• "farkındayım, ama herkesin de farkında olduğunun farkında değilim."

    güncel olalım; mesela sevgililer günü...

    adamın bu gün hakkında yaptığı yorum; kapitalizm dayatması'ndan, özel bir gün olarak görmediğini belirtmekten ileri gidemiyor. acı olan, bunu ilk o söylüyormuşçasına bir ciddiyetle söylüyor. hani böyle bir gurur da seziyosun, 'ben sizden değilim' ergenliği...

    şöyle mesnetsizce oranlayayım bir de:
    -bence- 20 milyon genç var ise bu günün portföyü addedilebecek, bunun 2 milyonu bu günü kutluyor, kalanı da muhteşem farkındalığıyla o günün prosedürüne eleştiri getiriyor. dediğim gibi de bir konu hakkında ilk akla gelen eleştiri ile... zavallılık.

    noluyor?
    sevgililer günü kutlayan insan bir birim klişe oluyorsa benim gözümde, bu tipler 10 birim... hiç sevmem bu tip insanları, zerre de saygım yoktur.

    bir anket yapalım, sevgililer günü'nü sistem dayatması olarak gören 10 kişinin 10'u öss hakkında "3 saatte hayatın belirleniyor, olmaz ki!" yorumunu yapmazsa diplomamı yırtarım.

    yeni bir şeyler söylemek lazım.
  • ilk bakışta bir çeşit oksimoron gibi gelse de, kişisel tanımlamalarla desteklenebilecek öznel bir kabulsüzlük durumu aslında.
    "farkında olmak, onun için bir şey yaptığın anlamına gelmez" demiştim ders verdiğim öğrencilerden birine.
    hayatın bir köşesine bağdaş kurup oturmuşsundur mesela, birileri oturtmuştur seni oraya belki. rahatsındır, sol ayağını sağ bacağının altına sıkıştırmayı ezberlemek kolaydır. öyle kalırsın uzunca bir süre ancak bacaklarının uyuşmaya başladığını farkedersin yavaş yavaş.
    şöyle dersin "sanırım ayağa kalkmalıyım", "ayağa kalksam iyi olacak", "ayağa kalkmam lazım", "ayağa kalkmak bu işi çözer"...
    işin cahilliği ise hala ayağa kalkmış olmayışındadır. geçsin ya da birileri tutup çeksin diye beklersin seni yukarıya. yine de en son yaptığın şey, ezberini bozup, gücünü toplamayı denemektir. basit gibi gözükse de en büyük yanılgılarımızdan biridir bu ve onun için bir şey yapmadığın sürece, farkında olmanın hiçbir anlamı yoktur aslında.
  • (bkz: refleks)
  • cahil farkindalik kavramini nicedir dusunuyor, ne isim koysam, desem bilemiyordum. basligi acilana, az evvel sol framede gorene kadar, kafamdan gecenler sunlar idi: kuramsal hic bir temele oturmayan, iktisadi, sosyolojik, politik hic bir teorik temellendirmesi olmayan gozlemlerden yana yapilan cikarimlar, dogrusal iliskilerden yana kaniksanmis olan pratik ve dusunceleri cozumleyebilme yetenegine cahil farkindalik denebilir. "klise" tespiti, "klise"nin tekrar sikligindan, yiginlara mal olmuslugundan "yanlis"ligina aymak, bunun farkindaligindan bahsetmek kanimca enfes bir cahil farkindalik ornegi olabilir.

