*

  • ya bir hasadın ardına düşer
    ya da bahar kutlamaları gibidir günlerimiz
    sürgün yüreğimiz,
    ancak o zaman biraz durulur
    çocukluktan kaldı bize alışkanlık,
    özgürlük diyince mızıka sesi duyulur.
    işte avlu,
    ağzına kadar insan dolu.
    yiğit delikanlılar,
    güzel kızlar,
    hepsi maharet için yarıştılar.
    barış, sevgi, hoşgörü
    bunların hepsi bizim ruhumuzda...
    buyrun,
    çerkes düğününe.
  • cerkezler oldukca edepli kimseler olduklari icin kavga gurultu cikmayan , guzel mi guzel dugun cesidi.
  • bir masal yazmaya calistik sizlere calakalem
    arada bir gozumuzu kuzeye donduk, elbruz u dusledik
    cig dusmus kaz ciceklerini, kirlangiclari dusledik
    ki biz ugurlu sayariz cerkesler
    bizi bekliyor yollar,
    bizi bekliyor thamadeler,
    bizi bekliyor cocuklar.

    cerkes dugunune benziyor bu izlediginiz,
    belki begendiginiz,
    belki begenmediginiz.
    gercek olanini anayurduna dondugumuzde gorecegiz.*

    (bkz: elbruz)
  • çok gün çok gece sürermiş duyduğum kadarıyla.çerkez arkadaşımın evlenmesi durumunda tanık olacağım,şimdiden heveslendiğim sahneler...
  • akşam serinligi, mızıka sesi, kafkas danslari vardir cerkes dugunlerinde. eskiden bu dugunlerde tanisip evlenen cok olurmus, simdi bu durum degisti haliyle ama yine de cerkes ailelerin biraraya gelmesine vesile, onemli, degerli olaylardir. dizeler ipucu veriyor olsa gerek : (bkz: #2963579) (bkz: #3505977)
  • yasak olduğu halde sonuna doğru mutlaka silah atılan açık hava köy düğünleridir. sesi duyan jandarma gelir ve sorgular, ancak silah atanlar rahatsız olanlar tarafından dahi ele verilmez... aileler çekiniyor olsa da gelenektir çünkü...
    bu düğünlerde ayrıca ortada özellikle bırakılan boş alanda, son derece asil ve estetik kafkas folklorü icra edilir. genç kızlar ve genç erkekler ayrı ayrı gruplaşır ve sırayla oyun alanına girip çiftlerini bularak dans ederler. önce bir nevi çiftler geçidi yapılır, arkasından her çift bir süre oynayıp selam vererek kenara çekilir. burada çiftlerin sevgili (kaşen)* ya da eş olması gerekmez. arkadaş, baba-kız, anne-oğul kardeş te olabilir. erkek için çiftini dans sonrası selam vererek yerine bırakmak ta gelenektir. çerkeslerin özellikle köy düğünleri, izlenmesi oldukça eğlenceli düğünlerdir.

    eimer'in uyarısı üzerine edit : anlaşılan benim izlediğim düğünler zamanla biraz dejenere olmuş olanlardandı ya da ben genellemede biraz aşırıya kaçmışım :

    "bir kere evli kadinlar dügünde oynayamaz. birak evli kadinlari, sözlenmis kizlar dahi oynamaz. baba-kizda oynayamaz. baslangicta baba cikar oynar ve sonrada kizi cikip rahat oynayabilsin diye siradan cekilir.
    ayrica kardeslerde birbiriyle oynayamaz. genelde kardeslerden büyük olan siraya girmez, özellikle kardeslerden büyük olani erkek ise. kizkardesi siradayken kendi sirasinin gerilerinde durur. gerci günümüzde dügünlerde kardesler sirada durur ama birbirleri ile oynamaz".
    ayar vermek yerine mesaj ile uyardığı için teşekkür edilmiş ve hoşgörüsüne sığınıp mesajından alıntı yapıştırılmıştır.
  • baştan aşağı bir adetler silsilesidir. düğünün başlangıcından bitişine her şey belirli bir sırada, belirli ritüeller izlenilerek yapılır. sürgün ertesinde düğün adetlerine bir çok yenileri katılmış ve fakat özde bir değişme olmamıştır.

