124 entry daha
  • marcus tullius cicero (mö 3 ocak 106 - mö 7 aralık 43)
    güzel bir biyografik denemesini stefan zweig'ın insanlığın yıldızının parladığı anlar kitabında okuduğum siyaset ve düşünce adamı. her karakter için gününe varana kadar bir tarihsel ana odaklanan zweig çiçero'da 1940 yazmakla mı yetinmiş (kendi yazım tarihi olabilir), çevirinin bir hatası mı anlayamadım.

    "büyük roma imparatorluğu'nun ilk hümanisti, dönemin en büyük hatibi ve hukuk savunucusu marcus tullius cicero, otuz yıl boyunca imparatorluktan miras kalan yasaları ve cumhuriyeti korumaya çalıştı; söylevleri tarih yıllıklarına, edebi yapıtları latince yazılmış taş levhalara kazınmıştır. catilina'nın kişiliğinde anarşiyle, verres'in kişiliğinde yolsuzlukla, zafer kazanmış generallerin kişiliğinde diktatörlükle savaştı." stefan zweig - sternstunden der menschheit

    "cicero'nun, caesar'ın otokratik yönetimiyle mücadele etmesi boşunaydı, zira o iktidarı ele geçirir geçirmez rubikon nehrini geçerek yasaları ihlal etmiş ve böylece dönüşü olmayan bir yola girmişti." agy

    "bilge bir adamın başına kamu görevinden ve siyasi yaşamdan uzaklaştırılmaktan daha kötü bir şey gelemez; bu, onun* gibi bir düşünürü ve sanatçıyı, barbarlık ve düzenbazlıkla üstesinden gelinebilecek onursuz bir ortamdan çıkartıp bakir ve hiç bozulmamış ortamına geri döndürür." agy

    "forum'da halkın önünde davalara bakmış, asker olarak savaş alanlarında lejyonlara komutanlık etmiş, konsül olarak cumhuriyeti, prokonsül olarak da eyaletleri yönetmiş, elinden milyonlarca sestertius geçmiş, milyonlarca sestertius elinin altından kayıp gitmiş ve borçlanmıştı. palatium tepesi'ndeki en güzel ev onundu ve evinin düşmanları tarafından yakılıp viraneye çevrildiğini görmüştü." agy

    "ama res publica'dan uzak kalmasına neden olan caesar'ın hükümet darbesi, sonunda ona dünyanın en iyi işi olan res private'yi en iyi şekilde yapma fırsatı sundu; cicero yazgısına boyun eğerek forum'dan, senato'dan ve julius caesar'ın diktatör imparatorluğundan uzaklaşır. (...) gürültülü bir metropol olan roma'dan tusculum'a, bugünkü frascati'ye geri döner ve böylece italya'nın en güzel doğaya sahip bölgelerinden birindeki evine yerleşir." agy

    "yüzyıllardır aynı yazgıyı paylaşmaya devam eden binlerce kişiyi teselli eden consolationes (teselliler) adlı ünlü yapıtını yazar." agy

    "böylece onuru zedelenmiş bu yaşlı adam kendi gücünün farkına varır ve diğer kuşaklara miras bırakmak üzere, yalnızlık içinde geçirdiği bu günlerinde, bağımsız ve ahlaklı bir kişinin kendisine ve devletine karşı yerine getirmekle yükümlü olduğu ödevleri öğreten en son ve en büyük eseri yükümlülükler üzerine'yi yazar. bu kitap marcus tullius cicero'nun 44 yılının sonbaharında, aynı zamanda yaşamının sonbaharını geçirdiği puteoli'de* yazdığı politik ve ahlaki bir vasiyetnamedir." agy

    [hiç kimse kendi kişisel isteklerini ve bununla birlikte keyfi davranışlarını halka zorla kabul ettirmeye* çalışmamalıdır, "hoc omne genus pestiferum acque impium"a, yani halkın sevk ve idaresini eline almaya kalkışan bu hırslı kişilere itaat etmemek** bir görevdir. "nulla est enim societas nobis cum tyrannis et potius summa distractio est," diyerek bağımsızlığından asla vazgeçmeyen bir kişi olarak, bir diktatörle her türlü işbirliğini ve onun emri altındaki her türlü hizmeti derin bir üzüntü içinde reddetmektedir.] agy

    [şehirlerin talan edilmesine karşı çıkar ve hiç hak hukuk tanımayan ayak takımına ve kölelere karşı o zamanın roma'sında absürd sayılabilecek iyi niyet gösterilmesi talebinde bulunur (adversus infimos iustitiam esse servandum*). peş peşe zafer kazanılması ve bunların sağlıksız askeri zaferler olması nedeniyle roma'nın çöküşünü peygamberlere özgü bir bakışla önceden görür: "roma, sulla'yla* salt ganimet uğruna savaşa giriştiğinden beri, imparatorluktaki adalet anlayışı tamamen yok olmuştur. ve bir halk başka bir halkın özgürlüğünü zorbalıkla elinden alırken, gizemli bir öç alma* duygusuyla hareket ettiği için kendi yalnızlığının büyüleyici gücünü kaybeder."] agy

    "acı tanımamış olmak büyük bir acıdır." çiçero

    "en kötü barış, en haklı savaştan daha iyidir." çiçero

    "insan kendisini kaybetmeden kendisini bulamaz." çiçero

    "silent leges inter arma.
    savaşta yasalar susar." çiçero

    "justitia fundementum est fides.
    şeref ve doğruluk adaletin temelidir." çiçero

    "acedia sözcüğü -cicero'dan sonra- tembel, uyuşuk, üşengeç, çalışmasını sevmeyen, enerjisi-vitalitesi tükenmiş, toplumsal yaşamdan geriye, kendi kabuğuna çekilmiş insanları tanımlamak için kullanılmıştır. özcesi bu tanımlamalarla, bir tür oblomov yaşam tarzı anlatılmak istenmiştir." serol teber - melankoli normal bir anomali

    (bkz: phintias), de officiis
    (bkz: çaçaron/@ibisile)
130 entry daha
hesabın var mı? giriş yap