çalkantı *
-
-
bir özdemir asaf şiiri:
bir yer vardı orada iyi adamlar, atlar
bir tarihi oklarla, yayla vurguladılar
sonra ben tutuklandım, o adamlar, o atlar
uykusuz gecelerin yarı içinde taylar
sağrısı geniş birer kısrak oldular
sonra ben çıktığımda onlar içeri alındılar
o iyi adamlar
…………o iyi atlar
……………kendileri de gittiler -
madalyonun diğer yüzünü görebilmek için gelişine yapılan bir aktivite mahiyetinde olabilir.
ölü bir denizin dinginliğinden sıkılıp ucundan tuttu ve silkeledi, akvaryumda ki sıkıcılığı fark edip balıkların yerine balıklar için düşündü... -
1. deniz ve gölde dalgalanma: kaptan, gemiyi ağzına kadar doldurmuş, gemi yan yatmış, bir deniz çalkantısıyla alabora olmuş. -n. hikmet.
2. çalkanmış şey.
3. kalbur yardımıyla ayrılan çer çöp.
4. mec. coşku: lodos rüzgârı es esebildiğine / dinmesin gönlümdeki çalkantı -b. necatigil.
5. mec. kargaşa ve bunalımın yol açtığı düzensiz, karışık, sıkıntılı durum: beraat etmen büyük çalkantı yaratır basında. -ç. altan.* -
mecazi anlamda; "kargaşa ve bunalımın yol açtığı düzensizlik".
-
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap