• "kucuk karides" shoparin tekidir. bunun fiziginde insanlara edirne'nin meric boyunda sikca rastlanir. ayni kivircik yagli saclar, ayni aristokrat burun, ayni etli dudaklar, ayni nikotin sarisi disler, tipatip cakir gozler, tirnaklari bir akbaba gibi kuvvetli, damarli eller, ve ayni hedonist cengi ruhu dunyanin neresine giderseniz gidin sogut agaclarinin altinda catilmis cadirlarinda kalaycilik, hasircilik yapan ve uzun yeleli beyaz atlara eyersiz binen insanlarda gozunuzu alacaktir.
    bu adamin genzinden butun arabistan'in petrolu alevli fiskirir. damaginda fasli cocuklarin topaclari doner, dislerinin arasindan cebelitarik'in karayeli eser, elleri dizlerinde bir tasin uzerine oturup haykirdiginda uzay gemilerinin radyolarindaki butun frekanslarda cizirti kaybolur. uzaya giden ilk insan, 100 metreye tupsuz ve tuplu ilk dalan, bir denizatinin dugununde sarki soyleyen ilk insan yine camaron'dur.
    oldugunde tabutuna degen eller cirpinan kastanyetleridir memleketinin. bes milyon insanin madrit sokaklarinda ayni anda doktugu gozyaslari, oldugu icin degil de, cenazede calinan potro de rabie y miel sarkisinin titrettigi yureklerinin salintisindandir. yoksa cingeneler olume aglamaz, ellerini cirpar ve sarki soylerler.
  • efsanevi flamenko şarkıcısı, sesinden duygu fışkırır. duende ile sürekli iç içe olduğu söylenegelmiştir, onun gibisi artık biraz zor gelir.
  • kısa hayatı boyunca her yaştan milyonlarca insan tarafından taparcasına sevilmiştir.1992 yılının temmuz ayında akciğer kanserinden öldüğünde sadece 41 yaşındaydı.ölüm haberi duyulduğunda ispanya'daki tüm televizyonlar yayın akışını kestiler,müzisyenler tüm konserlerini iptal ettiler ve barselona belediye başkanı 3 gün boyunca genel yas ilan etti.madrid'in en önde gelen gazetesi el pais camaron'a 4 sayfa ayırmıştır.
  • paco de lucia'nin camarón icin luzia'da caldigi parcadir. finalinde de lucia tarafindan seslendirilen kisa bir vokal vardir.
  • bir flamenko şarkıcısı. aynı zamanda ispanyolların cante dediği bizim ise okumak, şarkı söylemek gibi isimler verdiğimiz olayda son noktayı koymuş bir sosyal fenomen. öyle ki o söylediğinde binler dinliyor. bizde ibrahim tatlıses'tir muadili.

    konu flamenkodan açılmışken değinmek istediğim bir iki nokta var. doğruyu söyleyeceğim, ben flamenkonun hastası değilim. efendim "ben yıllardır flamenko dinliyorum.", "tüm flamenko sanatçılarının seceresini dökerim yirmi dakikada.", "evde bin tane flamenko cd'm var." demiyorum. bir hevestir dinliyorum. iki üç tane sanatçı tanıyorum, elli tane mp3 indirmişim, doğruya doğru eski çalıştığım şirketin patronundan hacıladığım iki de cd'm var. ama ne diyorum bakın, "heves". indiriyorum mp3'ümü, açıyorum lirik bakıyorum internetten, efendime söyliyim gelip orada bulduklarımı sizinle paylaşıyorum. fakat bakın beş altı ay olmuş ben luzia entry'sini gireli. gerisini de iyi kötü getirmişim. ama bir kişi çıkıp da "arkadaşım ne güzel flamenko dinlemen. ben de seninle aynı duyguları paylaşıyorum." demedi. bir tane bile sözlük bayanı mesaj atıp "flamenko dinlemeniz çok hoş, ben de carmen linares'i pek severim." demedi. hayır, o değil hevesim kırılıyor. aynı şekilde aylarca şarap entry'leri girdim. abartmıyorum türkiye'nin iddialı küvlerinden birini oluşturdum evimde. ama biriniz dahi çıkıp tek kelime demediniz. bir bakınız vermediniz. sizin yüzünüzden şaraba küstüm. arada açıyorum bi şişe o da keyfim çok yerinde olursa. hayır sanatçı kişiliğimi koydum ortaya net olarak, ilgi alanlarım belli. problem ne hala anlıyamıyorum? sevgiler.
  • 1996 yılında basılan antologia albümü de olan flamenko şarkıcısı. duende'ye yaklaşmak için önerilir.
  • deflamenco.com demiş ki:

    flamenconun dahisi camaronun daha önce hiç konuşulmamış hayat hikayesi oscar jaenada ve veronica sanchezin başrollerini paylaştığı, yönetmenliğini jaime chavarri nin yaptığı bir film ile beyaz perdeye aktarıldı...
    camaron18 eylül pazar günü san sebastian film festivalinde ilk kez yayınlandı.bu gösterimden sonra şarkıcının onuruna tomatito ve grubu tarafından konser verildi.bu konserin geliri de afrikalı çocuklara aktarılmakta.

    camaron ispanya dışında kasımın son haftası gösterime girecek..

    paco de lucia nın camaron adlı eserini dinlemek geldi içimden.
    bir de camaronun söylediklerini. gitarda paco neyse, cante de camaron odur. zaten beraber çalışarak bir bütün gibi olmuşlar, kaynaşmışlardır. paco yoluna duquende ile devam etmiştir o ölünce.
    insanın en ucra köşelerine ulaşır sesi, en derinlerdekini çıkarır, birbir ortaya serer, tozlanması , tortulanması için en gerileri atılmış herşeyi parlatıp önünüze koyar.
  • la cava de los gitano isimli parçasının konser versiyonunda gaza gelen bir güruh vardır ki hak vermemek elde değil. orda olsam kesin bir şişe sherry dikmiştim kafaya. akciğer kanserinden erken yaşta ölmesine de şaşırmamak lazım, hüsran akıyor adamın sesinden yahu. son olarak tabii ki oleeeee, hatta holee*

    ps: ispanya'da içkinin temiz kalması için bardakların üzerine koyulan tabakların içine yemek koymak adetmiş. madem öyle, ruhuna bir koca sürahi dolusu rakıyla, iki porsiyon iskender gönderiyorum. afiyet olsun.
    (buz koy)

    ek: lenf kanserinden ölmüş adamceyiz, kurduğum bağlantı da güme gitti tabi.
  • barcelona'da safkan çingenlerin işlettiği bir tapas barın sigara makinesinin üstünde posteri asılıydı. hemen altında da "sahte parayla sigara almak yasaktır" yazısı vardı. sigara, kanser, camaron, sahte parayla sigara almak, yasak... neresinden tutacağımı bilemediydim.
hesabın var mı? giriş yap