• eleştirmenler istediklerini diyedursunlar, şahsımca şahane bir kitap. bir arkadaşım sonlarındaki diyaloglardan hoşlanmamıştı ama bence güzel bir kurgusu ve diyalog gelişimi vardır, maksimum kırkbeş dakikada okunur.
  • sonuna kadar çok şey vaat eden ama bu vaatlerin hiçbirini yerine getiremeyen bir kitap. iyi niyetle yaklaşılırsa, kitabın bir özne sorununu olsun, bir ahlak sorununu olsun tartıştığı hatta dayandığı diyaloğun bu bahsi geçen sorunlara değinmek için iyi bir yöntem olduğu iddia edilebilir. bu yaklaşım çerçevesinde kitapta zikredilen felsefeci adları da sevimli gözükebilir. kötü niyetli bir yaklaşım ise, bu tartışmaların tartışma değil, olsa olsa değinme olduğunu, değine değine helak olan roman kahramanlarının ise bu sorunların gerektirdiği değil entelektüel nitelikler, duygusal zenginliğe bile sahip olmadıklarını öne sürecektir. değinmelerle gelen vaatlerin mumları, aman kitabın sonunda akrobatik hareketler yapayım kaygısında olan yazar tarafından, tam da o sonda söndürülmektedir.
  • türkçe'ya kara sohbet diye çevrilmiştir.
  • bir iki saati geçirmenin en kötü yollarından biri bu kitabı okumak. sonu başından belli başka bir kitap daha. o kadar.
  • bana patrick süskind okuyo duygusunu veren kitap. anlatılan her şey o kadar güzel betimlenmiş ki ara ara özellikle mezarlık sahnesi gözünüzün önünde feci halde canlanıyor. nothomb'un önemli başarılarından biri de yargılamadan, o kişinin gözünden olayları aktarması. bir çok yazarın yapacağından farklı olarak kendi ahlaki değerleri ile yargılamıyor karakterlerini ve sanki karakteleri kendi kendine konuşuyor o da sadece bunları yazıya döküyor.

    kitabı okuduktan sonra duru tiyatronun sergilediği aynı isimli tiyatroyu kaçırdığınıza üzülüyorsunuz.
hesabın var mı? giriş yap