*

  • motorun devrini ölçüp ecu'ya devir bilgisini gönderen sensördür. diğer isimleri (bkz: devir sensörü) (bkz: crankshaft position sensor)
    bu parça arıza yaptığında marşa bastığınızda araç ateşlemeyi kestiği için marş almayabilir veya bizim başımıza geldiği üzere motor soğukken çalışır ancak ısındığında ateşlemeyi keserek durabilir ve motor soğuyana kadar tekrar çalışmayabilir.
  • oilhead tabir edilen bmw motosikletlerinde zamanla yalıtımı bozulup sorun çıkartan sensördür.

    eski sensörü 1 liralık yanmaz kabloyla onarmak mümkün olduğu gibi, çekici, usta, borusan derken ikinci el bir scooter parası harcamak da mümkündür.

    uzun yıllardan sonra gelen edit : emektar gs'im 2007 yılında içerenköyde yol kenarında yaptığım bu onarımdan sonra 150bin km den fazla yol katetti. periyodik bakımlar ve bir iki basit elektrik arızası dışında başka bir sorun çıkarmadı.
  • arizasi acemi birinin basina gelse buyuk kazaya yol acabilecek, 100tl'lik dandik plastik sensor. sehir icinde 50km ile seyrederken bir anda motor stop etti, direksiyon kazik gibi oluyor haliyle, fren yavas yavas sertlesiyor, zar zor saga cekip cekici cagirmaktan baska care yok cunku mars basmiyor bir daha.
  • devir sensörü de derler. motoru aniden stop ettirebildiği gibi devirde dalgalanma, gaz yememe ve rölanti sorunlarıyla kendini belli edebilir.
  • 4. jenerasyon öncesi renault marka clio ve megane model araç sahibi olanların kabusu olan sensördür (4 ü bilmediğimden böyle dedim belki halen devam ediyordur).

    işini bilmeyen ya da fazla bilen bir ustaya denk geldiğinizde ise ocağınıza incir ağacı dikileceği garantidir.

    şöyleki efendim;

    bu fazla zeki fransız mühendislerimiz alırlar bu sensörü motorun dış kısmına, korunaksız öyle malak gibi koyarlar. salataya tuz döker gibi tasarlamış sanki kaputun altınıda sensör oraya denk gelmiş öylece bırakmış. artık alttan su mu alır, nemli havada ayazda üzerine nem mi birikir umurlarında değil. bu parmak kadar sensör oksitlernir ve arabanız saçmalamaya başlar.

    sürüş esnasında saçmalarsa hızınızı almışken araç istop edebilir. direksiyon ve frenininizin hidrolik durumu allah la sizin aranızda tabi. ya da kenarda biyerde, ışıklarda duraksayıp rölantide bekletirken araç birden ara gaz verebilir ya da yine istop edebilir. son olarakta arkadaş krank milinin son konumunu ecu ya gönderdiğinden saçmalaması durumunda aracı çalıştırmak istediğinizde araç silkenenip çalışmayabilir. artık 3de mi çalışır 4 de mi 17 de mi bilinmez.

    parmak kadar sensör için ne uzun yazı oldu dime. ders verir adama bu sensör. alman ya da japon, fazla fantaziye gerek yok u öğretir.
  • muhtemelen araba seat.
  • bu kadar ucuz olup bu kadar büyük soruna sebep olan başka parça var mıdır, bilmiyorum. araç yolda giderken birden bire tekleyerek stop eder, otoyolda insanı kalp krizine sürükler. kenara çekip yarım saat beklersiniz, hiçbir şey yokmuş gibi çalışır devam eder.

