• açıklama için gelin güzel insan iskender pala'ya kulak verelim ve görelim ne garaib üzre bir laf imiş bu ceza yı sinimmar:

    "herhalde bu sözü artık bilenimiz yoktur. ancak çok değil, daha elli sene öncenin insanları ceza-yı sinimmar denildiğinde yüreklerinde bir acı hisseder ve “vah ki vah!” diye hayıflanırlardı.

    ceza, "iyi veya kötü, bir şeyin karşılığı, ceza ve mükafat" demektir. ruz-i ceza, "her şeyin karşılığının verileceği gün, kıyamet günü" manasına gelir ve içinde iyiliklerin de karşılığı, yani mükafat (mücazat) gizlidir. oysa bugün kelimenin iyi manası tamamen unutulmuş, yalnızca kötü manasıyla ceza anlaşılır olmuştur.

    şimdi anlatacağımız hikaye ise bambaşka bir ceza türünü konu alır:

    iran şahlarından numan bin münzir eğlenceyi seven, dünyanın zevk ü safasına düşkün, bu uğurda her türlü devlet imkanını seferber etmeyi huy edinmiş şuh yaratılışlı bir hükümdar imiş. iran halkı onun zamanında zevk ü safa içinde yaşamışlar. devlet hazinesinin harcamaları bu uğurda sarfedilir olmuş.

    münzir, halkını rahat rahat yaşatan bir şah olarak tarihe geçmek için ne gerekiyorsa yapmaya azmetmiş. bu uğurda kendisi halkına örnek oluyor ve dünya nimetlerinden istifade uğruna hiçbir fedakarlıktan kaçınmıyormuş.

    bir ara aklına bu icraatlarını anıtlaştıracak bir köşk yaptırmak gelmiş. ülkenin en büyük ve maharetli mimarı olan sinimmar’ı huzura çağırmışlar.

    -bak a mimarbaşı, demiş münzir, benim için öyle bir yerde öyle bir saray yap ki dünyadan kâm alma adına hiçbir şey eksik olmasın! sana iki yıl mühlet!..

    sinimmar bu emri alır almaz işe koyulmuş. önce ülkeyi bir uçtan diğerine dolaşmış. kûfe’de, fırat sahillerinde hâkim bir tepeyi beğenmiş. gerekli hazırlıkları tamamlayıp hemen işe koyulmuş. münzir, hiçbir fedakarlıktan ve masraftan kaçınmıyormuş. iki yılın sonunda saray tamam olmuş ve sinimmar, şaha sarayı gezdirmiş. şah devletin ielri gelenleriyle birlikte sarayın her katına, her odasına, her penceresine geldikçe hayratten hayrete düşüyormuş. sinimmar saraya öyle bir ışık perspektifi vermiş ki şah için hazırlatılan oda günün her saatinde ayrı bir renkte görünür, sabahki rengi mavi iken, kuşluk vakti havai, öğleyin beyaz, ikindide sarı olurmuş. münzir bütün odaları gezdikten sonra sinimmar onu sarayın terasına çıkarıp güneşin batışını seyrettirmiş. münzir her dakikada heyecanı artarak akşamı etmiş. nihayet usta mimar onu yanındakilerden ayırıp bir mahzene indirmiş. mahzende kendisine bir taşı işaret ederek demiş ki:

    -şah-ı şâhânım!.. bendenizden adınıza bir saray yapmamı istediniz. işte bu havernak sarayı dünya durdukça sizin adınızı yaşatacaktır. sarayınızın anahtarı da şu gördüğünüz taştır. eğer bir gün saraydan bıkarsanız; yahut gönlünüzü hoş etmez hale gelirse, şu taşı çekip sarayı terk edin; bir saat sonra yerle bir olacaktır.

    numan bin münzir sanatında bu derece maharet gösteren sinimmar’ı binlerce sözle övdükten sonra, ertesi gün kuşluk çayını terasta beraber içmek ve maddi iltifatlarını sunmak üzere davet edip odasına çekilmiş. önceleri ona ne tür bir hediye verse bu şaheserin karşılığı olamaz diye düşünmüş ve hazineler bağışlamayı kafasına koymuş. ancak saatler ilerledikçe şeytan gönlüne vesvese verip “ya bir başkası için sarayın bir eşini daha yapar; yahut şifre taşın yerini başkasına söylerse!” diye aklına fitne salmış. ertesi gün sinimmar kendinden emin, insanların alkışları arasında sarayın merdivenlerini tırmanıp terasa çıkmış. şah onu fırat manzarası seyretmek üzere korkuluğun kenarına getirmiş ve sırtından iterek mükâfatını vermiş. zavallı sinimmar uçuruma doğru süzülürken sesi kayalıklarda yankılanıyormuş:

    -diğer taş şahım, diğer taş!..

    derler ki sinimmar’ın anahtar taşının bir benzeri daha var idi. o taş diğerinin aksine her yıl çıkarılıp yerine yenisi konulmazsa saray yine çökmeye mahkumdu.

    işte bu hadiseden sonra ceza-yı sinimmar dillere destan olmuş.

    bugün havernak sarayının yerinde yeller esiyor, münzir’in ise adını hatırlayan yok. ancak eminiz ki dünya durdukça sinimmar adı yaşayacaktır. çünkü o mükafat yerine cezaya çarptırılmanın, ceza-yı sinimmar’ın sembolü ola gelmiştir.

    çevrenize bir bakın. mutlaka bir sinimmar ile karşılaşacaksınız. dünyada zalim münzirler var oldukça elbette mazlum sinimmarlara da rastlarsınız."

    güzel insan iskender pala'ya teşekkür ediyoruz.
  • iskender pala öyküsünü anlatmış lakin numan bin münzir'i tekrar tekrar iran şahı olarak sunmuş. eh be arkadaş, dikkatli oku bakalım, numan bin münzir diye iranlı mı olur? adam arap kralı. sarayı da kendisi için değil, iran şehzadesine hediye olarak yaptırıyor.
    zaten iskender pala'nın ipiyle kuyuya inersen...
  • spartacus war of the damned dizisinin 3. sezonundaki 8. bölümünde tiberius ve caesar arasında geçenlerdir.
  • haluk levent ve oğuzhan uğur'un başlarına gelendir.
    (bkz: 6 şubat 2023 kahramanmaraş depremi)
    adamlar bir; övgü, para, iltifat vb. gibi bir şey istemiyor. kayıtsız, belgesiz bir şeyleri yok. boylarını aşacak bir olay olursa hemen devletin yetkili kanatlarına bilgi veriyorlar. "sahada sadece biz yokuz herkes koşturuyor bizi ön plana çıkarmayın" diyorlar.
    bu adamların sikini, daşşağını öpeceğimize, tutup vay efendim "şov yapıyorlar", yok efendim "tutuklanmaları lazım", neymiş efendim "100bin lirayı yönetemezler" diye ampır ampır konuşuyoruz.
    ne kadar çok, kıskanç, bin babanın evladı, dallama varmış anlamış olduk.
hesabın var mı? giriş yap