• http://tr.wikipedia.org/wiki/cushing_sendromu

    belirti ve bulgu ve sıklık

    cinsel isteğin, içgüdünün (libido) azalması 100
    obezite, kilo artması 97
    yüzün yuvarlak biçimini alması 88
    aybaşı kanamalarında (menstrüasyon) değişiklik 84
    kıllanma (hirsutizm) 81
    hipertansiyon 74
    deride bere, ezik (ekimoz) 62
    bitkinlik (letarji) 62
    deride çizgiler (striae) 56
    kas gücünde azalma 56
    damar sertliği (ateroskleroz) 55
    elektrokardiografi (ekg) değişiklikleri 55
    sırtta (ense altı) yağ kitlesi 54
    şişlik (ödem) 50
    şekere karşı olağan dışı duyarlılık 50
    kemik erimesi (osteopeni) ve kırılmalar 50
    baş ağrıları 47
    sırt ağrıları 43
    yineleyen enfeksiyonlar 25
    karın ağrıları 21
    ergenlik sivilceleri (akne) 21
    kadınlarda kelleşme, saç yitirimi 13

    şu belirtilerden sadece 3-4 tanesinin bile insanda cereyan etmesi demek hayatın felç olması demek biliyor musun?

    benim hastalığımdır bu... şu an iyiyim çok şükür... ama dış görünüşü nasıl da kilitliyor, okuduklarınızdan tahmin edebiliyorsunuzdur. ölmedim belki ama geçmişte rahatlıkla iletişim kurduğum insanlarla bugün o kadar da rahat iletişim kuramıyorum. geçmişteki özgüvenim bugün yok. geçmişte ''elbette beğenecek'' derdim... şimdi ''kesin beğenmez'' diyorum... onca hasarı elde avuçta pek de bir ekonomik güç yokken nasıl tamir edeceksin ki...
  • nedeni hipofiz bezinin beyinde oluşan bir tümör sonucu acth adlı hormonu gereğinden fazla salgılaması yada astım gibi hastalıkların tedavisinde yada nakil olduktan sonra monte edilen organın atmaması için verilen bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar (steroidler ) olan bir insanın yaşamak isteyeceği en son hastalıklardan biridir.kısaca şöyle tarif etmek gerekirse , bu hastalıklta kollar ve bacaklar normal düzydedir fakat gövde bölümü obez bir insanın sahip olduğu cinsten bir görünüme kavuşur.ardından tip 2 diyabet denen ve neredeyse onun kadar kötü sonuçlara sebep olabilecek hastalık gelir çünkü cushing hastalığının sonuçlarından biride tip 2 diyabet hastası olmaktır.bunun yanında yüz yusyuvarlak bir görünüm kazanır , boyun kısmında aşırı derecede yağlanma meydana gelir buna bufalo boynu denmektedir tıp litaretüründe.bunun yanında tansiyonla ilgili problemler gözlemlenebilir hastada bunun bir sonucu olarak hasta çeşitli kalp rahatsızlıkları yaşayabilir.tedavisi yöümörün alınması veya verilen ilaçların doktor tarafından kademeli olarak düşürülmesidir.buna ek olarak saçlarda dökülmeler gözlemlenebilir ve yüzde çeşitli renk değişimlei olabilir.bu hastalığın bir diğer önemli yan etkisi ise deride çabuk oluşan ve zor iyileşen çeşitli yaraların meydana gelmesidir
  • hipofizden acth salınım artışı ile giden bir adenoma bağlı ise cushing hastalığı, surrenal patolojilere ve diğer nedenlere bağlı kortizol yüksekliği tablosuna ise cushing sendromu denir. çoğu textbooklarda bu şekilde bir ayrım yapılırken, acth'ya bağlı olarak da bir ayrım yapılabilir:

    acth'ya bağlı cushing:
    - hipofiz adenomu
    - ektopik acth salgılayan tümör

    acth'ya bağımsız cushing:
    - sürrenal adenom/karsinom
    - iatrojenik

    bu sınıflandırmada hipofiz adenomuna bağlı olanlar cushing hastalığı şeklinde adlandırılırken, diğerleri cushing sendromu olarak geçer. cushing hastalığı ve sendromu klinik olarak birbirlerinden bazı yönlerle ayrılır:

    - cushing hastalığında proopiomelanokortin fazlalığına bağlı olarak hiperpigmentasyon görülür.
    - sürrenelin her 3 zonu da cushing hastalığında akut olarak çalıştığı için cuhing hastalığında kadınlarda hirşutizm görülür.
    - cushing hastalığında akantozis nigrikans görülür.
  • - etli yastık denilen kalın ve yağlı ense
    - kadınların karın ve bel bölgesinde derin ve içi kahverengi çatlaklar
    - aşırı tüylenme
    - menstrüasyon bozuklukları
    - libido azlığı
    - deri incelmelerine bağlı morarmalar
    - aydede yüz

