*

  • yükselen trendler doğrultusunda kurulan alternatif ve undergound cerrahlar derneği*.
  • yanılmıyorsam yeri fatih de bu dergahın.
  • mercan dede'nin bestelerinde etkili olduğunu düşündüğüm mekan.
    mazhar alanson'un sık görüldüğü de rivayet edilir.
    walla gidenlerin yalancısıyım.ben sadece ahmet özhanı gördüm
    kulağınıza sağdan ingilizce soldan almanca dialoglar gelir..
    herkes gelmiş hakikaten..
  • karagümrükteki "türk tasavvuf musikisini koruma ve yayma cemiyeti*" dir meşhur cerrahi dergahı. ahmet özhan da burada müezzinlik yapmaktadır gerçekten. arada da veysel abi yapar ki o daha bi güzel okur. kapıya gelen içeri alınır, yedirilir. meşk gününde bir ziyarete gidilmesi en azından "adamlar uçmuşlar aabi" tadı oluşturacaktır.
  • inanan, inanmayan herkesin hayatında en az bir defa gidip görmesi gereken mekan. inanıyorsanız, tasavvufa eğiliminiz varsa, sizi sizden alacak bir ortam mevcut. yok eğer inanmıyorsanız, sırf bu görsel, işitsel şovu izlemek bile unutulmaz bir keyif olacaktır.
    hayatımda duyduğum en etkileyici çok sesli koro. arka fonda zikir sesleri, sami özerin ve ahmet özhanın mükemmel sesleriyle birleşince, eşsiz bir eser yaratıyor.
  • karagumruktedir.

    sov seyretmek icin gitmeyin, tasavvufla alakaniz yoksa bile icinizde birsey olsun.

    guzeldir ve masumdur cay da hostur. mevlana denilince el kalbe gider huu cekilir sasirmayin. elif selami nedir gitmeden once ogrenin, giriste ve cikista selaminizi verin sirtinizi donmeyin.

    kimseye onyargili bakmayin cok degisik kesitlerden insan gormeniz kuvvetle muhtemeldir. hepsini sevin ve sevildiginizi bilin ki o enerji sizi alsin gotursun.

    giderken kardes turkuler bahar albumunden 10. sarkiyi dinleyin.
    (bkz: medet)
    (bkz: halveti)
  • avlusunu evimin arka cephesinden görebildiğim genellikle ünlülerin rağbet ettiği tarikat merkezi. nureddin cerrahi tekkesi diye de bilinir.

    bugünün bir perşembe gecesi olması dolayısıyla zikir sesleri ayyuka ulaşmış durumda. epey süredir evde kalmadığım için unutmuşum burayı. mutfağa gidip buzdolabını açtığım anda yükselmeye başlayan ne olduğunu bilmediğim bir vurmalı çalgı eşliğinde gelen uğultu sesleriyle cidden ürktüm. pencereyi açıp baktığımda, tekke binasının küçücük buğulu camının ardından sızan loş ışıkta oynaşan (kafa sallayan cemaate ait olduğunu düşündüğüm) siyah silik gölgeler ciddi anlamda dehşet vericiydi.

    bu nasıl bir ibadet türüdür ki evimde taciz edildiğim duygusunu yaşatabiliyor bana?!!! burada yapılan "şey"in türk tasavvuf musikisini koruma ve yayma ile ne ilgisi var?! içeridekiler huşu ile kendinden geçecek diye ben gecenin bu vaktinde uykumdan olmak zorunda mıyım?! eğlence mekanlarında bile bir desibel sınırı bulunur. kaldı ki bu gürültüye razı olarak gidersiniz oralara. ancak ben, istanbul'un göbeğinde, kendi mutfağımda bu gürültülü senfoniye mecburi tanıklık etmek durumda kalıyorum. şikayet etmeyi çok düşündüm, lakin "kimi kime şikayet edeceksin be akılsız" şeklindeki iç sesim pek umut vaad edici olmadı genellikle.
  • avlusunda serili yaygılar üstüne oturmuş amcaların muhabbet koyulaştırıp dünyaya ayrı pencereden baktıkları mekân. farklı renklerde haydari giymiş amcalar kadar misafir olarak gelenler de gayet neşeli bir şekilde muhabbete dahil olup geçici bir süre de olsa şehrin kalabalığından kopup gidebiliyor pekala.
  • bu mekanda girişte solda yer alan bir tabloda şöyle güzel bir dörtlük yazılıdır, söyleyeni kim bilmiyorum:

    âsumândır kubbesi hep ahterân* avizesi
    en ziyâ-bahşâ* kanâdili şems ile mâhdır
    kaldırılmakla tekâyâ* kaldırılmaz zikr-i hakk
    cümle mevcudât zâkir kâinât dergâhtır
hesabın var mı? giriş yap