    sevgililer gunu ornegini dusunelim. sevgililer gununun "tuketici" uretimi surecinde olusturulmus oldugu, kapitalist surecte insa edilmisligi, muhendisliginin tuketicilik bilincine gore olusturuldugu cikarimi aslen farkindalik degil, ureteninden, elestirenine, pazarlama ve satis derslerinden, consumerism arastirmalarina kadar konu hakkinda az bucuk fikri olan herkesin bulustugu musterek, tarihsel bir bilgidir. bu bilginin tekrari da sevgililer gunu ve turevi gunlerin tekrar sikligi ile (her sene) paralellik gosterir. gosterir, cunku bu musterek bilgiye ragmen eylem ve pratikler devam etmekte, tuketim toplumu olmaklik sirtinda tasidigi butun yikim, zaaf ve cirkinligi ile surmektedir. burada ibraz "farkindalik" denen zihinsel bir akrobasinin, hokkabazligin sunumundan nemalanmak, farkindaligiyla akillari almak, yorumuyla yeni bir soluk getirmek olmaya-da-bilir. consumerism ve kapitalizm'i kliselestiren, yeni bir seyler soylenmesini mumkunsuz kilan somut, gercek, hissedilir tekrarina, dayatmasina, fasit daireligine karsi surduregelen eylemsizlige degil de onun tabiyetinde yapilan sozel, soyut, teorik, soylemden ibaret tespitin ve elestirinin zavalliligina, basmakalipligina takilmak, eski olan ve uzerimizde eskimis olan duzenin bilindik isleyisine dair yeni bir seyler soylenememesine icerlemek, tuketim toplumu bireyinin zihin haritasina dusmus olan "yeniye tapinma", "eskinin fonksiyonunu yitirmesi, modasinin gecmesi" pavlovluklarini zitarak saptamalar yapmak, kanimca kendi tanimi dahilinde, cahil farkindaliga guzel bir ornek olabilir.

    yeni paragrafi sundan actim: farkindalik ve farkindaliga vurgu da otonom bireyci perspektiften, new age mistik dunya okuyusuna kadar gerildigi aralik disinda kabul goren, standart bir kavram degildir. toplumcu bir perspektiften bakildiginda birey inisiyatifi ve hur iradesiyle yapilmis sorgulama ve kavrayisa vurgu yapan farkindalik temellendirmesi yerine kuramsal bir tabana oturan bir haberdar olmaktan bahsetmek daha dogru olacaktir. kuramsal tabani, formasyonu sisteme uyumlu diskur ve ideolojilerin disina cikmamis, ve dahasi onlar tarafindan sekillendirilmis, birisinin gozlem ve tecrubelerinin mevcut kuramsal taban ile degerlendirilmesi en akla yatkin, en beklenir olandir.

    ornek vereyim, vakti zamaninda yasadigim amerika'nin bati yakasindaki "sol goruslu" oldugu iddiasinda olan bir kisi tanidim. kendisi "farkindalik" (kendi, ve orijinal, deyimiyle awareness) kavramini west coast isi bir new-age penceresinde goruyor, butun maddi, somut varolusunun altindaki degerleri temize cekmisligin verdigi rahatlikla meseleyi uzay, zaman, mekan, birlik, teklik, enerji, sinerji, empati gibi kriterlere indirgiyordu. bu konularda alabildigine "acik goruslu" (baska bir buzz word de bu, ersatz bir open mindedness) iken bu konunun disindan her turlu kavram ve kurama alabildigine cahil, yabanci ve dogal oalrak da dusmandi. budadan, oneness'tan bahsederken ne zaman bahcesini budayan saati 3 dolara calisan kacak meksikalidan bahsetsem, yuzu asilir, kozmik bir meseleyi bayagilastirdigim, bu tip detaylari asan oneness'a aykiri davrandigimi vesaire soylerdi. tabi bu sure zarfinda kendisine, kendi oneness evrenine tabi olmayan ama iki gunde bir bokunu temizleyen, temizleyecek olan, temizledigi icin buda ve oneness geyigini yapmayi mumkun kilan meksikaliyi ornek gosterebiliyordum. bu da durumu klise kildigindan olacak tahammul edemedi, muhabbeti tek tarafli olarak sonlandirdi. buda basimiza geldi.

    kendisine bu kaypakligi, yalapsapligi, sebebiyle ilk zamanlar cok kizdiysam da, zamanla meseleden haberdar oldukca kizamaz oldum. zira mesele meksikaliyi fark edememek degil, meksikalidan haberdar olmamak idi. meksikaliyi elbette goruyor, cicekleri keserken evrenle butunlugunu, cimleri bicerken kozmik armoniyle uyumlu notalarini bilip mutebessim bir edayla onayliyor, egodan kurtulmus bliss di, connectedness di falan, takiliyordu (bkz: power of now). ama gordugunu isleyen, ayristiran, ayirdina varan teorik altyapisi farkindalik kategorizasyonunu hep mevcut konumuna uygun, isine gelen yone dogru tasnif ediyor, onun disindaki halleriyle goremiyordu. goremiyordu, cunku bilemiyordu. bilemiyordu cunku ne cevresinde, ne de "gormeye deger bildigi" konu basliklari icinde kendi kanaatlerini tehdit edeni goremiyordu.

