*

  • başlığı “çaylak rüyası” olarak okudum.

    son birkaç gündür yaşananların ardından kafalar gitti tabi...
  • romanlarda sürekli kan ağladığından bahsedilen yer*
  • 1. dünya savaşında müttefikleri ingiltere ve almanya'nın özellikle çanakkale boğazı'ndan savaş gemilerini geçirememesinden dolayı yıkılış sürecine girmiş, 1 ocak 1923'te resmen sovyetler birliği olmuş rus imparatorluğudur.
  • sovyet rusya ile geniş ve derinlikli şekilde kıyaslanmasında fayda olduğunu düşündüğüm dönem. siyah ve beyaz değil de gri tonlardan yapılan analizlere ihtiyaç var.

    rousseau toplum sözleşmesinde ki 1762'de basılan bir eserdir kendileri, rusyadan şöyle bahseder;

    """
    özgürlük elde edilebilir ama, kaybedildi mi, bir daha ele geçmez artık. gençlik başka, çocukluk başkadır. insanlar gibi ulusların da gençlik ya da olgunluk çağı vardır diyebiliriz; onları yasalara bağlı kılmadan önce, bu çağın gelmesini beklemek gerekir:

    ne var ki, bir ulusun olgunluk çağını fark etmek kolay olmaz her zaman; erken davranılırsa, iş başarısızlığa uğrar. filan ulus bin yıl sonra bile sıkı düzen altına alınamaz da, falan ulus daha başlangıçtan alınabilir.

    ruslar hiçbir zaman gerçekten uygarlaşamayacaklardır; çünkü çok erken başlamışlardır bu işe. deli petro’nun üstün zekâsı vardı, ama taklitçi bir zekâydı bu; her şeyi yoktan yaratan gerçek zekâ yoktu onda. yaptığı şeylerden bazıları iyi ise de, çoğu yersizdi. ulusunun barbar olduğunu görmüştü ama, uygarlığa gidecek kadar olgunlaşmamış olduğunu fark etmemişti; onu zorluklara, savaşa alıştırması, pişirmesi gerekirken, uygarlaştırmaya kalkışmıştı. deli petro onu her şeyden önce ruslaştırmakla işe başlaması gerekirken, almanlaştırmak, ingilizleştirmek istedi. uyruklarına olmadıklarını olmuşlar kanısını vererek, onları olabilecekleri olmaktan alıkoydu. bir fransız eğitmeni de böyle yapar: öğrencisini çocukluğunda bir harika, sonra da hiçbir şey olmamak üzere yetiştirir. rus imparatorluğu avrupa’yı boyunduruk altına almak isteyecek ama, boyunduruk altına asıl kendisi girecektir.

    """

    yine de bugün batı medenyetinin en iyi örneklerini veren adlarını sayacağımız edebiyatçılar, ressamlar, besteciler, matematikçiler çarlık rusyası döneminde yetişti ve sovyet rusya döneminde büyük bir çoğunluğu solarak bitti. pasternak'ın doktor jivago' yu basma hikayesinde bile baskı anlamında çarlık rusyası ile soyvet dönemini kıyaslamak mümkün. rachmaninoff' dan tarkovsky' e kandinsky'e önemli rus şahsiyetlerin ömürlerini sovyet rusyasında devam ettiremedikleri ve devamında o yönetim altında bu kişilerin muadillerinin yetişmediği de bir gerçek.

    stalin döneminde silah sanayiye ağırlık verildiğini ve 10 yılda bu anlamdaki sıçramanın nazileri durdurmaya yettiğini de belirtmek önemli. bununla birlikte sovyet dönemi ve birçok açıdan devamı niteliğindeki putin dönemi nitelikli insan gücünün yetişmesi için uygun ortamın sağlanmasında başarılı oldu mu? düşünce ve basın özgürlüğü bir ülkenin sanat ve edebiyatı dışarıda bırakırsak bilim, teknoloji ve sanayi çeştliliği anlamında ilerlemesi için kritik bir öneme sahip mi? edebiyat anlamında ilerlemeyen bir toplum gelişmiş bir toplum olabilir mi? malum edebiyat hayatı anlama ve anlatma sanatı. ayrıca resim, sinema ve müzik de birçok yönden kaynağını edebiyattan alıyor.

