• r.e.m'in 2011 baharında çıkaracağı albüm. umuyoruz ki reveal gibi mükemmel bir albüm olur.
  • sarki listesi su sekilde olacakmis:

    1. discoverer
    2. all the best
    3. uberlin
    4. oh my heart
    5. it happened today
    6. every day is yours to win
    7. alligator aviator autopilot antimatter
    8. walk it back
    9. mine smell like honey
    10. that someone is you
    11. me, marlon brando, marlon brando and i
    12. blue
  • (bkz: discoverer)
  • mart 2011'de piyasaya çıkacakmış. berlin, nashville ve new orleans olmak üzere üç farklı şehirde kaydedilmiş albüm.

    (bkz: http://www.ntvmsnbc.com/id/25169815/)
  • yıllar geçtikçe ve orta yaş kıvamından hallendikçe düşen melodik, armonik bir buhrana ve durağanlığa rağmen, şarkı sözlerinde geçirdikleri değişim hiç bir zaman bayıcılaşmayan r.e.m.'in, yine şarkı sözleriyle gönlümde tutunacağı albümü (olabilir).
  • ilk videosu görücüye çıkmıştır.

    (bkz: überlin)
  • sabırsızlıkla beklediğim r.e.m. albümü. bir aksilik olmazsa digipack özel versiyon cd formatıyla ülkemizde de 7 mart günü yayınlanacaktır.

    bilgi sağlamdır emi türkiye ofisinden alınmıştır.
  • albümü dinledim, accelerate de, around the sun ve reveal'a göre benim nazarımda iyiydi, ama bu albüm yılan gibi olmuş. benim aklıma bazen new adventures in hi-fi'ın geldiği de oldu, olmuş bu albüm. buradan tüm suser'lara überlin'i hediye ederek, televizyona çıkmış mal el sallamasıyla bu entry'nin sonuna geliyoruz.
  • sevimsiz kış günlerinde insanı keyflendiren r.e.m. albümü...
  • çok güzel bir albüm. ama ("ama"sı her daim olur) accelerate'i müzikal çeşitlilik bakımından ortalama r.e.m. dinleyicisinden daha fazla bağrıma bastığımdan olacak, tam olarak ısınamadım albüme. içinde repeat'e alınacak bir sürü parça var albümün, bu konuda şüphe yok. kendini defalarca dinletecek bir sürü parça olduğunu üstün körü dinlediğinizde dahi anlıyorsunuz. fakat discoverer'ın micheal stipe'ın ellerinden çıktığı ayan beyan belli olan, mükemmel lirikleri neden kötü bir şekilde parçaya entegre edilmiş, neden o güzelim liriklerin hakkı yenilmiş gibi duruyor, bir yorumum yok. ayrıca, stipe'ın vokalinin ilk defa kulağa bu denli eğreti geldiğini ilk defa deneyimledim. reveal gibi efsanevî ve kulakta yer edinecek bir albüm olmayabilir, buna kabulüm. ama accelerate'in kendini sevdirdiği gibi içten içe sevdirmesini beklerdim bu albümün.

    bunun yanında, all the best de üstünde durulmuş bir parça gibi gelmiyor kulağa, ya da benim kulaklarım ciddi anlamda deformasyon geçirdi, karar veremedim. albümün içine parça bulma sıkıntısı mı çekmişler, yoksa bir parça da fazladan olsun diye mi düşünmüşler idrak edemedim, ama yok all the best'i sevemedim ben.

    yukarıda söylediğim her şeydenüberlin'i tenzih ediyorum. tam bir r.e.m. parçası. ilk dinleyişte kendini sevdiriyor, sonraki dinlemelerde sevilme barını ufak ufak yukarı çekiyor. gerçekten takdire şayan, stipe'ın sesine gerçekten oturmuş. "i know, i know that this is changing me" ve "i don't mind repeating" kısımlarının geçmesini istemiyor insan, her daim kulaklarda dönmesini istiyor.

    oh my heart da ortalama, kenarda köşede duran kendini pek ortaya çıkaramayan bir parça. bu bağlamda, albümü tek bir parça halinde değerlendiremiyorum. çıkışları-inişleri o kadar fazla ki, kendi içinde bir dumur geçirtiyor albüm. basit bir parça gibi duruyor, bir komplekslik veya bir bağımlılık vaadetmiyor.