    konumu itibariyla gecim ve finansman sorunlarini geride birakmis birisinin, birey perspektifinden birey icin kurtulus'u mujdeleyen ve dogal nihai hedef kilan kapitalist bir yapi icinde hem icinde, hem de disinda olmalara meyletmesi, "yeni seyler" istemesi, evrenle bir olabilmesi ve olurken de mevcut "varim"inin gazini kacirmayacak farkindaliklara savrulmasi gayet anlasilir bir sey (buna da farkindalik cahilligi desek, sanirim zizek tersyuz etme madalyasina aday gosterilebilirim.) anlayacagiiz, kapitalist dayatma dedik ya, kapitalist dayatma sadece tuketim aliskanliklarini ve ayinlerini degil, tuketim aliskanliklariyla uyumlu farkinda olma bicim ve yontemleri de sunarak, dahasi meseleyi insanligin ortak bilimsel birikiminden cikarip, sinirli bir desteden dagitilan kanaatlere yatkin bireysel cikarima hapsederek etkilesim ve idrak aliskanliklarini da yonlendiriyor. konumu itibariyle bunun kurbani olmus birisine de kizmak, onu cahil farkindalik ile suclamak sanirim en insafsiz ve en cahilce olani olurdu.

    bundandir ki cahil farkindalik muhipleri ve destekcilerine kizmayalim, farkindalik cahilligine, cahillige "bilici" kamuflaji olan farkindalik sahtekarligina giydirelim diyorum. geyigi cok yapildigindan klise olmussa da henuz kimse isleyen kapitalist bir duzeni devirmedi. ilk olur, kimse "daha evvel yapildi/ay yine mi topyekun devrim?" diyemez.

    yeni bir seyler soylemek kadar, yeni bir seyler de yapmak lazim.
  • zarari yoktur. farkindalik ogrenilmis yahut ezber ise bile zarari yoktur. insanligin hala sevgililer gununu gectim 'ayrimcilik yapmayin kotu bi sey', 'heyt durun fikirlerine katilmadiginiz insanlari oldurmeyin' gibi soylemlere ihtiyac duydugunun, bu soylemlerin bazilarinin hala politik gorus addedildiginin farkinda misiniz? kliseyse bunlar en klise. ama hala lazim. insanlar sistemleri ve durumlari incelerken genelde hala anlik* faktorleri ve sonuclari goz onunde bulunduruyorsa, savunuculari icin carklarinin disleri muhtesem bir sekilde birbirine gecmis neredeyse failsafe bir sistemin ancak butunune yonelik bir mucadele ile bertaraf edilemeyecegini kavramaktan cogunluk hala aciz ise, o halde insanlari birazcik bile olsa daha buyuk bir resme bakmaya yonlendiren seyler ogrenilmis yahut ezber bile olsa onemli. en basitinden olay ve durumlarin analizindeki dusunsel sureci sekillendiren bu anlik etki-tepki degerlendirme aliskanligini kirmak icin, bu analizde bir alternatif surec gosterebilmek adina onemli. en basitinden, cahil bile olsa farkindaliga hala ihtiyacimiz var, ama cahil farkindalik farkindaligina ihtiyacimiz yok. cahil olmayan farkindalik da hep cahil bir farkindalik ile baslamak zorunda degil mi zaten? ha o farkindaligin icinin bosaltilmasi, o bence ayri bir konu. cunku bilerek isteyerek bosaltan var, gercekten cahil oldugu icin bosaltan var, bosaltmak zorunda olan var. bu mantigin ornegi basliklar sozlukte surekli converse giyen komunist kiz, kicini selpak tuvalet kagidina silen solcu adam gibi basliklarda da kendini gosteriyor, bu insanlarin ya ikiyuzlu ya cahil olduguna hukmediliyor. yine de o insanlarin yaptigi bir ise yariyor ama dalga gecenin yaptigi pek bir ise yaramiyor her zaman.