    düğün bayrağın kalması denilen hadiseyle başlar. uzunca bir direğe bağlanmış olan bayrak erkek tarafının evinin yanına dikilir. bu esnada gençler bayrağın kaldırılmasını engelleyerek para toplarlar, bu para eğlenceler için harcanır. ayrıca bayrak direğinin altına horoz kesilir ve bu horoz gençlerin yemesi için ayrılır. bayrağın kalkmasının ardından toplu yemek yenir (bkz: çerkes pastası). yemek yenilen alanda boş zarflar bulunur ve davetliler bu zarflara isimlerini, soyadlarını, sülale isimlerini ve köylerini yazarak damada verilmek üzere düğün kahyasına (hamade, hatigoy) bir miktar para verirler. bu yemeğin ardından sofra olduğu yerde kalır ve davetliler düğün süresince yemeklerini burada yerler. hizmeti damadın yakını olan gençler üstlenirler. yemek önce erkeklere sonra kadınlara verilir. kadınların hizmetini de erkekler görürler.

    anayurttan geldikten sonra kimi çerkes köylerinde halay çekme adeti de yaygınlaşmıştır. düğünün ilk günü ufak-tefek eğlencelerle geçirildikten sonra asıl cümbüş ikinci gün başlar. kız tarafının davetlileri de oğlan tarafının köyüne gelirler. bunlar yemeklerini yedikten sonra damadın odasına çıkarlar.

    çerkes düğünlerinde gelin ve damat gerdek gecesine kadar birbirlerini hiç görmezler ve ayrıca ortalıkta da görünmezler. damat sağdıç olarak belirlediği arkadaşının evinin bir odasında misafirlerini kabul eder. burada çeşitli oyunlar oynanır sohbet edilir. odaya bir misafir girdiğinde yaşa, statüye bakılmaksızın o anda odada bulunan herkes ayağa kalkar. yeni gelen davetli, sağdıca misafirinin hayırlı olmasını diledikten sonra damadı da kutlar ve odada bulunanlarla tek tek tokalaşıp bir yere oturur. onun oturmasıyla damat ve sağdıç hariç herkes de yerlerine otururlar. damat ve sağdıç ise son gelen misafirin oturma izni vermesini beklerler. bu izin işi haliyle uzadıkça uzar. kimi yörelerde izin verilmeden ikram yapılmaz ancak kimilerinde de önce ikram yapılıp sonrasında oturma izni beklenir. ikram sağdıcın kolonya tutmasıyla başlar, sonrasında damat çeşitli sigaralar ve şekerlerle dolu tepsiyi tüm misafirlere tutar. bu ikram her yeni misafir gelişiyle tekrarlanır. sigaraları sağdıç yakar. sağdıç çakmakla yakıyorsa kibrit, kibritle yakıyorsa çakmak, her ikisini de bulunduruyorsa odun közü istemek gibi eziyetler mevcuttur. ayrıca sağdıçtan defalarca su istemek, gelen suları beğenmeyip yenisini istemek ve hatta suyun zehirli olduğunu iddia edip sağdıca dava açmak gibi olaylar sıklıkla cereyan eder. dava açılması için çeşitli adetlere uyulmamış olması gerekir ancak işkembeden bir sebep de uydurulabilir. örneğin kız tarafından bir genç damadın odasına girmişse, sağdıç cemaatten izin isteyerek; odada kız tarafından birinin bulunduğunu ve adı geçen şahsın damadı taciz eden hareketlerde bulunarak damadın rahatsızlanmasına sebebiyet verdiğini iddia ederek mahkeme kurulmasını isteyebilir. bu gibi uydurma suçların cezası kuruyemiş vs gibi yiyecek maddeleri alınmasıyla sınırlı kalır. mahkeme o anda odada bulunan iki tamadenin hakim ve savcılığı altında yürütülür. iddia makamı da savunma da baştan aşağı bir mantıksızlıklar silsilesi içerisinde tezlerini savunurlar. basbayağı bir parodidir. büyük suçlara bakacak olursak: * damadın birinci dereceden akrabalarından birinin odaya girmesi. * damadın düğünün sonunda oturması üzere hazırlanıp, başköşede bir minderle belirginleştirilmiş yere oturulması. ki bu mindere bilerek ya da bilmeyerek oturan davetlinin mahkeme kurulana dek her türlü isteği karşılanır. * damadın kaçırılması. ki bu sağdıcın haberi olmadan yapılır ve verilen cezanın geçerli olması için başka bir evde yeni bir oda açılması, yeni bir sağdıç tayin edilmesi ve misafir kabul edilmesi gerekir. damat muzip bir şahsiyetse genelde kaçar ve pek çok damat da muziptir. sağdıcın misafirini geri alabilmesi için cezasını ödemesi gerekir. büyük suçların cezaları ise idam, dört yıl ya da iki yıldır. idam ayaklardan asmak ya da saate ve hava şartlarına bakılmaksızın suya atmak şeklinde uygulanır. dört ve iki yıllık cezalar ise anlaşılacağı üzere kesilecek hayvanların ayak sayılarına tekabül eder.

