*

  • ankara universitesinin siyasal bilgiler, hukuk, iletisim, egitim fakultelerini bunyesinde barindiran kampusu.. sosyal bilimler bolumlerine ait oldugu icin garip bir ogrenci profili vardir.. yilda en az iki kez sol goruslu ogrencilerle polis veya ulkuculer arasinda catsma cikar.. kucuk bir kampustur.. bu yuzden sima olarak herkesi tanirsiniz.. cevresindeki evlerde genellikle ogrenciler oturur.. geleneksel inek bayrami bu kampuste yapilmaktadir.. arabayla on kapidan girip arka kapidan cikarsiniz.. on kapidan cikis, arka kapidan giris yasaktir.. atk sanatevi ve milli piyango kiz ogrenci yurdu bu kampustedir..
  • burasi * 1998 yilinda kampus oldu. kampus ile hic bir alakasi yoktur. normalde yanyana duran binalarin disinin duvarla cevirilmesi ve ic kisimda kalan bir kac bos alana bitki ekilmesinden ibarettir.
  • içinde dört fakülte barındırmasına rağmen, ilk bakışta kimin hangi fakülteden olduğunun rahatlıkla anlaşılabildiği, diğer fakültedekilerin, bahar aylarıyla birlikte kendilerini şenlikten şenliğe vururken, hukukçuların, yaklaşan finallerin korkusuna kütüphaneye kapanıp söylene söylene ders çalıştığı kampüs.
  • küçük olmasına ragmen zamanla kendini sevdiren,içki içmeye hiçbir kısıtlama konulmayan,sakarya daki barlara gitmeden önce bi iki skol içip çakır olmak için cok uygun olan mekan.kapısında mendilci cocuk,kantininde birbirini kesen tipler vardır..
  • dış duvar ve parmaklıklar inşa ederek, bu "kampus"un yapılması, yıllar yılı özellikle sol görüşlü, bazen de sağ görüşlü öğrencilerin eylem sahalarından birinin kapanması anlamına gelir. hukuk fakültesi 70'ler, 80'ler ve 90'ların ilk yıllarında bir eylem alanıydı. hem kaçmak kolay, hem de dikkat çekici bir merkezdi. bütün "sert" eylemler burada yapılırdı. çok kan akmış vakti zamanında.

    amma ve lakin dış duvarlar inşa edilince hiç de güvenli olmayan bir alan haline geldi.

    siyasal-hukuk binalarının önü onlarca öğrencinin sakat kaldığı, öldüğü bir yer olarak türk üniversite tarihine geçti.

    özellikle hukuk fakültesinin önüne parmaklıklar-duvarlar inşa edilirken öğrenciler (bir çoğu arkadaşımızdı) çok tepki gösterdiler, çok kızdılar.

    amma üniversiteye şiddeti öyle veya böyle, şu veya bu gerekçeyle sokanlar (polis, jandarma, öğrenci farketmez) "demokratik hak kullanıyorum" diyerek demokrasi karşıtlığı ya da şiddet yanlısı propaganda yapanlar, ideolojisi ne olursa olsun dışlanmalıdır. bu "kampus" inşaatı bu yönde katkı sağlamıştır. öğrenciler tarafından da bu gözle bakılıp kabul edilmelidir *

