*

  • mustafa kemal'in 1913-1917 yılları arasında mektuplaştığı kendisinin aile dostu olan italyan hanımefendi. mütareke yıllarında ingilizler madame corinne'in istanbul'daki evine yaptıkları baskında mustafa kemal'in resimlerine rastlaması, corinne'in italya'ya kaçmasına neden olur.
  • atatürk'ün mektuplaştığı italyan bir hanım.

    "1914 yılı ocak ayında sofya'dan madam corrin'e yazdığı bir mektupta mustafa kemal hırslarını tümüyle şöyle tanımlıyor:
    (benim ihtiraslarım var, hem de pek büyükleri, fakat bu ihtiraslar, yüksek mevkiler işgal etmek veya büyük paralar elde etmek gibi maddi emellerin tatminine taalluk etmiyor. ben bu ihtiraslarımın gerçekleşmesini vatanıma büyük faydaları dokunacak, bana da liyakatle ifa edilmiş bir vazifenin canlı iç rahatlığını verecek büyük bir fikrin başarısında arıyorum. bütün hayatımın prensibi bu olmuştur. ona çok genç yaşımda sahip oldum ve son nefesime kadar da onu muhafaza edeceğim )"

    kaynak : (emre kongar, 'atatürk' 1980, s. 180)

    not: bu kişinin adı bazı kaynaklarda "corrin" olarak da geçmektedir.
  • mustafa kemal'in kendisiyle olan mektuplaşmalarına dair ataturkiye.com sitesinde sunulan içeriğe fazla güvenilmemelidir zira en azından bir mektup (20 temmuz 1915 tarihli olanı) sansürlüdür. sansürlenmesinin nedeni muhtemelen atatürk'ün ateist olduğunu (veya daha genel bir tabirle inançlı olmadığını) gösteren bazı ifadeler. gerçi sansürlü halinden de az çok bir fikir edinmek mümkündür. sözkonusu mektubun sansürsüz tam metnine, erdal inönü'nün anılar ve düşünceler kitabının 3. cildinden ulaşabilirsiniz. aşağıdaki linkte de sansürsüz versiyon, yine erdal inönü kaynak gösterilerek verilmiş:

    http://belgelerlegercektarih.wordpress.com/…mektup/

    mektubun can alıcı kısmını da alıntılayalım:

    "görüyorsunuz ya madam, benim insanlarım şehit olmayı ararken de budalaca davranmıyorlar. peygamberimiz ne kadar bilgeymiş. insanların gerçek arzularını ne kadar iyi biliyormuş. bana gelince, çok yazık ki, bu inanmış insanların allah vergisi nitelikleri bende yok, ama bu nitelikleri desteklemeyi de hiç ihmal etmiyorum.

    çok garip bulduğum bir şey var. erkeklere huriler ve başka güzel eğlenceler vaat eden hazreti muhammed, kadınlar için hiçbir taahhüde girmiyor. bu duruma göre ölümden sonra erkekler, cennetteki kadınlara sahip olarak hoş vakit geçirirlerken, kadınların dayanılmaz hale düşecekleri anlaşılıyor. öyle değil mi?"

    atatürk'ün aynı hanıma yazdığı başka mektuplarda da aynı tarzda ilginç ifadeler var.
  • atatürk ile fransızca mektuplaşmışlar. özel olanlar dışındaki mektupları peyami safa türkçe'ye çevirerek gazetede yayınlamış. gazi paşa'nın ilgi duyduğu diğer kadınlar gibi corinne hanım da iyi piyano çalıyormuş.
  • oğlu reşat ersü'nün babasının mustafa kemal olduğu iddia edilmektedir.

    http://www.takvim.com.tr/…si-icin-torunlarini-sildi
  • atatürk'ün ömer lütfü adındaki bir subay arkadaşının eski eşi ve bir zamanlar yamuklusu olan kadın.
    bu hanım beyoğlu'ndaki evinde gece partileri yaparmış. atatürk'te buraya takılırmış. o sıralar tutulmuşlar birbirlerine. sosyete hayatını da bu kadından öğreniyor mustafa kemal.
    daha sonra mustafa sofia'ya göreve gidince meşhur mektuplaşmaları başlamış. öyle ki, gelibolu savaşı zamanında dahi yazışmışlar.
    tabi bundan önce evlenmeyi de düşünmüşler. ancak italyan asıllı corinne'in babası şiddetle karşı çıkmış. "kızımı bir türk'e vermektense kafamı keserim daha iyi" demiş.

