*

  • osmanlı' da iyi işleyen bir devletteki fonksiyonları göstermek için düzenlenmiş daire. doğru sıralaması ile şöyledir;

    1. mülk zabt eylemez illa leşker
    2. leşkeri cem' idemez illa mâl
    3. malı cem' eyleyen raiyyettir
    4. raiyyeti kul ider padişah-ı aleme adl
    5. adldir mucib-i salâh-ı cihan
    6. cihan bir bağdır dîvarı devlet
    7. devletin nâzımı şeriattır
    8. şeriate olamaz hiç hâris illa mülk
    (kınalızade âli, ahlak-ı alâî, bulak, 1833, s.47)

    günümüz türkçesiyle;

    1. asker olmadan saltanat olmaz
    2. refah olmadan asker olmaz
    3. reaya refahı üretir
    4. sultan adaleti tesis ederek reayayı korur
    (sultanın adaleti olmadan reaya olmaz)
    5. dünyada düzen olmadan adalet olmaz
    6. dünya bir bahçe, duvarları devlettir
    7. devletin desteği şeriattır
    8. saltanat olmazsa şeriat dayanak bulamaz.

    sıralama önemlidir, çünkü şöyle demiş norman itzkowitz;

    "bu hükümler çoğu zaman bir dairenin çevresine, sekiz yargının da doğrudan baştaki birinciye nasıl bağlı olduğunu gösterecek şekilde yazılırdı."(1)

    (1) norman itzkowitz, osmanlı imparatorluğu ve islâmî gelenek*, 2. baskı, şule yayınları, istanbul 1997, s.132,133
  • adldir mûcib-i salâh-ı cihân
    cihan bir bağdır dîvârı devlet
    devletin nâzımı şeriatdir
    şeriate olamaz hiç harîs illâ mülk
    mülk zapt eyleyemez illâ leşker
    leşkeri cem' edemez illâ mal
    malı cem' eyleyen ra'iyyetdir
    ra'iyyeti kul eder pâdişah-ı âleme 'adil
  • her ne kadar ibni haldun'a atfedilse de kökeni aristoteles'e dayanır. kınalızade ali efendi, adalet dairesini şu şekilde ifade eder:
    "1. adldir mucib-i salâh-ı cihan
    2. cihan bir bağdır dîvarı devlet
    3. devletin nâzımı şeriattır
    4. şeriate olamaz hiç hâris illa mülk
    5. mülk zabt eylemez illa leşker
    6. leşkeri cem’ idemez illa mal
    7. malı cem’ eyleyen raiyyettir
    8. raiyyeti kul ider padişah-ı aleme adl"
  • veya adalet olmazsa reaya, reaya olmazsa mal, mal olmazsa asker, asker olmazsa devlet, devlet olmazsa adalet olmaz şeklinde özetlenebilecek, dairede başladığın noktaya geri döndüren osmanlı yönetim teorisidir...
  • klasik dönem osmanlı imparatorluğu'nun kendi varlığını dayandırdığı iktidar anlayışıdır. kökenlerini ibn-i haldun'dan kutadgu bilig'e, kaşgarlı mahmut'tan türlü siyasetnamelere kadar büyük bir siyasetname-menakıbname geleneğine götürmek mümkündür. türk-moğol hakanlık geleneği, iran devlet geleneği ve roma imparatorluk-kayzerlik mefhumu gibi geniş bir siyasi yelpazede bu anlayışın kökenleri bulunabilir.

    basit bir şekilde ifade etmek gerekirse; reayanın adalet ve refah içerisinde yaşaması gerekmektedir. bunun için devletin ve hükümdarın reayaya adalet dağıtması lazımdır. devlet ve hükümdar kendisini bir güce dayandırmak durumundadır ki bu güç ordudur. büyük bir ordunun vücuda getirilmesi için insana ve bu insanların beslenmesine ihtiyaç vardır ki bunu da reayanın üretimi ve dolayısıyla vergisi sağlar. ürettiği vergilendirilen raiyyetin adil ve müreffeh yaşaması için de devlete ihtiyacı vardır.

