*

  • 2009 istanbul film festivalinde de gösterilen çok güzel bir izlanda filmi.izlanda'nın en çok izlenen ve 2008 oscar adayı olan filmin yönetmeni baltasar kormákur
    film samimi ,sıcak yapısı, beyazperde'de büyük ihtimalle ilk defa tanıştığınız izlandalı karakterleriyle kendini sevdiriyor.türkçe'de belalı düğün adıyla gösterilen filmin kısaca konusu şöyle;

    --- spoiler ---

    film,ikinci kez, ama bu sefer eski öğrencilerinden yarı yaşında bir kızla ertesi gün evlenecek olan orta yaşlı profesör jon üzerine odaklanıyor. ancak jon'un önünde birkaç engel vardır: aksi müstakbel kayınvalidesi, zilzurna sarhoş sağdıcı ve duygusal bir kadın olan eski karısı. dahası beyaz geceler başlamıştır ve hava bir türlü kararmaz. ziyaretçilerin adaya akın etmesiyle jon'un eli ayağına dolanmaya başlar

    --- spoiler ---
  • 28. istanbul film festivali kapsamında izleyici karşısına çıkmış izlandalı yönetmen baltasar kormákur filmi. o soğuk ülke insanlarının nasıl bu kadar neşeli ve keyifli olabildiklerine şaşırdığım filmdir ayrıca. izlandaca adının tam anlamını haliyle bilmiyorum ama türkçeye belalı düğün diye çevrilmişken ingilizcesi white night wedding olmuş pek de yerinde olmuştur.
  • türkçe isminin belalı düğün olması size hollywood'dan çıkmış bir romantik komedi filmi oldugunu düşündürse de gayet keyifle izlenen yer yer komik ama ağırlıklı olarak orta yaştaki bir erkeğin psikolojisini, çıkmazlarını, sorunlarını anlatmaktadır.
    dramatik yönü ve komedi yönü gayet dengeli ayarlanmıştır. istanbul film festivali kapsamında izlediğim bu izlanda filmi bana hiç yabancı gelmedi. sanki bir türk filmi izler gibi hiç yabancılık çekmeden izledim. bunda sanırım karakterlerin samimi tavırlarının olmasının katkısı vardı.
  • kusturicavari tuhaflıklarla sık sık güldürse de aslında dramatik bir film.

    komedi filmi gibi tanıtılan bu filmin asıl olarak yaşamdaki bir döngüden bahseder; uzun bir süre mutluluğu ararız, kısa bir süre mutlu oluruz, bu da hemen biter ve tekrar baştan başlarız. film de bu döngülerden birini eski karısı anna ile geride bırakan jon'un yeni bir döngüye girmeye hazırlanmasını bir düğün ile anlatıyor. anna ile birlikteyken bütün çabalara rağmen sona yaklaşmaktan kurtulamayan jon yeni taşındığı adacıkta karısını aldatmaya başlar ve "yeni bir başlangıç" geyiğine inanmaya inanmaya bu mutluluk umuduna sarılır. "yeni bir başlangıç" saçmalığı görmezden gelemeyeceği kadar gerçek durunca intihara dahi kalkışır ancak yeni karısı thora ona umutların en büyüğünü vererek bunu engeller. ancak thora da yıllar sonra anna gibi sıradanlaşmaktan kurtulamaz.

    jon'un "hayatta doğru veya yanlış, iyi veya kötü yoktur; yalnızca karmaşıklık vardır" sözleri filme de doğrudan yansıyor. gerçekten de ortada ne suç, ne de suçlu var. mesela jon, anna'yı sevmeyi bırakıyor. üstelik anna'nın da sevilmeyecek bir tarafı yok, eserleri beğenilen bir sanatçı, akıllı ve kendi de güzel. yine de bunlar jon'un sevgisinin sürmesini sağlamaya yetmiyor. ancak köyün pederi jon'u suçlasa da onun yapabileceği hiç bir şey yok. kendi de sorunlu olan jon için hayatına yeni giren thora var artık. aldatılmak anna'ya zarar veriyor evet ama jon'un thora'ya olan aşkı da her şeyi doğrulamaya yetebilir bir bakıma. ama kimine göre de yetmeyebilir, çünkü anna'yı ölüme itiyor.. çocukluğundan beri tüysüz olan, belki de bu yüzden rahip olan ve kadınlara hasret duyan pederin anna gibi birini üzen jon'dan nefret etmesi de normal. işte bu birbiriyle çelişen şeylerin hepsi doğru ve yanlış, hepsi iyi ve kötü.

    kendisi aslında içten içe bilse de bu insanın bu yazgısını kırmayı deniyor jon ama ikinci denemesi de zaman geçtikçe ilkine benziyor. ama döngülerin birbirini izleyecek hep, yapacak bir şey yok. suç yok, suçlu yok işte ne bileyim iyi kötü doğru yanlış siyah beyaz yok. hele basit cevap hiç yok, sadece karmaşık sorular var.
  • şaşırtmayan bir baltasar kormákur filmi. 101 reykjavik tadını aynen bu filmde de yakaladım. gülerken düşünmek, düşünürken izlandanın muhteşem görüntülerini izlemek..çok keyifli bir festival filmi idi. ayrıca süper izlanda görüntüleri için bunu seven bunu da sever: heima
  • bu seneki bağımsız film festivalindeki country wedding le aynı konseptte olan bir izlanda filmidir.hatta concept o kadar benzemektedir ki iki filmdeki bazı oyuncular da ortakdır.her şeye rağmen çok farklı bir ada olan izlanda ülkesi ,evleri ,insanları ve hayata bakış açılarıyla izlenmeye değer eğlenceli bir film.
  • erkek çıkmazını ve kadın hırsını iyi kötü anlatan; kuzeyin en kuzeyindeki son insanlı adada geçen, müzikleriyle sadece bir izlanda filmi olmamak için huzursuzlanan izlanda filmi. açık havada kurulan kapalı mekan sofra pek güzeldir.
  • diğer kuzey avrupa filmleri gibi bir kere başlandığında kendini seyrettiren harika film. artık o hiç görmediğimiz tipler mi beni kendine çekiyor yoksa konuşulan dilden hiçbir sik anlayamam mı çekiyor bilemiyorum. kahrolsun amerika!

    --- spoiler ---

    - "sonunun babama benzemesini istemiyorum. hayallerini gerçekleştiremedi ve hiç sevmediği bir kadınla kaldı, çünkü gidecek cesareti yoktu."

    --- spoiler ---
  • djúpio ve 101 reykjavik gibi iyi filmlerin yönetmeni benimde çok sevdiğim izlanda'lı yönetmen baltasar kormákur'un 2008 yılı yapımı filmi. istanbul film festivalinde de gösterilmiş ve büyük beğeni almış filmin, başlıca rollerini hilmir snær gunason, margrét vilhjálmsdóttir ve laufey elíasdóttir paylaşmış. filmimiz, ruhsal sıkıntılar yaşayan karısının iyileşmesi için izlanda'nın ücra bir adasına yerleşen orta yaşlı bir profesörün, kendisinden 18 yaş küçük öğrencisiyle, ikinci evliliğini yapmasının hikayesi. güneşin hiç batmadığı izlanda yazı boyunca geçen film, doğal güzelliklerle dolu adanın enteresan insanlarının yaşantılarını, bizlere kah düşündürerek, kah gülümseterek, bazen kahkaha attırarak izletmeyi başarıyor.
    '' kendini on dakikadan fazla mutlu hisseden insan aptaldır ''
hesabın var mı? giriş yap