    tanım: yolda giderken arabanın stop etmesine sebep olabilen sensör.
  • geçtiğimiz hafta beni rezil eden bir otomobil parçası.
    çevre yolunda ilerlerken kırmızı ışığa denk geldim ve yavaşlayıp vites küçültürken ışık yeşile döndü ve motor stop etti.
    ani bir tedirginlik oldu normal olarak. tedirginliğimin sebebi dikiz aynasına baktığımda bana doğru gelen tır tabii ki.
    arkamda muhtemelen 30-40 ton yüklü bir tır selektör yaparak geliyordu çünkü.*.
    neyse, kontağı kapattım ve tekrar marşa bastım çalıştı.
    ama kafamda da yer etti bu durum. ne alaka yani?
    şehir dışındayım ya bir de “eve dönünce baktırırım, şimdi burlarda uğraşmayayım.” dedim.
    yine neyse,
    arkadaşımı almaya gittim, arabayı durdurdum bekliyorum.
    geldi, çalıştırdım devam ettim. herhangi bir sorun yok.
    derken,
    aniden “dur dur, kenara çek 2 dakika bekle dedi” çektim kenara durdurdum arabayı, 2 dakika sonra arkadaşım geldi tekrardan ama araba çalışmıyor.*
    marşa basıyorum yok. tık yok arabada.
    tık yok derken akü sorunu, yakıt sorunu yok. araba calışmak istiyor ama bir şey engel oluyo gibi.
    bir dönem orjinal anahtarlardan birini tanımamaya başlamıştı ve çalıştırmıyordu güvenlik sebebiyle. acaba yine o mu? diyorum içimden.
    bu arada caddenin ortasında kaldık.*
    esnafın biri geldi, abi biraz itebilir miyiz dedim. adam da benzinin bitmistir, aku yoktur falan goy goy yapmaya calisti. bundan hayir gelmeyecek diyerek yoldan gecen 3 kisiyi cevirdim ittirdiler ve kenara güvenli bir yere çektim.
    biraz da orada denedim çalıştırmayı.

    bu arada başıma gelen durum aslında;
    leyla ile mecnun'nun 2. bölümünde yer alan, taksi ile düğün salonundan kaçış sahnesinin aynısıydı.
    ben marşa bastıkça araba çalışmıyor. ben sinire kesiyorum ve aynı zamanda arkadaşımla da konuşmaya çalışıyorum.
    aynı mecnun'un dediği gibi birden;
    “e o zaman ne duruyoruz, hadi gidelim” diyip indim arabadan.*
    elimden gelen bişi yok çünkü.
    neyse biz takıldık, saatler geçti gece oldu evlere dönücez. bi denemek istedim.
    arkadaşıma dedim sen bi bekle bu biraz utandı heralde, şimdi sen binince yine heyecan yapar çalışmaz falan.
    bindim arabaya bastım marşa tak! çalıştı.
    sonrasında da günlerce sorun çıkmadı.
    derdi bizi 40 derece ve nemli havada yürütmekti sanki.*

    neyse;
    eskişehir'e döndüm yine aynısını yaptı “bu sefer kesin gidiyoruz” dedim ve merkezi usta randevu sisteminden randevu aldım, götürdüm sanayiye.

    usta bilgisayarı bağladı ve işte “böyle yapınca acıyor mu?” tarzında bir kaç soru sordu arabama, o da cevap verdi bilgisayar vasıtasıyla.
    korkulacak bir şeyin olmadığını, arabamın durumunun gayet iyi olduğunu, sadece krank mili pozisyon sensörünün değişmesi gerektiğini söyledi usta?
    iyi ama krank mili pozisyon sensörünü ilk defa duyduk. yine de biraz telaşlandık.
    usta;
    “merak etmeyin, ufak bir operasyonla 15 dakikada hallolur, sen söylediğim parçayı al gel yeter” diyince arabam da ben de rahatladık.*
    ben alıp geldim zamazingoyu.
    usta bana bir çay, arabama da bir silecek suyu söyledi.*
    biz onları içerken usta işini bitirmişti, hiç bişi anlayamadık bile.
    eli hafifmiş adamın.
    sonrasında bizi karşısına aldı ve
    babacan bir tavırla;
    “gençler, her şey sevgiyle başlar, sevgiyle biter. siz birbirinizi böylesine severken, kimse sizi ayıramaz korkmayın”
    diye de nasihat verdi ve uğurladı bizi.
    biz de el sallayarak 350 lira bayılmanın verdiği mutluluk ve huzurla ayrıldık sanayiden.*
hesabın var mı? giriş yap