    şeklinde semptomları görülebilen, ilerleyen evrelerinde endojen depresyon'a neden olabilecek hastalık.
  • eski hastalığım.

    beni 45 gün hastahanede yatırmıştı. hakkını yemiyim, inanılmaz eğlendiğim günler olmuştu. endokrinolojide yatmak biraz daha kolay sanırım.

    ameliyat eldivenlerini şişirip balon yapar, odadaki hasta arkadaşlarımla oynardım. 60 yaşındaki teyzenin bile bu şekilde mutlu olduğunu gördüm. şeker hastası olduğu için yaralı ayağı kesilecek teyze bile eğlenmişti. o zaman fark etmiştim zaten, tek ihtiyacımız biraz oyun oynamak...
    köpük tabaklarla oyuncaklar yapardık bir de, şansıma hastalardan bir tanesi eski bir anasınıfı öğretmeniydi <3
    çok sıkılırdım bazen her şeye rağmen. hemşireler iyiydi, bana tansiyon aletlerini verirlerdi oynamam için. odadaki hastaların ve bazen başka odalardaki hastaların tansiyonunu ölçmeye çalışırdım ama beceremezdim sanırım hehe.

    dekort diye bir hap vardır, kortizol yüklemek için kullanılıyor sanırım. bir günde 16 tane ve 2 günde toplam 32 tane içirmişlerdi bana. göbek deliğim kanamıştı.
    sonra kan almak istediklerinde, benim şişman olmam ve ilacın kan damarlarımı iyice inceltmesi nedeni ile onlarca iğne batmıştı vücuduma. "onlarca..."
    kasıklarımdan bile kan alamamışlardı. sonra 1,5 gün uyumuştum yorgunluktan.
    bu hastalık yüzünden olmuştu bu ızdırap. odadaki teyzeler de üzülmüştü.

    sonra bir tetkit için yurtdışından ilaç getirtmiştik. tetkiğin adını unuttum, oysa o zamanlar ne de iyi biliyordum.
    araştırma hastahanesinde olduğum için bir öğrencinin ödevi bendim ve onu çok iyi çalıştırmıştım. çocuk bana bayılmıştı "ara sıra yanına gelebilir miyim" demişti, gel demiştim ama sonra taburcu oldum. umarım şimdi iyi bir doktor olmuştur.
    tetkiğe gelince, kasıktan bir kesik açıp, kateter sokmuşlardı kalbime giden damarlardan birine. anjiyo tekniği uygulanmıştı. kateterden getirttiğim ilacı verip, nodülün tam yerini saptayacaklardı.

    defalarca bayıltmışlardı beni, anestezi anstezi üstüne binmişti de sonrasında artık anestezi yapmadılar. anesteziden uyandığımda bölgesel olarak uyuştuğum için bir şey hissetmiyordum ve çok konuşuyordum. "napıyorsunuz şimdi siz, ayten ablayı çağırın böhühühü diye çığırtkanlık yapıyordum. ayten abla, bölümün asistanlarından biriydi bu arada, bir yakınım veya akrabam değildi.
    ve ben ağlayarak onu yanımda istediğimde, gelmişti.

    ziyaretçi saatleri vardı bir de. ailem dahil hiç kimsenin gelmediği saatler.

    umrumda bile değildi, odadaki diğer hasta arkadaşlarımın ziyaretçilerini sahipleniyordum hehe. eğlenceli geçiyordu. bence beni seviyorlardı. pozitiftim çünkü. çok iyiydim ve herkesin moraline iyi geliyordum. canım sıkılınca bana kek ve meyve suyu bile ısmarladıkları olmuştu, sırf yüzüm gülsün diye. 5 kişilik odaydı ve kalan 4 kişi beni seviyordu. sevgi değil de şefkatti belki de. ama iyi hissediyordum.

    ameliyat oldum sonra. tabi hastahanede yattığım servis de değişmişti. daha ağır hastaların olduğu bir yerdeydim, nöroşirurji miydi adı neydi, beyinle alakalı bir servisti işte. ameliyattan sonra sanırım 2 gün falan su vermediler. yalnızdım.
    yatağı tekmelemeye ve gerçek bir huysuz olmaya başlamıştım. o sususuzluğu asla unutmayacağım. aslında ameliyattan sonra bir süre su verilmez ama bana fazladan bir süre su vermediler. çünkü ne kadar sıvı kaybedeceğime bakmaları gerekiyormuş sanırım.

