*

  • kimi bulaşık mağdurlarının alıştığında bir daha ayrılamadığı ve oluşan yırtıkları dikip kullanmaya devam ettikleri söylenen, çileli dakikaların vazgeçilmez yardımcısı.
  • parmaklari patladiginda, hamarat hatunlar tarafindan bilek kismindan kalin seritler halinde kesilerek, aksam yemeginden arta kalan iki adet zeytinyagli dolmanin kondugu taslara kapak olacak maddeyi tasin etrafina tutturmak icin kullanilan eldiven...
    tam bu noktada, eldiven diyip gecmemek gerekir, zira bu plastik eldivenlerin cesit cesit renkleri, sag eli sicak sol eli soguk tutan japon icadi modelleri, farkli el ebatlarina uyacak numaralari vardir - ayni zamanda, kadinin elini sicak sudan soguk suya sokturmayacagina dair yeminler etmis erkekler icin de bir kacistir...
  • bu eldivenler, sadece bulasik yikarken degil ayni zamanda temizlik yaparken de kullanilmakta olup; kisinin, icinde cilde zararli pek cok kimyasal barindiran temizlik malzemeleriyle fazla hasir nesir olmasini engelleyerek, sagligini ciddi derecede korumaktadirlar...
  • vanilya kokulusu bulaşıktan sonra ellerde nefis bir koku bırakan * koruyucu eldiven.
  • yazlık race eldivenlerinin içinde kullanıldığında kış vakti yaz konforu yaşatan nesne.

    bir de çocukken yaptığımız sapanlarda kullanılan serum lastiğini çatala tutturmaya yarardı ki, mühimdi.

    ama bulaşık yıkarken kullandığımı hatırlamıyorum. hm, iyi fikir aslında.
  • küçükken kenarda kalıp halinde duran kırmızı eller olarak görüp çok korktuğum şey. bana takılan bir kadını "benim ciciannemin kırmızı eldivenleri var ama" diyerek korkutmaya çabaladığım da olmuştur 4-5 yaşlarındayken. tuhaf şeyler ama, kabul edelim.
  • bulaşık deterjanının elleri piç etmesini engeller.

    ayrıca manikürü de korur. bir yere kadar elbette...
  • küçükken sık sık kullandığım spider-man aksesuarlarıdır. kırmızı ve sıkı olmaları itibariyle oldukça tatmin edici bir benzerliğe olanak sağlarlardı.
  • tanıdığım kadınların,
    yüzde "hiçbiri"nin inat ve ısrarla kullanmak istemediği ve dahî kullanmadığı basit ama etkili ve gerekli icad !

    işbu eldivenler, yukarıda belirtildiği gibi, sadece elde bulaşık yıkarken değil, her nev'î sıhhî...(ne yazıyorum lan ben ? sanki 1950'lerdeyiz amk !...)

    öhö.

    bu güzel icad, yukarıda belirtildiği gibi, yalnız bulaşık yıkarken değil,
    her çeşit temizlik işinde kullanılabilir ve kullanılmalıdır, kullandırtılmalıdır da !

    sizdebulaşıkeldivenikullandırtamadıklarımızdanmısınız ?
    evetdahîanlamındakideyiayrıyazmadımdikkatettiysensayınokurkusurabakmayasınooespri !

    efenim,

    kadın kısmısı türlü çeşit sebep ve bahanelerle bu rengârenk, şirin, kımıl kımıl koruyucuları kullanmaz.
    sonrasında günlerce;
    vay efendim,
    çamaşır suyu ellerimi mahvetti...
    yüzey temizleyici narin cildimi örseledi...
    cif* güzelim parmaklarımı hırpaladı...
    şirin tırnaklarım cam silerken kırıldı...

    biçiminde ağlaşırlar.
    ve ben bu kadınlara zerrece acımam.
    çünkü, defâten uyarmışımdır.

    eyyyyy yurdumun çilekeş kadınları !
    kendine bunu yapma. kullan.

    kadın burnu daha hassas olduğundan, ub eldivenlerden ellere sinen kokuyu çok daha rahatsız edici hissediyor olabilir.
    ki bir erkek olarak ben de çok net alıyorum, sürekli grip duyarlılığındaki burnuma rağmen !
    ama emin ol, ellere sinmiş çamaşır suyu kokusu kadar kalıcı değil.

    lateks eldivenler var, hani şu daha çok hastanelerde kullanılan. hah işte önce onu sonra da bulaşık eldivenini giyersen ya da takarsan belki daha iyi bir sonuç elde edilebilir koku açısından
    (hangi deyim doğru yav? kıyafetse giymek, takı, aksesuarsa takmak ?!)

    elbette o ince, dar beyaz eldivenlerin de kendine has kokusu var.
    yapcak bişe yok !

    eyyorlamam bu gadar.

    (*evet sektörün sana yağıdır, benzerlerinin hepsine cif denir, ciflemek diye eylem var lan!)
    evet mide ağrısıyla uyandım ve dikkatimi dağıtmak içün sabahın köründe bu entry'yi girdim.
  • ben bunu "ekstra his"li versiyonun görüp bayağı dalga geçmiştim; ama çok önemliymiş. kalın alınca bu lateks zımbırtıları bazen bardak ve tabakları tam hissedemeyip, iyi kavramıyorsunuz. sonunda da elinizden falan kayıyor. o yüzden hem incesinden hem de tam elinize oturanından almak makbuldür, tabak çanak kırmak istemiyorsanız.
hesabın var mı? giriş yap