• jan komasa yapımı film, polonya'nın bu seneki oscar adayı.
  • bugun izleme sansina mahsar oldugum polonya yapimi iyi film, ozellikle basrol oyuncusunun cok iyi is cikardigini dusunuyorum.
  • yönetmenliğini jan komasa 'nın yaptığı 2019 yılı yapımı polonya filmi. yabancı dilde polonya'nın oskar adayı filmimiz, kaldığı cezaevinden şartlı tahliye edilerek çalışmak üzere küçük bir kasabadaki kereste fabrikasına gönderilen genç bir adamın kasabada kendini rahip olarak tanıtmasıyla başlıyor. cezaevindeki ayinlerde papaza yardımcı olduğu için bir takım dini bilgilere sahip kahramanımız, gerek okuyarak, gerekse internet yardımıyla, ayinler düzenler ve günah çıkartmaya başlar. enteresan yöntemlerle ayinler yönetirken, gündelik hayatta da davranışlarıyla kasabadaki bir çok insanın kalbini kazanacak ve bir takım taşları da yerinden oynatacaktır. seyirciye başlangıçta klişe bir komedi izleyeceği izlenimi veren filmimiz, oldukça etkileyici bir dram.
  • polonya yapımı bir karakter filmi. karakterin adı "daniel" yani "peder tomasz". hikayede karakterin döngüsü, uzun süreçte bir değişim yaratsa da finalde "hataya dönüş" konsepti bizleri karşılamakta. bir anlamda sisifos'un tekli döngüsünden bir parçayı, dramatik yapısına oturtmuş bir film var karşımızda. hikayenin akarı kokarı yok. senaryo müthiş sağlam. dramatik yapıda tek bir tane bile eksiklik yok.

    "daniel" karakterini canlandıran bartosz bielenia üst düzey bir performans göstermiş. tabir caizse ateş etmiş. filmin kalitesini tek başına yıldızlara ulaştırmayı başarmış.

    yönetmen jan komasa ise sadece aktör tercihi ve aktörden aldığı performansla bile her türlü takdiri hak etmiş. bunun haricinde çekimlere, kurguya, kameraya olumsuz tek bir eleştiri getirmek elimden gelmiyor.

    doğu avrupa'dan çıkan son senelerde gördüğüm en başarılı film. ve ayrıca;

    (bkz: son planı müthiş olan filmler)
  • film çok usta bir idrak ile çekilmiş diyebilirim. başrol film'in hakkını gerçekten seyirciyle buluşturmuş. tabi sakin bir kafa ve toplum - birey ilişkisi hakkında biraz bilgiye sahip olunarak izlenirse daha iyi olur.

    film'in özü şu: toplum, bireyi ıslah etme derdinde değil. birey hatalıysa bir köşede unutulmalı, terk edilmedi.
  • kısa bir yazısı için: tık
  • “ben bir katilim. düşüncelerimi öldürdüm. yapamadığım şeyleri öldürdüm. yaptıklarımı öldürdüm. affetmek unutmak anlamına gelmiyor. hiçbir şey olmamış gibi davranın anlamına gelmiyor. affetmek sevgi demektir.”

    dikkat: yazı, film zevkinizi bozmayacak düzeyde spoiler içerebilir. okuyup okumamak bittabi size kalmış.

    film, direkt olarak hapishaneden yeni çıkmış bir adamın hikayesini anlatacakmış gibi başlıyor. diyaloglar, sahneler vs. hepsi, filmin konusunu okumamış birisi için şartlı tahliye sorunları ile yüzleşecek bir adamın hikayesini izleyeceğimizi hissettirebilir. ama film bir anda daniel'in bir yalanı ile beraber bambaşka bir olguya evriliyor. tadında klişe kullanımı ile güzel bir seyirlik sunuyor.

    daniel'i ilk olarak ıslah evinde zor şartlar altında ve fiziksel saldırı altında görüyoruz. ama daniel aynı zamanda ıslah evindeki papazın favori öğrencisi. ve daniel de bir papaz olmak istiyor. fakat geçmişinden ötürü papaz olması imkansız. daniel'in geçmişi ıslah evinde de yakasını bırakmıyor ve ıslah evindeki papazın da yardımı ile bir kasabaya şartlı tahliye kuralları gereğince çalışmaya (marangozluk) gönderiliyor.