    ikinci gün bu tip eğlencelerle geçildikten sonra gece zekes kurulur ve gençler sabaha dek eğlenirler. zekes için (bkz: #7697404)

    düğünün son günü gelin alma ve damat çıkarma gerçekleştirilir. erkek tarafı gündüzden gelinin köyüne gider ve köye gelindikten sonra gelinin evine iki kişi haberci olarak gönderilir. bunlar kız tarafına misafir kabul edip edemeyeceklerini sorduktan sonra biri geride kalanları getirmek üzere diğerlerinin yanına dönerken diğer haberci kız tarafınca alıkonularak uygun bir yere bağlanır ve üzerine su dökülür, açıkta kalan yerlerine ısırgan otu sürülür, başına toprak atılır. erkek tarafının kalabalık grubu kız evinin önüne geldiklerinde para mukabilinde haberci geri alınır. bu para da kız tarafından olan gençlerin harcamaları karşılanmak üzere kullanılır. her ne kadar hebercinin işi kötü gibi görünse de gelin alma esnasında erkekler arasından en şanslısı habercidir, çünkü o ev önündeki dayaktan kurtulmuştur. kız tarafının gençleri erkek tarafının gençlerini gayet ciddi bir biçimde fakat sakat bırakmamaya da özen göstererek bir temiz döverler. dayaktan sonra erkek tarafında şaka kaldırdığı bilinen ve düğünlerin gediklileri arasında bulunan sivriler suya basılır ki bu suyun kireçli, çamurlu olması kuvvetle muhtemeldir. suya basılanlar için kuru elbiseler vermek ve ıslanan elbiselerini yıkayıp iade etmek de adettendir. gelin evden çıkarken "ya gaffaro" diye başlayan bir ilahi söylenir ve ardından dua edilir. dönüş yolunda uygun bir mekan varsa ve hava şartları da müsaade verirse küçük çaplı bir oyun kurulur ve köye dönülür. köyde bir önceki geceden kalan yorgunluk ve uykusuzluk atlatıldığında damadın odasında toplanılır ve sağdıcın verdiği yemek yenilip damat çıkarılır. ki aslında çıkarılan damat filan değildir. gençler yukarıda adı geçen ilahiyi söyleyerek damatla beraber evden çıkarlar ne var ki damat tekrar sağdıcın evine döner ve odasında oturur. gençlerse ilahilerini söyleyip silah atarak damadın babasının evine giderler ve burada bir süre sohbet eder, çay içer ve ardından küçük çaplı, son bir oyun kurarlar. bu oyun oynanır, ev ahalisi -güya- oyalanırken damat sağdıcı tarafından gerdeğe gideceği eve götürülür. sağdıçtan işaret alınmasıyla oyun ve düğün biter.
  • yaşam kaynagı , var olma amacı. duğun mekanına yaklaşılır. uzaktan ho ho wareyda reyda ho ho wareyda ra sesleri duyulur. biraz faha yakınlasınca gınnı ginni sesleri duyulur. girince tanıdık bir yuz way hajım hoş geldin sıthode diye karşılar. dügünde onlerden yer bulunca gözler karşıya kayar*şöle bi bakılır. sonra kafe yada şeşen oynanır. şeşen oynamak hayatta duyduğum en buyuk keyiftir.
  • düğünün gelenek ve rituelini bilmeyenler genelde ortada dönüp duranların öylesine ileri- geri hareket ettiklerini sanarlar.ne zaman bitcek diye beklerler. halbu ki, her dans bir bölümü oluşturur. danscılar sıra ile oynarlar. alışık olanlar dansın ne zaman bitecegini biliyordur. küçükken en sevdigim şey ise ellerindeki sopalarla önlerindeki tahtalara vuran yaşlıları izlemekti.
  • en vaz geçilmez yanlarından biri, ellerinde odunlarla önlerinde duran kalasa sürekli,koordine ve ritimli bir şekilde vuranların oluşturduğu arka plandaki tempo sesidir.

    ikinci vaz geçilmez yanı, kocamış delikanlıların zorla dans pistine getirilirken oluşan geyiklerdir.

    üçüncü vaz geçilmez yanı hep birlikte yapılan başlangıç ve bitiş danslarıdır.

    en son olarak da, genel düğün düzenini söyleyebiliriz.gayet düzenli ve meydanda gerçekleşen danslar üzerinedir. o akordeonun ilk ezgilere başlaması ve kalasa vuruş sesinin temposu girince, insanı büyüler.

    anne-baba çerkez olduğundan sayısız düğüne katıldım, ama hiç bir taşkınlık görmedim.
    üzüldüğüm şey ise, kaşenim şeşenin üstadı ben ise oynayamıyorum :(
hesabın var mı? giriş yap