• cin, öyle bir içkidir ki oturduğunuz sürece sarhoş olup olmadığınızı anlamazsınız. ne zamanki ayağa kalkmaya yeltenirsiniz işte o zaman dünya etrafınızda fır döner. çakırkeyf level'ı yoktur bu içkinin. "ben sarhoş olamıyorum yaaa", "aaa hala çok iyiyim" derken birden ne yaptığınızı hatırlamayacak kıvama gelirsiniz. neşelidir bir de cin sarhoşluğu... öyle rakı gibi "efkar yapayım, dertlerimde boğulayım, batsın bu dünya" hallerine sokmaz. çene düşürür. güldürür. ertesi gün de çok temiz, zımba gibi uyanırsınız.
    (bkz: tekila sarhoşluğu/@koyukirmizi)
    (bkz: şarap sarhoşluğu/@koyukirmizi)
  • hiç çekilmez. önüne gelen periye, öcüye, hortlağa yavşar. birlikte içtiginize pişman eder.
  • içimi de keyifli olduğu için midir bilmiyorum ama buna sarhoşluk demek sanki hakaretmiş gibi geliyor. beyin resmen buharlaşıyor, hisler suyla seyreltilmiş gibi bulanıklaşıyor. ardıç, faydalı falan derken sanki filmlerde gördüğümüz gibi kızılderililerin bitkisel bir formülünü kullanıp hiç bilmediği alemlere gitmiş gibi oluyor insan. tarifi zor.

    benim kendi düşündüklerim sınırlı olduğundan şu yazıdan bir alıntı yapayım. orada "halk zaten yarı aç, tek oda tuvaletsiz, banyosuz evlerde balık istifi yaşıyor. sefil halde çoluk çocuk çalışıyorlarken hayatın gerçeklerinden uzaklaşmak için bunu bir bahane olarak değerlendirdiler. yıllar geçtikçe toplumda derin bir alkol bağımlılığı ve buna ek olarak alt sınıflarda ahlaki bir çöküntü meydana geldi. öyle ki bazı fabrikalar işçilerine ödemelerin bir kısmını cin olarak yapıyordu." diye geçen kısımda başta bahsettiğime benzer bir tablo gördüm ben. hatta tabloyu görsel anlamda da önümüze koymuşlar. ben bunu görünce bayağı güldüm. çünkü kendimi tam da orada sağ alt köşedeki eleman gibi hissediyorum o esnada.

    bir de komik anımı yazayım. ilk kez içtiğimde normal bir bardağa 1/3 cin, 1/3 limonata ve kalanına da sade soda ile 3-4 küp buz atıp 2 bardak içmiştim. saat öğleden sonra 3-4 gibiydi. biraz takılıp kafam iyice güzel olunca kendimi yatakta buldum. sızıp kalmışım. uyandığımda saat daha 7'ye yeni geliyordu ama açlıktan ölüyordum. gece 2 gibi uyudum. uyandığımda saat 4 olmuş ve ben o kadar iyi uyumuşum ki ertesi günün sabahına uyandığımı sanıyordum. yukarıda alıntıladığım kısım o yüzden çok yakaladı beni. işçi sınıfısın, hayvan gibi yoruluyorsun, fakirsin, yaşadığın hayat sırf çile ve cin biradan da ucuz. hatta maaşın bir kısmını cin olarak alıyorsun. bir de sokaklarda ölümün kokusu var resmen. şu rahatlamayı seçmeyip ne yapacaksın? adamlar müthiş haklı. üstelik ilaç niyetine de kullanılıyormuş. o dönem için daha cazip bir seçenek olamazdı sanırım.

    yine orada gösterilen emzirdiği bebeği düşüren kadın, köpekle birlikte kemik kemiren adam, arkada kavga eden adamlar gibi detaylar da resmen hisli betimlemeler olmuş. o kafayı düşününce insan bunların olmasına gülerek hak veriyor. normal sarhoşluk işte denilemez bence. çünkü kusacak yer ararken perişan olmuyorsun. en azından benim gibi alkol eşiği çok düşük olan birisi bile olmuyor. yine de bu yazdıklarım tavsiye değildir diye ekleyeyim. sonra sapıtıp başıma ekşimeyin.
hesabın var mı? giriş yap