• içinde müthiş bir bilgelik taşıyan sinop atasözüdür.

    işsiz mi kaldın, sevgilinden mi ayrıldın, ailenle mi aran açıldı hemen biri usulca sokulur ve o sihirli cümleyi kulağına fısıldar:

    -duzelu be!
  • kesinlikle herşeyin çözümü, dünyadaki bütün psikiyatr ve psikologları işsiz bırakacak mükemmel söz.
    sabah işe geç kalıyorum, gergin ortam, insanlar beklemiş, müdür ters bakıyor ama orada bekleyenlerin birinden yükseliyor bu ulvi söz ve kendi beklemesinin de yorgunluğunu, çilesini böyle attığını fark ederek işitiyorsunuz: düzelu be
  • kastamonu'nun kıyıcığında olan bir ilçenin ahşap, iki katlı bir köy evinde doğmuşum. çocukluğum orada geçti. ekmeği o zamanlar hep yuvarlak yaparlardı. şimdilerde çıktı öyle değişik biçimli ekmekler. o yuvarlak yapılan ekmeğin peşine düştük. yuvarlanarak giden ekmek istanbul diye bir yerde durdu. çocuktum ufacıktım o zamanlar. vakit de gece idi. ilerilere doğru baktığımda yıldızların gökyüzünde değil yer yüzünde olduğunu fark ettim. bizim köy öyle değildi. yıldızlar gökyüzünde olurdu. "burası değişik bir yer" diye geçirdim içimden. yıllar sonra anladım ki onlar yıldız değil, elektrik lamba ışıklarının bana uzaktan görünmesi imiş...

    aradan yıllar geçince biz büyüdük. o zamanlar üç kardeştik. büyürken kardeşlerimin sayısı da çoğaldı. en son yedi kardeş olduk. ben ve iki kardeşim köylü diğerleri istanbullu idi. sonra ablamı çok erken yaşta sonsuzluğa uğurladık. en büyük ben oldum. diğer kardeşler çin ordusu gibi küçücük peşimizden gelir oldular. ama onlar istanbullu idi...

    gel zaman git zaman yaşlandık. doğal olarak o çin ordusu gibi olan "cüceler" de yaşını başını aldılar.

    yıllarca aileden ve herkesten kopuk, tek başıma bir yaşamı tercih ettim şu veya bu sebeple. belki en kestirmeden soruları bitirecek yanıt "çoklu yaşamı beceremediğim için" olabilir... onlar yani kardeşlerim, hep iç içe birlikte yaşadılar.

    yaşam insana gül bahçesi sunmuyordu. bunu anladığımda bir çok konuda geç kalmıştım. sonunda kolum kanadım kırıldı. kanser yakama yapıştı, bir düzüne hastalık da beraberinde... bu ara "dönüşüm" diye bir şey çıkardı hükumet. bir müteahhit bizim binayı yıkıp yeniden yapmak için apartmanımızdan daire aldı. bina hakkında çürük raporu çıkardı. ekonomik kriz girince de " zarar ederim, ben yapamam" dedi. apartman sakinleri sokağa atıldı. bina yıkıldı vs. kanser nedeniyle zaman zaman istanbul'da kalmam gerekiyordu. istanbul'daki evim yıkılmıştı. sürekli kaldığım yer bozcaada idi ama zaman zaman sağlık sorunlarım için istanbul'a gitmem gerekiyordu. istanbul'da kalabileceğim yer kalmamıştı. kardeşlerim. onlar ile birlikte olmamı teklif ettiler. çok zordu benim için ama kabul ettim. benden 20 yaş kadar küçük kardeşimin yanında kalmaya başladım. tabi hepsi aynı apartmanda oturuyorlar. hep beraberiz...

    girizgah kısmı sanki biraz uzun sürdü farkındayım. ama başlıktaki cümlenin sihirli kısmını maksadına erecek biçimde anlatabilmem için bu detayları da vermek gerekir diye düşündüm. zaten okumaktan sıkılanlar gitti. buraya kadar okuyan varsa sonuna kadar da devam edebilecek sabırlı kişidir diye düşünüp kantarın topuzunu onlar için ayarlamaya çalışıyorum.

    şimdi efendim; ameliyat olup iki tümör aldırdım. prostat da alındı. iki ay kadar da kan işiyorum. iyileşme olmuyor. ağrı sızı hak götüre. şiddetli bir grip sonrası artık boronşit mi pnömoni mi ne olmuşum. ateş yüksek, öksürük tıksırık, sesim bile çıkmıyor. zaten koah, tiroid bezi sıkıntısı, yüksek tansiyon vs gibi hastalıklarım da vardı. derken kulağımda mantar çıktı. "şeytan azapta gerek" derlerdi büyüklerim, o da geldi; kulak zarım yırtılmış. buyurunuz cenaze namazına...

    yatak döşek yatıyorum. bizim kardeşler toplanmışlar. hepsi kaygılı, sadece bir tanesi var o istanbul çocuklarından olan. ben ondan 20 yaş büyüğüm. yanıma yaklaştı. bana baktı baktı ve kastamonu şivesiyle şöyle dedi:

    "düzelü beeee"...

    bir anda her şeyi unuttum ve kahkahalar ile gülmeye başladım. ben gülünce kardeşlerimin hepsi gülmeye başladı. sanki ortalık düğün evi gibi oldu...

    ilk kez orada duydum bu sözü. üstelik ben köylüyüm ama sözü söyleyen hiç köy yaşamını bilmeyen biri.

    etkisi test edip onaylanmış çok kıyak bir sözdür; "düzelü be"...

    kardeş gibisi yoktur...
  • kötü günlerden kurtuluşu sağlayan yöremizin güzel sözü :)
hesabın var mı? giriş yap