*

  • aile yuvası (family nest) filmi bela tarr'ın uzun metraj filmlerinden ilki, 1979 model. daha baştan tetiği düşürüyor. genç çiftin mutlu ve sürpriz kavuşmasının kayınpederin bitirici salvolarından bağımsız kendi ayrı yolunda yürüyüp kendi cennetinde sonlanmayacağını kehanet gibi ama anlık bir travmatik gerçekle, abiyle kardeşin kadın konuğu geçirirken ona ortaklaşa tecavüz etmeleriyle gösteriyor.

    ondan sonra (genç çiftin kadın olanını merkez alırsak) kayınpeder ne derse desin, ne kadar görünür haklılığı olursa olsun, hatta isterse kendinin de irtifayı çok düşürdüğü evlilik dışı kırığı olmasın varsın. karısına yakın, anlayışlı görünen asker eskisi gencin durumu da yaş, bir türlü babayı aşıp kendine ve eşine ulaşamamakta. başlarda gayet alevli ve varlığını tüketmemiş sevgi de yetmiyor buna. onu da, babasını da, gelini de seçimlerinden, varoluşlarından suçlamaya kalkışmak tarr'ın yapmamızı istemediği ve kolayından izin vermediği bir bulmaca. o zaman sen ağa ben ağa, bu ineği kim sağa? dış koşullar, ülke, rejim, zamanın ruhu da dayatıcı ve çürümenin etkenlerinden, gizli başrol oynuyor. filmin umut ve merhamet merkezi çocuğun da nasıl büyümek zorunda kaldığı ortada. yuva yuva olamıyor. herkes herkesi, gücü yeten yetmeyeni gagalıyor. kadın başını sokacak dörtduvara zorlamayla bile ulaşamıyor. kadın "bir evim, kapılı dörtduvarım olsa duvarları öperdim, mutluluktan ne yapacağımı bilemezdim." diyor. mahrem kurulamıyor. kurtulunamayan araf, varılamayan bireysel ve grupsal cennetler.

    filmin ilginç bir görsel özelliği var. zaman zaman birbirini muhatap alıp birbirinin yüzüne davranıyor ve konuşuyor oyuncular. fakat eşit veya fazla süre de belgeseldeymiş gibi davranıp konuşuyorlar. boşluğa veya kendi içlerine doğru konuşma bu. yönetmene, seyirciye, kameraya bakmıyorlar, ama yönetmen/kamera bir lam-lamel-mikroskop bütünüymüşçesine, kendi kendine kıvranıp kendi kendine konuşuyorlar. yakın planlar, onların ruhuna, içlerine iyice dalmaya çağırıyor bizi.

    zor bir tanıklık. bir de zamanın tarihini, olmuşunu bilenler, tanıyanlar için herhalde kabus kıvamında olmalı.

    aileye ikinci filmi szabadgyalog'ta da bakıyor. bu ikincide işi ufaktan büyük ölçeğe, varoluş sorunsalına, açmazlara çeviriyor. alt metin sanatçı toplumda nasıl barınır'dan yavaş yavaş insan bu evrende nasıl barınır'a dönecek. daha geniş felsefi sorunlara iyice dalmadan önce son büyük aile filmi de panelkapcsolat** olacak.

    (bkz: andras balint kovacs)
    (bkz: bela tarr/@ibisile)
  • bela tarr'ın sinemasındaki 1979 yapımı ilk filmidir.

    film boyunca olayların seyirciye yakın çekimde hiç rol yapılmıyormuşçasına doğal yansıtılması bu filmi özel kılmakta. filmi izlerken sanki gizli kamera ile gerçek olan bir yaşamın kesitlerini en doğal şekliyle görüyoruz. oyunculuklar başarılı, senaryo oynanmamış, adeta bizzat yaşanmış.

    --- spoiler ---
    genç irén, küçük kızıyla birlikte kayınpederinin oda-mutfak dairesinde konforsuz bir şekilde yaşamaktadır. zorunlu yakınlık nedeniyle çatışmalar olağan hale gelir ve kadının kocası laci askerlik görevini tamamladıktan sonra eve döndüğünde bile durum düzelmez. irén başka bir eve taşınmak ister ama paraları yoktur, her hafta belediye'nin konut edindirme departmanını ziyaret etse de komünist yönetime takılır ve kendilerine kalacak yer temin edilmez. kayınpederi sürekli olarak gerilimi tırmandırır, irén'i kocasına karşı sadakatsizlikle suçlar, laci'yi gelinine karşı kışkırtır ve yavaş yavaş evlilikleri kötüleşir. sonunda kayınpederi irén'i fahişelikle suçlar ve evden kovar, irén küçük kızını da yanına alıp evi terk eder.
    --- spoiler ---

    mannheim film festivali'nde büyük ödüle layık görülen film, macar film eleştirmenleri ödülü'nü kazandı ve ayrıca en iyi ilk film yönetmenliği ve en iyi görüntü yönetmeni kategorilerinde de ödüle layık görüldü. eleştirmenler de filmi olumlu karşıladı ancak sinemalarda ancak 20.000 kişi tarafından izlendi.

    --- spoiler ---
    unutulmaz bir sahne:

    irén, belediye'nin konut departmanına rutin bir ziyarette bulunur. onu küçümseyen katiple tanışırlar, adam ona yeni bir şey söyleyemez, her şey yolunda giderse üç dört yıl içinde ancak bir daire alabileceklerini ancak bunun da kalıcı olmayacağını belirtir. irén muhtemelen üzüntüsünden bir kez daha ağlasa bile katibi hareket ettiremeyeceğini bilir.
    adam, anlayışsız bürokrasiyi sarsılmaz bir titizlikle temsil eder ve yalnızca sahnenin sonundaki sessizliğinde biraz olsun insanlığını ortaya çıkarır.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap