*

  • polonyalı yönetmen andrzej zulawski nin yönettiği, 1996 yapımı ve şu sıralarda rüya sinamasında gösterilen, erotik drama. uzun zamandır görmek istediğim bu filmi rüyada oynamasına aldırmadan izlemeyi denedim ve gerçekten bu bir deneyim oldu. saçma sapan ve kurgusuz montajlanmış (bu tür sinemalarda insanlar pek de buna önem vermiyorlar) filmden anladığım tek şey mükemmel sevişme sahneleri olduğu. bir koltuk yanıma oturan bir adamın tecavüzüne uğramadan önce salonu terkettim ve bir daha sanat filmi izleme niyetiyle bile olsa bu mantıkla çalışan bir sinemaya gitmeme kararı aldım.
  • (bkz: chamanka)
  • ilk bakışta kadın-erkek ilişkileri üzerine bir film olarak görünmesine rağmen asıl hedefinin cinsellik olduğu ve belki de sırf bu iğrenç cinsellik görüntüleri yüzünden sevemediğim bir filmdir.
    “aman bugün arkadan yapalım hayatım”, “bugün olmaz, tamam neyse biz de oral yapalım bari” tadında diyaloglarla süslüdür ve türün (tür derken anlatılmak istenen şeyin aynı olduğu filmlerden bahsediyorum) pek çok başarısız örneklerinden nadide bir tanesidir.
    (bkz: hable con ella)
    (bkz: eyes wide shut)
  • 2002'den daha önce sanirim 1998 veya 1999 gibi bakirköy renk sinemasinda gösterilmis olan bir filmdir. film mide bulandiricidan etkileyiciye, unutulmaza giden bir filmdir kanimca. film unutulmazlarim arasinda yer alacaktir lakin bir erotik porno veya adult kategorilerine indirgenmeyi hak etmeyen bir filmdir. çok degisik bir hava verir insana. çok cesurca ve etkileyici çekilmis seks sahneleri filmin her yerinde. ama filmdeki ana olgu insanlarin içinde insanlarin dünyalari. seks arasina sıkışmış karelerde insana batan iç karisikliklara sürükleyen öyle sahneler var ki, çekimi öyle degisik geldi ki. isin garibi o film o sinemada çok kisa zaman gösterildi. sanirim afisinden etkilenip giden abazan tayfanin da filmi çoktan unuttugunu varsayarsak kendimi kötü hissetmeme neden oluyor bu filmi izlemis birini daha bulamamam.

    filmin ana karekteri olan hatun da bayagi bir çekiciydi ve etkileyiciydi. bir de salondan bir durum aktaracak olursam; filmin afisi her ne kadar cüretkar olsa da, seks sahnesi dolu bir film imaji vermiyor -kaldi ki pekala saygin bir sinemada oynuyor- bu nedenle salonda bulunan bes kisiden ikisi olan bas örtülü iki kiz hemen çikmislardi 5. dakika itibariyle.
  • insan ve maymun davranışlarını incelemek antropologların görevidir. bir kazıda ortaya çıkan cesedi inceleyen antropoloğa günümüzde de yakından incelemesi için maymun gibi yaşayan genç bir kadın verilmiştir. bu genç öğrenci kadın soğuk bir coğrafyada yaşıyor olmasa giyinmeye gerek duymayacaktır. deli dana gibi koşturur sürekli ve durduğu anda soyunup bacaklarını açar. bulunan ceset ile antropoloğun yaşamı arasında paralellikler kurulur. araya mafya, rahip hikayeleri ve fütürist görüntüler eklenerek çorba tamamlanmış olur. bekleseniz de üfleyerek te yeseniz tadı yoktur...
    filmin türünde yazan dram, korku, gizem olmadığı gibi sanılanın aksine erotizm de yoktur, çıplaklık boldur...

    senarist bile bittikten sonra filmi izlemişse eğer bu yazıda anlatıldığı kadar düzgün anlamamıştır filmi ya da yönetmen bu yazıyı görse "hah ben de bunu demek istemiştim" deyiverecektir eminim...
  • leh yönetmen andrzej zulawski'nin '96 yapımı filmi. yönetmen esasında paris sürgünündeyken filmin çalışmalarına başlıyor; ancak post-komünist dönem polonyası'nda tamamlıyor. leh sinemasının etkili ve başarılı oyuncularından boguslaw linda'yı da izleme fırsatı yaratıyor bize.

    tam bir l'amour fou filmi olarak karşımıza çıkıyor. tıp öğrencisi olan bir antropolog adam ile mühendislik öğrencisi olan bir kadın arasındaki neredeyse sınırsız bir ilişkiyi izliyoruz. ancak mantıksızlık filmin temel motivasyonu hâline gelmiş durumda ve şamanizmle birlikte hıristiyan öğretilerinden de oldukça besleniyor.
  • işte sinema budur. ufuk açar.
  • andy warhol'ün önünde secde edeceği türden bir film. mekanlar karabasanı andırıyor, birbirlerinin üzerine karabasan misali çöken anti-kahramanlar gibi.

    (son cümlede eşanlamda iki ilgeç kullandım çünkü kadın ve erkek olgun ve tam kişiliğin iki yarısıdır. bir bütün olabilselerdi buna gerek kalmazdı.)

    bu minvalde filmdeki tüm erotik-fiziksel şiddet söz konusu bölünmüşlükle ilgilidir.

    yönetmenin tüm filmografisi altın değerinde. kısa kısa hepsini yazacağım.
hesabın var mı? giriş yap