• geçici, aldatıcı bir durumdur. kimbilir belki de bu ukteyi veren kişi tersine inanmak istemektedir ama gün gelir insanın "daha iyisine ulaşma" isteği bu inancı alt eder. daha iyisini bulamayacağına inanmak, sözkonusu "şey" herneyse (arkadaş/sevgili/şarkı/kitap/şehir vs) o güne kadar karşılaşılanların en iyisi olduğunda ortaya çıkan bir ilk gazdır; heyecan vericidir, baş döndürücüdür. amma velakin bir yerden sonra sıkıcıdır çünkü insan ömrü "en iyi"yi bulmak üzere her şeyi deneyebilecek kadar uzun değildir. haliyle vakit geçer, alışkanlık çöker, her şeyin ve herkesin bir üst(ün) versiyonu olduğu kafaya dank eder. daha iyisi varsa da aramaya inanmak lazımdır...
  • bazen de hakkaten daha iyisini bulamazsiniz.
    oturup aglayin iste o zaman.
  • (bkz: ekşi sözlük) *
  • ilişkileri tıkayan düşünce biçimidir.iki tarafında buna inandığı düşünülürse çok vahim bir hal alır ilişki,çünkü zorla ilerler artık herşey,kendini kandırır iki taraf da,halbuki ayrılmak daha güzel bir çözümdür,evet daha iyisini bulmak zordur,acı dolu bir dönem olacaktır,ayrılmak,kalp kırmak,boşa düşmek,sabah uyanınca şimdi ne yapacağım ben demek (bkz: die leiden des jungen werther)...hepsi zordur;fakat en iyisi aranılıyorsa,kişi acı da çekmek zorundadır.(bkz: dikensiz gül olmaz).ilişkiyi daha iyisini bulamam nasıl olsa deyip,sadece buna inanarak içten içe bir acıya çevirmektense,adam gibi ilişki peşinde koşmalıdır sevgili kişi.daha iyisinin olup olmayacağı meçhüldür tabi,ama başka umut yoktur,tek umut budur.bütün bunlar kişinin aşk kavramına da bağlıdır tabi,eğer aşk gelip geçici bir hevesse bu süreç daha yavaş olur;fakat gerçek aşk peşinde koşan adam için bu düşünce saçmadır o yüzden daha hızlı ayrılır,daha hızlı bir şekilde yoluna devam eder.
  • geçicilikleri ve aldatmacaları görmüş bünyenin vardığı son noktada beyinden ruha tesir eden bir inanış biçimidir. maddesel olan dokunulabilen,görülen,tadına varılan, koklanılabilinen,işitilebilen herşey geçicicidir ve yanılsamadır zaten. beş duyu ile algılanan şeylerin gerçek geçicilikleridir, kurgularını bu kadar canlı kılan.
    bu bağlamda maddesel şeylerin daha iyisi şüphesiz vardır, çünkü geçicidirler ve bir üst model mutlaka üretilecektir, onları arayan ve seçmek için sabırsızlananlara.
    bir tek ruhlarıyla, özlerinde getirdikleri ve farkında olmadan bir başka ruhu mutlu edebilen şeylerin, somut olmayan,yakalanamayan tutulamayan, görülemeyen şeylerin daha iyisinin olmayacağına inanmayı isteyebilir/inanır insan.
    çoğu zamanda "o" şeyin imgesi uzaklaştığında dilsel ara dünyanızdan, görme eylemi içselleştirildiğinde anlaşılır ondan daha iyisinin olmadığı ve asla bir daha bulunamayacağı. algılanabilir gösteren yoktur belki ama geride beynimizin içindeki gösterileni bırakmıştır. daha iyisinin olmadığını belki de hep hatırlatmak istercesine.
  • bu inanç aslında çokça sözü edildiği ve son derece de üzerinde oynanabilen yeri geldiğinde aşağılananabilen bir açıdan bakıldığında ne yazık ki tam anlamıyla imgeseldir. (betim pembeliği varsa imgesel betim pembeliğinde yer alır) havaya saçılan onlarca imge den ve daha önemlisi belli frekanslarla yaratılan ortak metaforlardan yola çıkarak içe sindirilen algıların yine yanılsama olan bir şeyi size gerçek gibi göstermesinden başka bir şey değildir. "inanılan mı gercektir, yoksa inanılmak istenen mi?" çıkmazında dönüp dolaşmak yerine "kabullenmelerle çıkmazları aşan/ya da açan" insanların vardığı bir noktadır sadece. bunun deneyini zaman zaman istiklal caddesinde çoğu insna yapmıştır kuşkusuz. ağzından sular akıtarak her yanından geçene çük ya da kuku maskesiyle bakmadan sadece basit bir gelecek gözden geçirimi yapıldığında aslında ambalaj ın ikamesinin ne kadar kolay olduğunu (ki burada ambalaj aşılması en zor metafordur her nedense) gören algı, asıl zor olanın tüm yönüyle tanımak olduğunu farkettiğinde "tüm yönüyle tanıdığına inandığı"na daha bir sıkı sarılır. niye ve neden sorularının yerini çokça "nasılsa...." söylemine bıraktığı yer burasıdır. "nasılsa....." dan sonra gelen noktacıkları doldurdukça samimiyetsizlik de açığa çıkar zaten.
  • "en iyi"nin kırıntılarıyla parçalarıyla ya da gölgeleriyle karşılaşır durur insan hayatı boyunca (iç ses: ama lütfen tek bir şey de platon'un mağarasıyla bağdaştırılamaz olsun ya) daha iyisi gelmeyecek olan anlar, kokular, tınılar, duygular, düşünce ampülleri, ama hepsinden önemlisi anlar olacaktır, olur. onları en iyi yapan tek olmalarıdır; geri gelmeyecek, tekrarlanamayacak olmalarıdır. ama onlar hep bütünün parçalarıdır, bir kısmıdır. bir süreç içinde andır, şarkı içinde melodidir, kitap içinde cümledir, sevgilinin bir özelliğidir vs.. bütün olarak "en iyi"yi bulmaya bir ömür yetmez.
  • gercekten sevmek.
hesabın var mı? giriş yap