    daire-yi adliye, bu basit şematik düzenin dışında, osmanlı klasik yapısının tüm hatlarıyla arz ettiği genel görüntüsünü de tanımlar. bu açıdan kanun-i kadim ifadesiyle benzerlik gösterir.
  • dücane cündioğlu tarafından etraflıca incelenmiş ve bersay enstitüsünde bir ders olarak verilmiş bir deyiş.
    https://www.youtube.com/watch?v=hdttlw87mci adresinden de izlenebilir.
  • osmanlı devleti’nde yönetimin adalete dayanmasını amaçlayan politika. çember içerisinde devlet, hükümdar, kanun, hazine, ordu ve halk bulunur.

    bu görüşe göre devlet halka hizmet amacıyla vardır ve halk hükümdara allah’ın emanetidir.

    ülkede yönetim adalete dayanırsa halk huzurlu ve mutlu olur. üretim ve bolluk artar.
  • osmanlı yönetim sisteminin askerden ziyade düzene dayanması münasebetiyle şahsen ve sencer divitçioğlu'nun kitabındaki[(bkz: asya uretim tarzi ve osmanli toplumu)]* bilgiye de dayanarak, aşağıdaki sıralamanın geçerli olduğunu düşünmekteyim:
    1) adldir mücib-i salah-ı cihan
    2) cihan bir bağdır dıvarı devlet
    3) devletin yatımı şeraiattır
    4) şeriata olamaz hiç haris illa melik
    5) melik zapteylemez illa leşker
    6) leşkeri cem'edemez illa mal
    7) malı cem'eden raiyettir
    8) raiyeti kul eder pahişah-ı aleme adl
  • osmanlı yönetim sisteminin amaç ve idealini açıklayan, sonuncusu birincisine bağlanan aşağıdaki sekiz ilkede en iyi ifadesini bulan adalet çemberi olarak tanımlanır.

    1. askeri güç olmaksızın saltanat tesis edilemez.
    2. servet olmaksızın askeri güç tesis edilemez.
    3.serveti üretecek olan reayadır.
    4. reayayı adaletli yönetimle koruyacak olan sultandır.
    5. adalet, dünyada ahengi gerektirir.
    6. dünya bir bahçedir ve bu bahçenin duvarları da devlettir.
    7. devletin payandaşeriattır.
    8. sultana sadakat olmazsa şeriat desteksiz kalır.

    osmanlı yönetim ve siyaset felsefesinin omurgasını teşkil eden bu sekiz ilke, devletin yüzyıllarca geniş bir coğrafi alanda hükümran olmasını sağlamıştır. ideal bir yönetim düzeni sağlayan bu esaslar, herşeyi yutan ve tüketen zaman olgusu karşısında ihtiyaçlara cevap veremeyecek düzeye gerilereyek iflas etmiştir.

    temelini aydınlanma, reform ve sermayeden alan yönetim sistemlerinin getirdiği yeni fikirler, sistemin iflasında başat rolü oynamıştır. adı her ne olursa olsun, siyaset sanatını tüm derinlik ve incelikleriyle uygulayacak düşünsel temelden ve ekonomik güçten yoksun kalan siyasi sistemlerin sürdürülebilir olması mümkün değildir. sermaye, askeri güç ve adalet yönetim sistemlerinin ayakta tutabilen tılsımlı kavramlardır.

    siyasi sistemlerin ve devletin esas ödevi, herkese yaşam hakkı sunabilmektir. bu da ancak ve ancak adaletin hassas terazisi çalıştığı sürece mümkündür. hz. ali'ye atfedilen devletin dini adalettir deyişi, aslında durumu büyük ölçüde özetlemektedir.
  • içimden geldi adalet dairesi'ni günümüz türkçesine bir de ben çevireyim;

    adalet gerek ki iyi olsun dünya
    dünya bir bahçedir duvarıysa devlet
    devlet düzenini sağlar yasa
    yasa korunamaz yoksa güç
    güç zapt edilemez yoksa ordu
    ordu toplanamaz yoksa mal
    mal kaynağı olandır halk
    halk boyun eğer varsa padişahta adalet

    adalet dairesi'nin en büyük kusuru, tam da adaletin kendisidir. zira ilgili metinde adaletin ne olduğuna dair bir ipucu verilmemektir. diğer kavramlar ise o veya bu şekilde tanımlanmıştır:

    - devlet bahçenin* duvarlarıdır
    - yasa** duvarların düzenleyicisidir
    - güç*** yasanın bekçisidir
    - ordu gücün sahibidir
    - mal ordunun harcıdır
    - halk malın kaynağıdır

    adalete dair tanımlayıcı bir ifade yok! "adalet dünyanın iyiliğidir" diyebilirsiniz ancak bu doğru olmayacak zira adalet; iyi, barış içinde, faydalı bir dünya için gereklidir, elzemdir; iyi dünyayı icap ettirendir ancak bu dünyanın varlığının koşutu değildir.

    adalet nedir? padişah adalete nasıl sahip olabilir?

    bu kadim yönetişim mantığındaki adalet gediği, kanımca osmanlı'nın başarısızlığında rol almıştır. modern batı dünyası, adalet sorununu görmüş ve bununla başa çıkmak için insanlara; özgürlük, eşitlik ve kardeşlik vaat etmiştir ve bunu da tesis etmek için insanlara temel haklar vermiştir, evet hak! **
    yöneticiyi adaletli kılacak şey, kişilere özgürlük, eşitlik ve kardeşlik ilkeleri gözetilerek haklar verilmesidir zira kişiler hak sahibi olursa yönetici canının istediğini yapamaz, keyfiliği önlenir. tüm insanlara özgürlük tanıyan eşit haklar verilirse, herkes hakkını bilir ve birinin diğerinin hakkına müdahale etmesinin önüne geçilebilir.

    öyleyse mantramızı yenileyelim:

    adalet gerek ki iyi olsun dünya
    dünya bir bahçedir duvarı devlet
    devlet düzenini sağlar yasa
    yasa korunamaz yoksa eğer güç
    güç zapt edilemez yoksa ordu
    ordu toplanamaz yoksa eğer mal
    mal kaynağı olandır halk
    halk boyun eğer varsa hak
    hak verir padişaha adalet

    ________

    notlar:
    * bağ/bahçe bu haliyle modern insana bir şey ifade etmiyor; burada bilinmesi gereken, bir arazinin zaten bağ/bahçe olabilmesi için onu birilerinin ekmesi biçmesi, dolasıyla da sınırlarını belirlemesi gerekir. yani "cihan bir bahçedir" dendiğinde, dünyada ne olursa olsun sınırların dolasıyla da devletlerin olacağı varsayılmıştır. devletsiz bir dünya tahayyülü yoktur metinde. haliyle cihan=devlet denkliği uygun düşecektir.

    ** orijinal metinde "şeriat" ifadesi, hiç şüphesiz dini bir kavramdan ziyade devletin işlerliğini sürdürmesini sağlayacak kaideler dolasıyla yasaları yani hukuku ifade ediyor. osmanlı'da bile şeri ve örfi olarak (her ne kadar ikincisi ilkine her daim uydurulsa da) ikili bir sistem vardı. dolasıyla doğrudan güncel anlamıyla "şeriat" ifadesi kanımca yanlış anlaşılacaktır. yasa; şeri ya da beşeri fark etmeksizin, devletin gerçek düzenleyicisidir ve metinde kastedilen de budur. islamcılar gaza gelmesin.

    *** orijinalinde "mülk" ifade olunuyor, bunun üzerine epey kafa yordum; burada kasıt ülke; vatan toprağı yani güncel manasına yakın bir şekilde "mülk" de olabilir yahut egemenlik, iktidar yani güç, anlamlarındaki orijinal manasına yakın bir "mülk" de olabilir. ben "güç" diye çevirmeyi uygun buldum ama mesela güncel türkçe anlamıyla "mülk" dense de fazla itiraz etmezdim.
hesabın var mı? giriş yap