    daniel'e dair ilk karakter tahlilimiz de burada başlıyor aslında. papaz olmak isteyen daniel ıslah evinden çıkar çıkmaz ilk olarak bir partiye katılıyor ve uyuşturucu - seks - dans üçlüsünü doya doya yaşıyor. buradaki çelişki önemli, çünkü film boyunca daniel'in her yaptığında bu sahneler gözümüzün önüne gelecek. bu yüzden olsa gerek ki fazlasıyla önemsenerek çekilmiş. ve aklımızda yer tutması sağlanmış.

    kasabaya gelen daniel papaz olarak geldiğini söyler ve işlerin istediği gibi gitmesini umar. fakat daniel kitlelere hitap etmeyi iyi biliyor ve ıslah evinde öğrendiği her şeyi güzelce uygulayarak kasabadaki insanların gözünde de bir yer tutunmayı başarıyor. hikaye burada biraz da "kasabaya yeni gelen ve kasaba halkı tarafından kabullenilmeyen insan"a evrilecek gibi olsa da daniel'in başarılı papazlık performansı -insanların kutsallaştırdığı bir görev olduğu için- hikaye o noktaya evrilmek yerine; daniel'in, kasabanın çözümlemekte zorlandığı bir konuya parmak basmasıyla daniel'in "kasabaya yeni gelen biri" olarak değil "yaptıklarına karşı çıkılan" biri olarak kasaba halkınca kabullenilmesinde zorlanmasına yol açıyor.

    jan komasa (yönetmen) burada izleyicinin şu soruyu cevaplamasına da neden oluyor: daniel rahatı için mi papaz olmak istedi yoksa içtenlikle papaz mı olmak istiyordu? biliyoruz ki eğer daniel rahatı için papazlığı seçseydi kasaba halkı tarafından bu kadar kanıksanmış bir olayı kurcalamaya çalışmazdı. haliyle daniel'e saygımız artıyor ama bir yandan da daniel'deki iyi-kötü çelişkileri hiç bitmiyor. en başta karşı gelmesi gereken günahlara karşı gelmemesi ama ne yaparsa yapsın papazlık görevini hiç ihmal etmemesi iyi bir diyalektik oluşturarak filmin seyirliğini arttırıyor.

    film bize çok yeni şeyler vadetmiyor. amerika'yı yeniden keşfetme gibi bir hayali de yok. ama filmin içine birkaç farklı denklemin güzel yerleştirdildiğini söylemem lazım. daniel'in kendini nasıl o kadar kolay kabul ettirdiği gibi sorular ise filmin kalitesinin düşmesine neden olmuş. yabancı film oscar'ında rakibinin çok büyük olmasının yanı sıra zaten hiç favorilerde anılmamasının sebebi ise senaryodaki bu çatlaklar olsa gerek.

    seyir zevki arada düşse de film genelinde kullanması gereken hikaye taslaklarını iyi kullanmış. senaryodaki defolar olmasa seyir zevki çok yüksek bir film karşımıza çıkacaktı. başrol oyuncusu bartosz bielenia'nın ise katıldığı her adaylığı alması hiç şaşırtmıyor.

    naçizane puanım 3.5/5
  • konu olarak adam's applesı andıran film.
    oldukça güzel işlenen klişeler için bile izlenesi. kaldı ki bartosz bielenia da etkileyici oyunculuğuyla filmin oscar adalığına gel gel yapmış.
  • kasaba kendi ahlak kurallarını belirlemiş, alışılmışın dışına pek çıkmayan ve her şeyi bu kurallara göre yorumlayan kapalı topluluklardan oluşur genelde. bunda belki belirli kurallar çerçevesinde varlığını sürdüren dini kurumların o yerleşim yerinde saygı duyulan en önemli yapılar olmasının da payı vardır. film başkahramanın bir çember gibi başladığı yerde biten hayat öyküsünü anlatırken temele inanç meselesini alarak tabiri caizse kasabalılara farkında olmadıkları ya da görmek istemedikleri gerçekleri gösteriyor. bir ritüel olarak ya da sırf komşuya görünmek için yapılan ibadetin yeterli olmadığını, her insanın gerçek anlamda hatalarıyla yüzleşmesi gerektiğini vurguluyor. bunu yapanın ise din adamı değil de her türlü "günah"a bulaşmış bir insanın olması ise filmi film yapan öge.
  • insanın belli bazı hatalardan sonra hiç bir zaman eskisi gibi olmayacağını anlatan bir film. her kes kendine has kuralları ile yaşamını değiştirmeden devam etmeye mecbur kalıyor.
    film baş rolünde olan papazın kalbinde ne kadar iyilik olsa da hiç bir zaman normal bir hayat yasayamacağını çok güzel özetlemiş.
hesabın var mı? giriş yap