*

  • almancaya "die schopenhauer-kur" ismiyle almuth carstens tarafindan cevrilmis, btb yayinevi tarafindan basilmistir.

    alman gazetelerinde cikan tanitim yazisindan tercümeyle:

    felsefenin ve psikolojinin elele verdigi, heyecanli oldugu kadar da düsünce zenginligine sahip, ask ve arzu, bitimlilik* ve yasamin gercek degerleri üzerine bir kitap.

    "bu roman sadece schopenhauerin bügünkü bizler icin önemini degil, ayni zamanda yalomun bir hikaye anlaticisi olarak ustaligini da gösteriyor" seattle times
  • bir çırpıda bitirdiğim kitap.kitabı alıp almamakta kararsız kalan biriyseniz hemen şöyle söyleyeyim;anlatım yine çok akıcı,psikoanaliz seansları yine çok eğlenceli...fakat işin felsefe kısmı biraz bayağı ve eğer daha önce nietzsche ağladığında kitabını okuduysanız biraz sıkıcı gelebilir.(okumadıysanız kesinlikle onu tavsiye ederim.)

    bol spoilerlı kitap yorumuna geçersek;
    açıkçası irvin yalom un felsefeye bakışından biraz sıkıldım.her daim “herkes yaşadığını yazar,yaşadığı gibi düşünür” mottosu ve nietzsche,shopenhauer gibi büyük filozofların da “herkes gibi” olduğunu kanıtlama uğraşları bir süre sonra kabak tadı veriyor.
    bu seferki kitapta 2 ana kahraman var.biri başarılı bir psikoanalizci.diğeri de kendini shophenhauer okuyarak tedavi etmiş bir felsefe uzmanı.yan karakterler ise grup terapisindeki insanlar.
    yazar felsefe uzmanı ile shophenhaueri özdeşleştirmiş.adeta 21.yy da yaşayan bir shophenhauer yaratmış.ikisinin bütün yaşam öyküsü büyük paralellikler gösteriyor.
    bunun dışında arada shophenheuer in gerçek yaşam öyküsünden kesitler ve kitaplarından bol bol alıntılar bulabilirsiniz.
    peki sorun nerede?
    yazarın shophenheur u kurtarıcı olarak benimsemiş felsefeciye yaklaşımı o kadar belli ki! aynı ilk kitabında olduğu gibi.fazla arkadaşı olmamış,içine kapanmış bir adam….biraz sevgi,şefkat gösterdiğinizde ağlaması işten bile değil!
    ve böylece bütün kitabı “acaba ne zaman ağlayacak?” diye okuyorsunuz.
    bir yandan shophenheur un hayatı…annesiyle,babasıyla sorunlar…sevgisizlik…
    ve işin en can sıkıcı tarafı da,yazarın kendi statik bakış açısını kanıtlamak için bu kadar çaba sarfetmiş olması.
    yani yazar bütün kitap boyunca “bakın adam ne kadar yalnız…bakın kimse sevmemiş…tabii,böyle olması normal…”diyor.ve bütün alıntılar,her şey bunu desteklemek üzere yapılmış.
    açıkçası ; yazarın nietzsche ağladığında kitabını okumuş biri olarak,bu kitabı da “zaten okumuştum.”
    hele ki "biraz felsefe de okumuş oluruz."diyorsanız bence hiç bulaşmayın.çünkü daha önce dediğim gibi yazarın felsefeye bakışı yanlı.nötr değil.
  • nietzsche ağladında gibi bu kitaptada kitabın isminde adı geçen filozofun'un felsefesini bir eşşeğe bile anlatabilecek kitap.
  • irvin yalom'un grup terapisinde schopenhauer felsefesine dayanma modelini anlattığı son romanı.
  • irvin yalomun tüm kitaplarını okuma isteği uyandıran, shopenhaueru yaşamınızın parçası yapan, tekrar tekrar okunası şukela kitap.
  • upanişatlar ve hindistandaki asketik yaşama ilgi uyandıran hoş bir kitap ....terapi grubundaki karakter seçimiylede hayranlık uyandırır ama yinede nietzsche ağladıgında çok sattığı için aynı metod kullanılarak yazılmış bir kitap edebi kaygılardan çok ekonomik kaygılarla yazılmıstır... herseye rağmen okunulası bir kitaptır
  • grup terapisinde schopenhauer felsefesine dayanmanın değil schopenhauer felsefesi ile karşılaşmanın anlatıldığı kitap.

    ayrıca çok güzel, pek güzel, nefis.
  • bugünü yaşama arzusu -schopenhauer tedavisi- başlığı ile basılmış irvin yalom kitabı
    maddi kaygılar taşıdığı yönünde şüpheler uyandırdığına katılmaktayım.
    bir de adam kitap boyunca schopenhauer'in kendibaşınalığına karşı insanlarla bütünleşmeyi savunsa da, nedense schopenhauer'a daha fazla hayranllık duydurtmuştur.
    -özellikle psikoloji,psikiyatri ve grup terapisine- ilgi duyanlara kazandıracakları olan bir kitap.
    bir de üzerine düşünüldüğünde günlük kaygılar içinde bugünü yaşamayı unuttuğumuzu hatırlatabilir...*
  • aradığım bir kitabı kitapçıda bulamamamla beraber e hadi bari bunu alalım diyerek aldığım ve geceleri bikaç sayfasını okumadan uykuya dalamadığım kitap oldu benim için. akıcı, az biraz tanıtıcı, ama sonu zart diye bitirilmiş o konuda da az biraz kastırıcı ..
  • irvin yalom bu kitapta da yine ölüm, yaşam, varoluş, bedensel zevkler üzerine derin düşüncelere sevk eder okuyucuyu. grup terapilerinde sorup durduğu "peki bu sana ne hissettirdi x" cümlesi artık ikili ilişkilerde dilinize pelesenk oluverir, empati kurmadığınızın farkına varmanızı sağlar. ve schopenhauer gibi hayatın yalnızca sizin ebedi var olmayışınızı bölen, rahatsızlık verici bir geçicilik olduğunu düşündürür zaman zaman, hani herşeyden bıkıp "neden?" deyip de kimseden cevap alamadığınız o mavi anlarda.
hesabın var mı? giriş yap