    atatürk sofya'da çok hatun götürmüştür, gönül eğlendirmiştir. katıldığı gece partileri, balolar sonrasında ülkesininde bu şekilde olmasını istemiştir. vizyonunu avrupa'ya çevirdiği, muasır medeniyetler seviyesi dediği şey aslında budur. eğitim ve hak-hukuk konularından önce sosyal yaşam atatürk'ün muasır medeniyet olarak gördüğü asıl konudur.
  • evlenmeyi düşünmemişlerdir. mustafa kemal için bir mektup arkadaşı dostken madam için belki daha fazlası ancak mektuplaştıkları esnada mustafa kemal en büyük aşkı dimitrina'ya sevdalıdır.
  • fox tv'de ''ismail küçükkaya ile çalar saat'' programında tanıtılan bir kitaptan okunan satırlarda, mustafa kemal atatürk'ün batı müziği zevkini kazanmasında etkin olduğunu öğrendiğimiz hanfendi. ilginç.
  • atatürk'ün bu kişiye yazdığı, sağından solundan sansürlenen, saklanmaya çalışılan mektubun tamamı aynen şöyledir:
    ----------------------------------------------------------------------------------------------------------
    madam corınne'e mektup
    20 haziran 1331 (3 temmuz 1915)
    maydos'tan
    aziz madam,
    karargahımın katiplerinden hulki efendi'nin istanbul'a seyahatinden faydalanarak size bu mektubu yazıyorum.
    birkaç gün evvel, içinde latife sözleri bulacağınız bir kartpostal yollamıştım.
    burada hayat o kadar sakin değil. gece gündüz, her gün çeşitli toplardan atılan şarapneller ve diğer mermiler başlarımızın üstünde patlamaktan geri kalmıyor. kurşunlar vızıldıyor ve bomba gürültüleri toplarınkine karışıyor. gerçekten bir cehennem hayatı yaşıyoruz.

    çok şükür askerlerim pek cesur ve düşmandan daha kuvvetlidirler. bundan başka içsel inançları, çok defa ölüme sevk eden emirlerimi yerine getirmelerini çok kolaylaştırıyor. hakikaten, onlara göre iki semavi netice mümkün: gazi veya şehit olmak. bu sonuncusu nedir bilir misiniz? dosdoğru cennete gitmek. orada allah'ın en güzel kadınları, hurileri onları karşılayacak ve ebediyen onların arzuuna tabi olacaklar. yüce saadet.
    görüyorsunuz ya madam, benim insanlarım şehit olmayı ararken de budalaca davranmıyorlar. peygamberimiz ne kadar bilgeymiş. insanların gerçek arzularını ne kadar iyi biliyormuş. bana gelince, çok yazık ki, bu inanmış insanların, allah vergisi nitelikleri bende yok, ama bu nitelikleri desteklemeyi de hiç ihmal etmiyorum.

    çok garip bulduğum bir şey var. erkeklere huriler ve başka güzel eğlenceler vaat eden hazreti muhammed, kadınlar için hiçbir taahhüde girmiyor. bu duruma göre ölümden sonra erkekler, cennetteki kadınlara sahip olarak hoş vakit geçirirlerken, kadınların dayanılmaz hale düşecekleri anlaşılıyor. öyle değil mi?
    gördüğünüz gibi madam, dağdağalı ve kanlı bir yaşama alıştıktan sonra da insan, cennet ve cehennemden söz etmek ve hatta yüce tanrı’yı bile eleştirmek için zaman bulabiliyor. madam, eğer tanrımızı eleştirerek günaha girmemi önlemek isterseniz, çarpışmalar dışında kalan zamanımı, hangi meşgaleyle geçirebileceğim konusunda lütfen bana yol gösteriniz.

    sizin mantıklı nasihatlerinizi beklerken şimdiki hadiseler yüzünden kazandığım sert karakteri yumuşatacak romanlar etüt etmeye ve böylece, ümit ederim ki hayatın hoş ve iyi taraflarını hissedecek hale gelmeye karar verdim.
    herkesi büyüleyen sevimli ve nükteli konuşmanızdan en büyük zevki almak benim için imkansız olmasaydı, aşk duygularından ve kendisiyle nadiren fikirlerimin birleştiği bir insanın hayat görüşünden başka bir şey ilham etmeyen bir romanın tefrikalarını okumak ihtiyacını duymazdım. fakat cereyan eden ve bana kısa bir müddet için bitecek gibi görünmeyen hadiseler, beni, hulki efendi'ye birkaç roman ismini vermenizi rica etmek zorunda bırakıyor. gidip satın alabilsin diye.

    valideniz hanımefendiye ve pederiniz beyefendiye hürmetlerimi ve matmazel edith'e en samimi hislerimi arz etmenizi ve en hararetli ve hürmetkarane bağlılıklarıma inanmanızı rica ederim, aziz madam.

    adres: albay m. kemal, 19. tümen kumandanı, maydos.
    veya kısaca:
    albay m. kemal, arıburnu maydos. bu daha emin.
    ----------------------------------------------------------------------------------------------------------

    yalnız, bir insan bu kadar tatlı olabilir mi yahu. içinde bulunduğu durumun ve yaptığı işin ruhunda ve kişiliğinde ne yönden olumsuz etki yaptığını farkedip, bunu dengelemenin bir yolunu arıyor, bu yolun da edebiyat ve sanat olduğuna karar veriyor, bu askerlik beni gittikçe ruhsuzlaştırıyor, bana güzel kitaplar gönderin diyor. bilinç düzeyine ve farkındalığa bakar mısınız? tepesinden aşağı mermiler toplar yağarken düşünebildiği detaya bakar mısınız? canım paşam benim. sonsuz seviyorum.
hesabın var mı? giriş yap