    diyeceğim şudur: çok geç kalmış bir düzenleme olmuştur. bir tek öğrencinin ölümünü, bir öğrencinin sakat kalmasını engelleseydi ve taa 1960'lı yıllarda yapılsaydı.
  • şehrin içinde olmasına rağmen kampüs havasını yaşatan bir yerdir. odtü, beytepe gibi kampüslerden en önemli farkı ise kendi içine kapalı olmaması, hayatın akışından kopmamasıdır. hatta o kadar hayatın içindedir ki cebeci kampüsü; teyzeler ve amcalar sabahları hukuk'un banklarında soluklanır. kimileri köpeklerini gezdirir. tartıcı amca her sabah "beni unutmayın" diye arkanızdan seslenir. en azından etrafı korkunç demir parmaklıklarla örülmeden öncesi böyledir. cebeci'nin sevimsiz ana caddesi üzerinde bir vaha gibidir. mezun olduktan yıllar sonra bile önünden geçerken içiniz titrer. her metrekaresinde başka bir anı, öte bir zamanı hatırlatır. geçmişiyle soluk alıp verir cebeci kampüsü.
  • güvenlik görevlilerinin öğrencileri dövmeye haklarının olduğunu zannettikleri ankara üniversitesi kampüsüdür. teoride öğrenciyi dışardan gelebilecek zararlardan koruması gereken bu kişiler pratikte öğrencilere şiddet uygulamayı tercih etmektedirler. şiddete maruz kalan arkadaşlarımız haklarını aramaya ve görevlerine uygun olmadığı çok açık olan bu görevlilere karşı birşeyler yapmaya çalıştıkları zaman hukuk fakültesinin öğrenci temsilcisinin gelip "onların da yaptıkları şeylerin yanlış olduğunu ve bu işi büyütürlerse kendileri için de kötü olabileceğini" belirtmesi de ayrı bir inceleme konusudur. öğrenci temsilcisinin hem tarafsız olduğunu idda edip* hem de güvenlik görevlilerinin tarafını tutması saçmadan başka bir sıfatın yakıştırılamayacağı bir durumdur. böyle bir kampüste bu kadar çirkin olayların yaşanması ve kimsenin birşey yapmaması, yanlış davranan tarafın korunmaya çalışılması yazıktır..
  • içinde 1.5 metre eninde tüneller vardır. biliyorum, çünkü çocukluğumuz bu tünellerde geçti. binalarının içi nasıl bilmiyorum. çünkü, kazanamadım.
  • mini kampüs. 9-10 yıl öncesine kadar kampüs bile değildi. enine ve boyuna iki sokaktan ibaretti. sokaklardan seyyar satıcılar geçer, mahalle çocukları fakültelerin bahçelerinde maç yapar, mahalle teyzeleri çimlerde oturup fasulye falan ayıklardı. etrafının demirlerle çevrilmesi çok daha önceye dayanır aslında ama 10 yıl evvel o demirlerde çok sayıda gedik vardı. kapılarda duran güvenlik görevlisi, bariyer falan olmadığı için kapıların da bir anlamı yoktu. kampüsün en iyi kantini iletişimdeydi. eğitim bilimlerinin kantininde sadece çay ve simit satılırdı o zamanlar. sonradan kantin özelleşince hamburger satışı devrimci arkadaşlar tarafından çok yadırganmıştı. her fakültenin kendi yemekhanesi vardı. 94-96 arası temekhaneler okul tarafından işletildiği için bol ama kötü yemekler yerdik. 96 yılından sonra yemekhaneler özelleşti daha lezzetli yemekler yemeye başladık ama doyurmayan porsiyonlarda.

    şimdilerde milli piyango yurdu olan bina o zamanlar da yurttu ama kredi yurtlar kurumuna bağlı cumhuriyet erkek öğrenci yurduydu. kırık dökük, bakımsız bir yurt olmasına rağmen yaşamasını bilene hilton gibiydi. kantinler ziyadesiyle boktan olduğu için öğrenciler çoğunlukla kampüsün karşısındaki kahvelere giderlerdi. en popüler mekanlardan biri olan cafe dost öğrenci kavgasında bir gruba lojistik destek verdiği için diğer grup tarafından yok edilmişti bir gecede.

    geçenlerde iş gereği uğradım. eskiden onca olanaksızlığa rağmen okul koridorları ve bahçeler sürekli kalabalık olurdu ama şimdi cazibe de yetmiyor insanları orada tutmaya. bizim zamanımızda geyikleri bütün bunlar ama eklemekte fayda var, hukuk fakültesinde de ders zili olurdu, hala var mıdır bilmem.
  • ufak ve şirin bir kampüstür. alıştıysanız odtü ve beytepe kampüsleri ziyaret edilince ayaklarınıza kara sular indirir. bahçe düzenlemesini yapan amcalar çok sevecendir. kampüsün içinde akşamları sazlı,sözlü bir mekana dönüşen bir restoranı vardır. devrimci genci çoktur. güvenlik görevlileri iki tekerlekli araçları içeri almaz. öğrenci olayları bazen kanlı geçer. kanlı geçen her olayın arkasından kimlikler her girişte ısrarla sorulur, 1 hafta sonra unutulur. adını kısacık sac bir köprücükten alan köprü kafe'si vardır. oradaki bazlamalı tost pek şahanedir.
hesabın var mı? giriş yap