• john stuart mill'in pinhan yayıncılık tarafından, özgüç orhan çevirisiyle türk okuyucuyla buluşturduğu etkileyci eseri.

    öncelikle bu kitap hakkında şimdiye dek herhangi bir başlık açılmış olmamasının utanç verici olduğunu söylemek zorundayım. sabah akşam sözlükte siyaset geyiği yapıp, bu konuda mürekkep yaladığını iddia eden onca adam var ama biri de dememiş ki arkadaşlar şu kitaba bir bakın. ne yazık ki bilgimiz yok ama fikirden geçilmiyoruz. temsili sistemin eksileri, artıları, aşamaları hakkında ne ararsanız bulabileceğiniz okumamış olmanın eksiklik sayılacağı bir eser.

    kitabı okurken ulan bu adam bizim gibi milletleri nasıl da tanımış demeden edemeyeceksiniz. montesquieu okurken duyduğunuz hissiyatı mill'de de duyucaksınız. bu iki ismin ışık saçtığını söylemek abartılı olmayacaktır. ayrıca atatürk'ün bu kitaptan etkilendiğini yadsımak mümkün değildir.

    bir gün bu giriyi sonuna kadar okuyan olursa ibret olur umuduyla kitaptan bazı bölümleri yorum katmadan buraya kaydediyorum:

    "bir halk özgür bir yönetim tercih edebilir; ancak, tembellik, ilgisizlik, korkaklık veya kamusal ruh yoksunluğundan onu korumak için gerekli zahmetlere katlanmakta yetersiz kalabilir. doğrudan saldırı altında olduğunda onun için savaşmazlarsa, yönetimi değiştirmeye yönelik hilelere kanarlarsa, anlık bir cesaret kırıklığından, geçici bir panikten veya bir şahsa yönelik coşkunluk nöbetinden ötürü özgürlüklerini büyük bir adamın ayaklarının dibine bırakmaya razı edilir veya ona kurumların altını oymasını mümkün kılacak güçler emanet ederlerse, özgürlük için pek de uygun olmadıklarını ispatlamış olurlar."

    "yine, seçmenlerin geneli oy kullanacak kadar yönetime ilgi göstermiyor ise veya oy kullansalar bile oylarını kamusal gerekçeler ile vermeyip para karşılığında satıyorlar iseler veya oylarını onların üzerinde kontrol sahibi olan veya özel sebepler nedeniyle gönlünü almak şistedikleri bir kişinin işareti doğrultusunda kullanıyor iseler, temsili kurumların pek bir değeri yoktur ve sadece tiranlığın veya entrikanın bir aracı olabilirler.halk seçimlerinin bu şekilde uygulanması durumunda seçimler kötü yönetime karşı bir güvence değil sadece onun mekanizmasında ilave bir çark görevi görecektir."

    "yetkililer veya yetkilileri seçenler veya yetkililerin sorumlu olduğu kişiler veya kanaatleri tüm bunları etkilemesi ve kontrol etmesi gerekenseyirciler sadece cehalet, aptallık ve zehirli önyargı dolu kitlelerden ibaret ise yönetimin her işi hatalı olacaktır....o halde iyi yönetimin ilk unsuru halkın erdem ve zekasını teşvik etmektir."

    "vahşi bir halka itaat öğretilmelidir; ancak onları kölelerden oluşan bir halka dönüştürecekş ekilde değil."

    "bir kişinin ülkesi için yapacak bir şeyi kalmasın ülke umrunda bile olmayacaktır. eski zamanlarda despotizimde sadece tek bir yurtseverin, despotun kendisi, olduğu söylenirdi."

    "despotizm despotizm olmaktan çıkmadıkça ve varsayılan iyi despot gücünü elinde tutmaya devam etse bile bunu kullanmaktan imtina edip sanki halkı kendikendini yönetiyormuş gibi genel yönetim işlerinin devam etmesine izin vermedikçe bunlardan kurtuluş yoktur."

    "iyi yönetimin başlıca unsuru halkın gelişimidir."

    "temsili kurumların kalıcılığı, zorunlu olarak, bu kurumların tehlike altına girmesi durumunda halkın onlar için savaşmaya hazır olmasına bağlıdır. eğer buna değer görülmez iseler nadiren kendilerine tutunacak bir yer edinirler ve edinseler dahi yönetimin başı veya darbe yapmak için kuvvet toplayan herhangi bir parti lideri mutlak iktidarıele geçirmek için ufak bir riske girmeye istekli olur olmaz yıkılmaları neredeyse kesindir."

    "her türlü kuvvetli önyargılar, eski alışkanlıklara inatla bağlılık, ulusal karakterde var olan kusurlar veya düpedüz cehalet ve zihinsel eğitimin eksikliği gibi unsurlar bir halkta hakim olursa bunlar genelde temsili meclise de aynen yansıyacaktır."

    "bazılarının demokrasiden anladıkları tek şey makamların bir azınlık yerine herkesin rekabetine açmak olduğudur."

    "halk hoşnutsuz ise, iktidarın metfaatti onları düşük bir zeka ve eğitim düzeyinde tutmak, aralarındaki ihtilafı körüklemek ve hatta, kardinal richelieu'nün düsturuna göre semirtip tepmesinler diye zenginleşmelerini engellemektir."

    "bir çarenin umutsuzluğundan bir sonraki adım hastalığı inkar etmektir. bunun ardından ise bir çare önerilmesine duyulan hoşnutsuzluk gelir."

    "herhangi birinin okuma yazma ve ilave olarak sıradan aritmetik işlemleri yapma kabiliyeti olmadan oya sahip olmasını tamamen kabul edilemez olarak görürüm... insanlar nasıl ki konuşmayı beceremeyen bir çocuğa oy vermeyi akıllarından bile geçiremezlerse okuyamayan birine oy vermeyi de düşünemezlerdi. bu durumda onu dışlayan toplum değil, kendi tembelliği olurdu."

    "evrensel eğitim, evrensel oydan önce gelmelidir."

    "oy için okuma yazma ve aritmetiğin yanı sıra başka şeylerin de zorunlu kılınması da gayet arzu edilebilirdi. tüm seçmenlerin, yeryüzünün yapısı doğal ve siyasal bölümleri, genel tarihin unsurları ve kendi ülkesinin tarihi ve kurumları hakkında bir takım bilgilere sahipolması sart koşulabilirdi."

    "yürümek istemeseler dahi, insanların zincirlerini çıkarmak onlar için önemlidir"

    "iktidarın emanet edileceği en uygun kişi onu kabul etmeyi en az isteyen kişidir."*

    "eğer oy bir haksa, seçmenin kendisine aitse, onu satması ya da memnun etmekteki menfaati olan herhangi birisine kendisini beğendirmek için kullanması durumunda onu hangi gerekçeyle suçlayabiliriz... oy, kişinin keyfine bağlı birşey değildir; bir juri üyesinin verdiği kararın onun kişisel istekleriyle ne kadar ilgisi varsa oyun da seçmenin kişisel istekleriyle okadar ilgisi vardır. oy, kesinlikle bir görev meselesidir."

    burası sözün bittiği yer olsun!
hesabın var mı? giriş yap