    susuzluktan sonra ikinci en büyül ızdırap ameliyat sonrası 15 gün sonda ile yaşamak zorunda kalmıştım bu sıvı çıkışı takibi yüzünden. nasıl bir eziyetti... sonda dedikleri şey, senin idrar çıkışına bağladıkları ve idrarının bir kutunun içine dolmasını sağladıkları bir şey.

    ameliyattan çıkışım da komediydi. odama getirdiler ve ben tutturdum "duş alıcam". o an duş aldığımda her şeyin geçeceğine yemin bile edebilirdim. ve yalnızca 3 dakika önce beyin tabanımdan bir nodül çıkartılmış ve burnumda tamponlar varken ben ayağa kalkıp duş almaya gitmek istemiştim. hemşirenin beni ayakta görünce çığlık atması, asistanın tüm soğukkanlılığı ile odaya girip beni yatırması ve "kanarsın, basit bir şeyden bahsetmiyorum. kanarsın, yataktan kalkma" dediğini hatırlıyorum. "bi yıkansam geçecek ama" diyip durmuştum inatla. tabi izin vermedi ibişler. ama bak hala diyorum, bi duş alsam geçecekti :p

    burada balon şişirip oyunlar oynayamadım, köpük tabaklardan güneş yapamadım, tansiyon ölçemedim, gülemedim.

    sanırım 3-4 gün burun deliklerimde tamponla yaşadım. nefes alamadığım için uyuyamadım. kendi üstün yaratıcılığımla dudaklarımın arasına pipet koyup öyle uyuyordum.

    burnumdan tamponu çıkardıkları an aklıma geliyor. asistan geldi "ozan abi" dediğim tatlış bir herif. kaç metre tamponmuş o öyle, doktor çektikçe geliyordu rulo yapılmış gazlı bez. ve hayatım boyunca o tamponun burnumdan çıktığı saniye uyuduğum uykunun tadını alamadım ve alamayacağım da.

    15 gün sonda dedim, ağır hastalar dedim ve her şeyle tek başıma savaştığımı söyledim ya, öyle ki, serumların uçlarını damar yolumdan kendim çıkartıp takabiliyordum. yürümek istediğimde çıkartıyordum mesela.
    kendi serumumu kendim değiştirebiliyordum. hatta yanımda yatan hastanın ayağına takılı oksijen bir şeysinin açma kapama ve ufak arızalarının giderilmesi işi de bana aitti. kendi totomu toplamam yetmiyormuş gibi, yanımda yatan hastanın da sorumluluğunu almıştım haha ama üstesinden gelmiştim :)

    ama yorulmuştum. sonda canımı çok sıkmıştı ve artık çıkartılmasını istiyordum.
    çıkartmadılar.
    doktorum asistanlara çıkartın dedi.
    asistanlar çıkartmadı.
    ben artık nefes alamıyordum.

    önce yorganı kafama kadar çekip böğüre böğüre ağladım. yine çıkartmadılar.

    sonra koridorda taşkınlıklar yaptım, çıkartmadılar.

    hemşire, ben çıkartırım dedi. çıkartmadı.
    asistan "tamam gelip çıkartıcam" dedi, çıkartmadı.

    en son ozan abi geldi "burada annen ya da kız arkadaşın olsa, bu acıyı onlara çektirmezdin" dedim.
    "ilgisi yok" dedi sadece. sondayı 3 saniye içinde çıkartıp gitti.

    hastahaneden çıktığımda, yolda yürüyemiyordum.
    iyileşmiş gibi değildim, iyi değildim. çok yorgunumdum ve canım çok sıkkındı.

    kısa bir süre sonra, benim gibi cushing hastası olan ve bu hastalığın diğer etkilerine yakalanıp, cam kemik-diyabet ve kalp hastalıklarına tutulmuş bir fatma teyze vardı, onun öldüğünü öğrendim.

    ben ölmedim.

    tekrar başıma gelirse, yapmam gerekenleri biliyorum. önce tetkit.
    sonra nodülün tam yerinin saptanabilmesi için yurtdışından ilaç getirmece ve sonra sanırım adı acth olan tetkiği yaptırma. ameliyat eldivenleri ile balon yapıp oynamaca, hemşire tansiyon aletleri ile şakalı komikli tansiyonlar ölçmece.
    sonra ameliyat tarihi, ameliyat. 2-3 gün susuzluk, sonda...
    çıkartılmayan sonda için hastahaneyi birbirine katma. yalnız bu defa daha da çılgın atma, daha da pişman etme...
    sonra ben yine iyi olurum.

    sen ise patolojiye gittiğinle kalırsın zaaaxd
  • (bkz: vetoryl)
hesabın var mı? giriş yap