• manuela velles, charlotte rampling ve bebe'nin basrollerde oldugu, julio medem'in 2001 yilinda trafik kazasinda olen kizkardesi ana medem'in anisina cektigi film.

    http://www.imdb.com/title/tt0456340/
  • los amantes del circulo polar ile gönülleri fethetmiş, ispanyol sinemasının önemli isimlerinden julio medem'in 2001 tarihli lucia y el sexo'dan beri çektiği ilk "normal" film. hipnozla önceki yaşamlarına uzanan ana'nın hikayesini anlatıyor bu sefer. 2008 istanbul film festivali'nde de gösterilecek.
  • julio medem'in hafif fantastik bir öyküye iyi oyunculuk katarak oluşturduğu son filmi. filmin olay örgüsü yine çok komplike bir cok zaman ve mekan karışıyor işin icine los amantes del circulo polar daki gibi, fakat bu kez ondan daha zorlama karakterler ve daha samimiyetsiz bir hava yaratıyor medem. ana karakteri üzerinden devam eden filmde ana kızımızı babası mağarada buyutmus ve fevkalede egitmiştir. charlotte rampling tarafından canlandırılan justine hanımefendi ibizaya gelip kızın resimlerini beğenir ve onu madrid'deki komün hayat yasanan sanat evine davet eder. ana madride gittiğinde aşık olduğu adam vasitasıyla daha once bir cok yasamı oldugunu farkedince adamın biri de cıkıp bunu surekli hipnoz eder, en yakın arkadası da videolarını ceker. aslında medem çağlar boyu süren çağlar ötesi politik bir öykü anlatmaya calismaktadır ana üzerinden. ama yine sürekli şok üzerine kurulu ucuz bir yöntem seçmiştir. 'kadınlar bazen fahişedir, erkekler hep tecavüzcüdür' benzeri replikler birkaç kere tekrar edilir, bu yüzden olsa gerek iksv kitapçığında feminist fabl yakıştırması yapmıslardır film için. ancak sürekli çıplak bedeni gözümüze sokulan ana feminist bir kahramandan cok başarılı bir röntgen nesnesidir kanımca. filmin görsel atmosferinin zenginliği gittikçe düşer, film de gittikçe zor izlenir hale gelir. filmin sonlarında bir sahne vardır ki acaba böyle bir görüntü daha once sinema tarihinde var olmuş mudur diye düşündürür, güzel olduğundan değil şok edici olduğundan. film bittiğinde derin bir ohh çekip, aman be bitti işte ne demeye çalıştın sen medem, bu ne numaralar, ne saçma kurgu, ne temelsiz ne uyduruk ilişkiler ağı diyesiniz gelir, fakat sinema yapmanın zorluklarını ve adamın çabasını dusunup neyse hadi diyip geçersiniz. filmin özellikle başlarındaki bazı güzel sahneleri hatırlayıp yönetmeni affedersiniz.

    sonuçta medem sineması takipçilerinin izlemesi şart olan bir filmdir elbette fakat malesef benim gibi medem'in yapmaya calıstığı bu fantastik-naif-büyülü, politiklik mayası tutmamış kurmaca tadını sevmeyenler için, hiç bir değişiklik yaratmayacak filmdir aynı zamanda.

    --- spoiler ---

    medem ana'nın hipnozları ile anlattığı hikayeye izleyiciyi benzer bir şekilde dahil etmek için olsa gerek filmi de hipnoz gibi kurmuştur. filmin bölümleri 10'dan baslayıp 0'a kadar devam eder, sıfıra yaklaştıkça sayıların arası uzar.

    --- spoiler ---
  • taşından toprağından mıdır nedir hep tierra geldi aklıma. hani böle özlediğiniz bi arkadaşınızın eski sevgilisini görürsünüz de aklınıza arkadaşınız gelir ya onun gibi .

    --- spoiler ---

    bazı kuşlar başkalarının yüzüne sıçsada hayatta kalır.

    --- spoiler ---

    sayın medem bunu saymıorum bi akşam üstü çaya bekliorum. öptüm yanaklarından. sevgiler.
  • filmin tema şarkısı tiempo y silencio ile cesaria evora'nın içli sesiyle hipnoz eden film, evet evet kadinin adi var.
  • "iyi adamların annesi" ana'nın hikayesi. erkek yönetmen olmasına rağmen şaşırılacak derece "dişi" bir film.

    film kötülüğün tanımı ile başlıyor. gözleri kapalı olan bir atmacanın ne kadar yırtıcı bir hayvan olduğunu anlatan, filmden tamamen bağımsız bir sahne ile... o kadar sade bir yolla o kadar derin bir mesaj veriyor ki, böylece daha filmin ilk sahnesinde farkında olmadan etkileniyorum... atmacanın gözleri kapalıdır çünkü gözleri son derece keskin olan bu hayvan gözleri kapalıyken hiç birşey yapamıyor. göz görüneni, görünen içgüdünün tersidir, yani mantıktır. fakat nedensiz yere, tamamen içgüdüleriyle gökyüzünde süzülen bembeyaz güzel bir güvercini öldürüyor.

