınca gönder diyor. bu kadar da düşünceli.

    ne zaman geçsem selamlaşıyoruz artık kendisiyle. ısrarla babamı bir gece bekliyor.*
  • ben de şahit olduğum çok etkilendiğim bir bornova sokak diyalogunu aktarayım,
    gecen sene nisan gibiydi sanırım seks işçisi bir trans balkondan balkona diğeriyle konuşuyor.
    - dün gene çatır çatır ... tim kendimi. yüzümü yaraladı bıçakla şerefsiz.
    - ay kız canın da mı çıkmadı kaç gece bi de üst üste?
    ben duyduğum kelimelerden ötürü daha mı hızlı yürüsem de duymasam diye düşünürken,
    - 700 liram kaldı ameliyata. sonunda bir memem olacak.
    bu cümleyi duymamla olduğum yerde dona kaldım. ve dönüp başımı kaldırıp yukarı trans kadına ilk defa dikkatle baktım. az önce nahoş bulduğum sözleri söyleyen kişiyle aynı kişiydi. ama gözleri ilk defa gördüğüm bir ışıltıyla parlıyordu, heyecanlı heyecanlı nefes alıp veriyordu. yüzünde belli ki taze bir yara izi, kabaca pudralanmış üstü... düşündüm bir kadın olarak doğmuştum. memem önemli tabi ama hayatıma yön vermişliği de yoktu. doğuştan sahip olduğum kolum bacağımdan çok daha değersizdi belki de gözümde. oysa o trans için o kadar önemliydi ki memesinin olması... derin bir üzüntüyle yoluma devam ederken ilk defa kendimi bu kadar şanslı hissettim. hayatta birçok şey için mücadele etmek zorunda kaldım ama bir meme için değil. o trans ise sırf memesi olsun diye tüm bedenini ortaya koyabilmişti. belki de bir sonraki gün parasını çıkaramadan bir trans cinayetine kurban gidecekti. ve hiçbir zaman bir memesi olmayabilirdi. demek ki meme bazısı için sadece meme demekken bazısı icin hayatın kendisinden de değerliydi.
    kıssadan hisse gün olur da mememi kaybetmem gerekirse hep aklıma bu trans kadın gelecek. ve değerini geç anladığım mememi kaybetmemek için mücadele edeceğim.
hesabın var mı? giriş yap