• karl'in italyan versiyonu.
  • hikayesini önce hasan pulur’un sonra da selahattin duman’ın köşesinde yazdığı italyan işçinin adı. hikaye şöyle:
    carlo italya’da bir fabrika’da işçidir. birgün, italya’yı ziyarete gelen kruscev , fabrikayı da gezmeye gelir. fabrika müdürü kruscev’i gezidirirken carlo’un çalıştığı bölüme gelirler. kruscev carlo’yu görürü görmez koşar sarılır. var carlo! vay nikata! muhabbeti başlar. kruscev gittikten sonra müdür carlo’yu çağırtıp kruscev’i nereden tanıdığını sorar. carlo “ben eski komunistim , kendisi ile moskova’da kızıl meydan'da yapılan bir gösteride tanıştık” der.
    müdür biraz işkillense de üzerinde fazla durmaz. gel zaman git zaman fabrikayı gezmeye bu kez nixon gelir. carlo’nun çalıştığı yere geldiklerinde yine aynı olay tekrarlanır. var carlo ! vay richard!
    müdür bu sefer çok sinirlenir. carlo’yu çağırtıp derhal bir açıklama ister. carlo “ben amerika’da çalışırken göçmen bürosu ile başım derde girmişti. bu nixon o zaman genç bir avukattı bana çok yardım etmişti oradan tanışıyoruz der.” tatmin olmayan müdür “ sen böyle herkesi tanır mısın ?” diye çıkışır. carlo aladağdan serin “ evet hemen hemen herkesi tanırım” der. müdür zıvanadan çıkar. “ neredeyse papayı bile tanıyorum diyeceksin!” diye bağırır. carlo “ evet çok yakın arkadaşımdır” diyince ,ispatlamasını aksi takdirde kovulacağını söyler. bunun üzerine carlo “bu pazar ayininden sonra papa halkı takdis edecek. sen de kilisenin avlusunda ol beni papanın yanında göreceksin” der.
    pazar olur ayinden sonra papa kilisenin balkonuna çıkar , yanında da carlo!o an kalabalıkta bir hareketlenme olur. carlo bakar ki patronu bayılmış çevredekiler kendine getirmeye çalışıyor. hemen oraya koşar, kendini tanıtır ve ne olduğunu sorar. oradakiler anlatır:
    “ siz papa ile balkona çıktığınızda bu bey şu iki japon turistin arkasında idi. turistlerden bir diğerine dönüp “şu balkonda duran bizim carlo’da yanındaki beyazlı adamı çıkartamadım” diyince adam düşüp bayıldı!”
  • ic baymayan elmalili hamdi tefsiri soyledir:

    carlo italya'da bi fabrikada iscidir bi gun charles de gaulle fabrikayi ziyarete gelir. carlo'yu gorunce "carlo bu sen misin inanmiyorum!" der sarilirlar. degaulle beraber guzel anilarini anlatir gider. mudur cok sasirir "vay be" falan. bir kac ay sonra nixon ziyarete gelir carlo'yu gorunce "oo carlo!" der kucaklasirlar. fabrika muduru "yok artik carlo utanmasan papayi da taniyacaksin" der. carlo "taniyorum tabi" der. mudur inanmaz. "bu hafta sonu ayinde halkin arasinda bekleyin ben balkonda papanin yanina cikicam der". mudur gider halkin arasinda bekler. carlo papanin yaninda cikar. kalabaliga bir bakar mudur bayilmis yerde yatiyor. kosarak balkondan iner yanina gider etraftaiklere sorar "beni balkonda gorunce mi bayildi?" diye. ordan biri yanit verir: "yok arkadaki iki japon "bu bizim carlo da yanindaki takkeli kim?" deyince bayildi".
  • kendisine yapılan cinayeti hatırladıkça insanın sinirden yerinde duramadığı, polis kurşunuyla öldürülen, polisin keyfi öyle istediğinden hayatı sonlandırılan, bandista'nın hiçbir şeyin şarkısı'nda geçeni için;

    (bkz: carlo giuliani)
hesabın var mı? giriş yap