    "savaşları sizin gibi adamlar yarattı" sözünden anlaşılacağı üzere, yeryüzündeki savaşların erkekler tarafından yaratıldığı söyleniyor. anaerkil toplum zamanında kadınlar egemenliği erkeklerin başa geçme arzusu yüzünden yıkılmış, kendi kız kardeşlerini bile öldürecek kadar hırslanmışlardır. ve daha sonra engizisyon... erkeğin kadını bastırma arzusu ya da içindeki kadın ile barışık olmak yerine onunla savaşması...

    ana'yı ve etrafındaki dünyayı onun gözünden tanıyoruz. elleri bir kuşun kanatları gibi, dış dünya ile bağlantısını sağlayan organları. bu nedenle şehirdeki ilk dolaşma anında ellerini yana doğru hafif açtığında insanlar ellerine çarpıyor. fakat bi sonraki denemesinde onlara değmeden aralarından adeta süzülüyor...

    sevişme sahnesinde said'in gözünden ana'nın vücudun görüyoruz ve bu "röntgencilikten" çok kadın vücudundaki çıkıntı ve girintilerin dağlara benzetilme çabasından geliyor.

    ana ve said arasındaki bağ, linda'nın çektiği videoda son derece sembolik bir anlatımla verilmiş. (said'in kafasına, ana'nın bacakları arasına sardığı siyah şal... göbek kordonu...)

    ana'nın resimlerinden içdünyasına yapılan yolculuk frida filmini hatırlattı ister istemez. ayrıca her birinde geçmiş yaşamlarının olduğu kapılar arasında dolaştığı sahne de beetlejuice'u hatırlattı.

    "bunlar benim geçmiş hayatlarım değil, ölümlerim." ölümlerin ucunda mutlaka bir erkek vardır ve genelde sevdiği adam ya da kardeşi gibi yakını olan bir erkek vardır...

    erkeğin içsel yolculuğunu anlatan eyes wide shut'ın müziklerini yapan jocelyn pook'un bu filme olan katkısı çok büyük. öyle ki, filmi izlediğim günden beri sürekli olarak o müzikleri dinleyip kendimi filmdeki atmosfere sokmayı başarabiliyorum.

    julio'nun geldiği son noktadır. bundan sonra yapacağı işlerin bu çizgide olmasını umuyorum.
  • julio medem'in politikacıların ağzını kubur ettiği filmi. şimdiye kadar yaptıklarının en iyisi.

    yönetmenlerin yaşadığı büyük sıkıntılar, zaman zaman filmlerindeki karamsar tondan da belli olabiliyor. misal roman polanski, sharon tate'i kaybetmese chinatown'ın sonu öyle mi olurdu? bugün o filmin en ilgi çekici yanlarından biridir sonu.
    caotica ana'da da öyle bir ton var ama bu karamsar olmaktan uzak. julio medem sanki, kız kardeşini baktığı her yerde görüyor. biz de ana'yı film boyu her 'yerde' görüyoruz. o da kendisini yeniden keşfediyor.

    filmde, julio medem'in diğer filmlerinde olan su altı çekimleri, erotizm, gerçekle iç içe sürrealizm gibi karakteristikler yine var. ancak bu sefer yelpaze biraz daha geniş. tüm bu bahsettiklerimi yaparken film politik de olmayı başarabiliyor, sağlam mesajlar verebiliyor. işin içinde kızılderililer bile var, dolayısıyla amerika da.

    müzikler ise jocelyn pook'a aitmiş. eyes wide shut'ı akla getirme sebebi budur siz de benim gibi film boyu zaman zaman düşündüyseniz. cuk oturmuş filme.

    aslında caotica ana'ya ne filmi desen tam olmuyor; kadın filmi değil, politik değil, sürreal değil, hepsinden biraz. tam kıvamında.
  • filmin 16. dk sinda çalan parça "wilco - how to fight loneliness" olup*, her yerde karsima cikmaya and içmi$tir adeta.**
  • beni sembolizm tutmasına gark eden film.
  • julio medem'in, ana isimli ölen kız kardeşi ve ana isimli kızı için çektiği, sırf ana üzerine bir şeyler şey etmek için şey ettiği bir şeydir; film değil, bir şeydir.

    saçmasapan bir femme fatale olayı ile biten film. reenkarnasyon'dan tut da, abuk "şunlar böyledir, bunlar da şöyledir" genellemelerine, "senin gibiler işte bunu hak ediyor!!111"dan salak saçma oyunculuklara (bilhassa başroldeki manuela velles tam bir felaket) ve inandırıcı olmayan yüzeysel karakterlere...

    cidden vasat ve sürrealist bir film. nerede los amantes del circulo polar, nerede bu salaksaçma film?
hesabın var mı? giriş yap