    tam bir south park tandansi sezdim, sag sol x y ne varsa laf gecir, hem ne sag ne sol ne x ne y ol, hem yepyeni paradigmalara ihtiyacimiz var gibi yap hem de eskilerden istedigini sec. en nihayetinde oneri nedir belli degil.

    edit: bir de buna sinirlenmeye neo-apolitisizm diye ad taktim icimden.
  • göte göt diyen zihniyetin götünü açıkta bırakan götten kavram.

    edit: sevgililer gününün ticari anlamı bu kadar barizken tartışmanın özünden değil de tarafların biçimsel özelliklerinden yola çıkmak enfes bir bakış açısı özgünlüğüdür. amerika'yı her defasında yeniden keşfetmek gerekiyor yani. böylece "entellektüel farkındalık" oluşacakmış. ne güzel!!! zaten dünya edebiyatı, sanat falan da herkesin farkında olduğu şeylerin daha önce benzeri ifade edilmemiş orjinal biçimlerini hiç sunmuyor bize, değil mi?
  • azıcık farklı bir şekilde kullanageldiğim bir kavram..şöyle ki, farkındalığın ne acı verir bir şey olduğunu ve insanı iyi olarak bildiği şeyi gerçekleştiremeyince ne denli yıprattığını bilen bir insan olarak, mutluluğunuzu sağlamaktan uzak olacağınız bir durumda bilinçli bir şekilde eksik, cahil kalmak, aymamaya çabalamaktır.

    bulanık oldu farkındayım, misal iyi viski veya içki içen bir bünye gayet iyi bilmektedir ki piyasada "aaa süper" o şeklinde, bulaşık suyu içse farkı zorlukla ayırdedebilecek insanlarla aynı pazardan nemalanmakta, çoğunlukla ortalama içkilerle içli dışlı olmaktadır. böylesi bir durumda kişi platosunu erken veya gelişmemiş yaşayıp sonra düşüşe geçmek yerine o platoya çıkmayı ertelemek çabasındadır.

    kutusu 400 euro olan puroları içemeyeceğini bilen bir öğrencinin, bu ekonomik güce kavuşuncaya kadar bu zevk/ihtiyacını backwoods larla karşılaması, eskaza tek bir tanesine denk gelse bile o kaliteli purolardan içmeyip, bilgisini az ama kendisini mutlu eden sınırlarda tutmasıdır.

    günlük hayatta loser tabir edilen, mutluluğa aymış pek çok insanın bilinçli olarak yaptığıdır.*
  • (bkz: lümpenlik)
  • "psikolog deli doktoru değil ki. nasıl ki gözümüz bozulunca, grip olunca doktora gidiyorsak, bu da sinirlerin bozulması, çok normal bir şey bu, vücudun bir ihtiyacı canım."cıların farkındalığıdır. burada bahsi geçen doktorun psikiyatrist olduğunu bile bilmemekte, bilse de telaffuz etmekte zorlanmakta, ama bu çok değerli fikri her konu açıldığında ellinci defa söylüyor olmaktan hiçbir rahatsızlık duymadan dile getirebilmektedir.

    böyle durumlarda verilecek en güzel tepki, "hadi canım sen de" diyip, fazla üstünde durmadan konuyu değiştirmek, hatta mümkünse kişiyle sohbeti kesmektir.
  • cahil farkindalik algida ve de salgida entelektueldir ya da algi ve salgisi ile entelektuellesme sureci basindadir. uzun ince bir yoldadir. bu grubun en entelektuelleri esrar ceken arkadas es dosttur. isi bitirmislerdir ohooo. simdi klise geliyor. her entelektuel farkında birey (entelektuel bir l ilen) bir baska entelektuel farkinda bireyin (genellikle en yakinindakinin) cahil farkindasidir.bu durumdan yola cıkarak isvec ahalisi yurdum ahalisinden daha entelektuel farkinda midir. yunanistan bizim neyimiz olur. kucuk burjuva orta yuksek boy burjuvayi nesiyle dover. siz kimsiniz.
hesabın var mı? giriş yap