    it happened today'i de -albümü kendi içinde değerlendiğimde- oh my heart'ın bir üstüne koyuyorum. parça kendini sevdiriyor, fakat dile pelesenk olmuyor, dinledikten sonra kendini bir şeyiyle hatırlatmıyor. stipe'ın ne güzel bir sesi olduğunu hatırlıyorsunuz en iyi ihtimalle, bu parçadan sonra. sonra doğru şaha kalkıyor gibi geliyor kulağa, ama öylece bitiyor.

    every day is yours to win albümün ağır toplarından. slow bir parça olmasından değil bu, stipe'ın söylemek için hangi kelimeleri çok iyi seçebildiğini görüyoruz bu parçada. sadece "tic-toc clock" demesiyle bile sesinin, yorumculuğunun, liriklerin kelime boyutundan nasıl çıkabileceğini gösteriyor. hem gidişhatı farklı olan, hem vokallerin çok güzel işlendiği tekrar tekrar dinlenebilecek bir parça. tüm r.e.m. albümleri arasında en sevdiğim parçalar arasına koydum kendisini, duruyor orada.

    mine smell like honey'de kalkıp dans etmek istedim, bu albümde bu hissi aldığım tek parçaydı sanırım. onun dışında "mine smell like honey" kısımlarında stipe'ın vokallerini inceltmesi ve çocuksu bir hava vermesi çok hoş, deneysel ve samimi bir hava katmış parçaya. albümün güzel parçalarından gibi bu da.

    walk it back albümün en içli parçasıdır sanırım, hem lirikler bağlamında, hem de enstrümanlar bağlamında. kendi içinde yok olan, kısır bir parça gibi gelebilir ve çeşitlilik sunmuyor gibi bir imaj verebilir, ama samimiyeti ve içliliğiyle kesinlikle bu eksiği kapatıyor. r.e.m.'i insanların neden sevebildiğini anlaşılabiliyor bu parça üzerinden. duygu yüklü, sesin sırtınızı okşadığı, ama bir yandan da yerle yeksan eden sözler ve bunların stipe'ın billur sesiyle dökülmesi, r.e.m.'e efsane payesini yakıştırıyor. samimiyet konusunda 10 puan alıyor bu parça.

    alligator aviator autopilot antimatter parça başlığı olarak ilginç görünse de, müziksel anlamda pek bir olayı yok. solo var parçada ilginç şekilde, ama pek bir klişe geliyor kulağa o solo. vokallerin de o kadar güzel olduğunu düşünmüyorum. ayrıca, aralara serpiştirilmiş back vokaller de pek bir kulak tırmalıyor. bu parçayı da albüm ortalamasının altına postalıyorum.

    that someone is you ilginç bir parça. hareketli başlıyor, hareketli gidiyor, hareketli bitiyor. lirikleri çok ilginç bu parçanın, pek tekdüze gitse de parça, lirikleriyle kurtarıyor.

    me, marlon brando, marlon brando and i'ı da albümün baş taçlarından olarak görüyorum. gerçekten dört dörtlük bir parça, dinleyenler de hak verecektir diye düşünüyorum. çok güzel düşünülmüş, liriklere dökülmüş, söylenmiş bir parça. kulak okşuyor, repeat'e alınması elzem gelenlerden.

    geldik albümün son parçasına, blue'suna. çok uzun zamandır bu denli güzel bir albüme bu kadar güzel bir outro yapıldığını görmedim, böyle güzel bir outro dinlemedim. albümün tamamını olduğu yerden alıp daha yukarılara koyuyor bu parça. movie sample'ına benzer bir monolog ile patti smith'in zaten içli olan vokallerini daha da derinleştirip, daha içten söylemesiyle, akustiğin her saniyeye mükemmel oturmasıyla ince ince işlenmiş, mükemmel bir r.e.m. parçası. bana sorarsanız, gelmiş geçmiş en güzel r.e.m. parçalarındandır bu, o denli sevdim, bağrıma bastım bu parçayı. albümün ismini de aldığı parçadır. lirikleri mükemmel, vokaller mükemmel, enstrümantasyon güzel. harika bir parça.

    ortalamanın üstünde bir albüm bu, kesinlikle. tek hazmedemediğim şey, bu kadar güzel parçaların arasına neden pek de bir yerde durmayan, ortalama veya ortalama-altı parçaların sıkıştırıldığı. albümün üzerinde uğraşılmış, ama bazı parçaların üzerinde özellikle uğraşılmamış gibi. yine de, kendini uzun süre dinletecektir. 2011'in güzel olaylarından biri bu albüm.
hesabın var mı? giriş yap