    franz ferdinand'ın bir sırp milliyetçisi tarafından öldürülmesi 1. dünya savaşının nedeni değildir denir ancak bu ne kadar doğru, tartışılır. monarşilerde her zaman ülke yönetiminde bir miktar duygusallıkların rol oynayabileceği tarih bilen herkesin malumu. 1870' de almanya sedan'daki galibiyeti ile devler ligine yükseldiğinde bu başarısının eninde sonunda ödülle buluşacağını düşünüyordu. ama sonraki 20 yılda şansölye bismarck savaş yaparak enerjiyi tüketmek yerine ülkeyi sanayi anlamında konsolide edecek hamlelerin peşinden gitti. bu sanayi elbette ağırlıklı olarak savaş sanayisi üzerindeydi. bismarck barışta güçlenmek üzerine daha bilgece bir felsefe benimsemişken, 1888'de kaiser olan 2. wilhelm savaş üzerinden yükselmek gerektiğini düşünüyordu. ve bismarck bu nedenle 2 yıl sonra görevden alındı.

    oysa okyanusun diğer tarafında abd bu dönemde dünyanın ilk asma köprüsünü yaparak brooklyn'i manhattan'a birleştirmeyi başarmakla, ve bugün hala kullanılan metro hatlarını bitirmekle, elektriğin icadı ile ilgileniyordu. ilk üretim bandının bulunmasına, ilk seri üretim otomobilin abd tarafından gerçekleştirilmesine hatta yarıiletken transistörün icadı ile tüm elektroniğin doğuşuna zemin hazırlanıyordu. enerjiyi savaşlarla harcamanın mantıksızlığı üzerine kafa yoruyordu. toprak kazanma olayına son verilmesi gerektiğini dillendiriyordu savaş çağlarının son bulması için. babasının hayrına değildi elbette bu düşüncesi ancak kaiser 2. wilhelm'den veya rus çarı 2. nikolay'dan daha bilgeceydi. dünyayı daha yaşanabilir hale getirmek doğrultusunda daha çok şey vaat ediyordu.

    1756-1763 7 yıl savaşlarında ingiliz ordusunda görev yapmış george washington elbette ingilizlere karşı verilen bağımsızlık savaşında en tücrübeli en kilit noktadaki generaldi. bağımsızlık elde edildiğinde kendisine kral olması teklif edildi. washington'ın bu teklifin hayatında aldığı en aşağılayıcı teklif olduğunu söylediği rivayet edilir. washington cumhuriyeti kurdu ve 2 dönem seçildikten sonra 3. dönem aday olmadı. abd bir çok tarihçi için ilk cumhuriyet olarak kabul edilir. cumhuriyetin kuruluşundan 1 yıl sonra fransa'da ihtilal olur ve fransız monarşisinin sona erdirilmesinde hiç şüphesiz abd'de olanların payı vardır.

    birinci dünya savaşı 2. wilhelm tahta çıktıktan 26 yıl sonra başladı. franz ferdinand öldürülmeseydi belki o kıvılcım parlayamadan abd dünya düzenini değiştirecekti, belki almanya veya rusya veya avusturya başka monarşi liderleri tarafından daha sağduyulu fikirlerle yönetilmeye başlayacaktı, belki almanya monarşiyi terk edecek ve tüm demokrasilerde olduğu gibi toprak kazanmak ve halkın savaşlarda telef olması ikileminde tek bir kişinin ağzına bakılmayacaktı. belki de dünyanın birşeyleri anlaması için acılar yaşaması gerekliydi ama acının boyutu 2 dünya savaşındaki kadar devasa olmayacaktı.

    başa dönecek olursak evet rousseau 200 yıl önceki öngörüsünde haklı çıktı. ancak bu haklılıkta çarlık rusya' sının devam etmemesinin payını sorgulamakta yarar var. sovyet dönem ile elde edilen kazanımların, kaybedilenlerle karşılaştırılmasına ihtiyaç var.
  • en geniş sınırları, osmanlı devleti’nin en geniş sınırları ile kıyaslandığı zaman osmanlı devleti’nin daha stratejik topraklara sahip olduğu görülür. zira osmanlı’nın hedefi yavuz sultan selim dönemi hariç avrupa’nın islam ile fethi idi. belki sultan selim olmasaydı doğu toprakları hiç olmayacaktı. osmanlı devleti orta asya’ya yönelmiş olsaydı pekala rusya gibi topraklarını genişletebilirdi.

    tanım: bulduğu çorak toprakları bünyesine katmakta eşi olmayan ex devlet.
  • önemli olan toprak büyüklüğü değil.dönemine göre diğer devletlere olan askeri,ekonomi ve siyasi güçtür.
    ne kadar doğrudur bilemem ama kanuninin emri ile fransada dans yasaklanmıştır.ingiltere donanması 1.dünya savaşı öncesinde kendinden sonra gelen iki büyük devletin toplamından daha yüksek tonaja sahipti.önemli olan bu caydırıcı güçtür.ben tek siz hepiniz durumudur.
  • mesele toprakların genişliğiyse moğolistan'ın şu an bile dünya devi olduğunu göstermiş tarihin derinliklerindeki devlet.
hesabın var mı? giriş yap