• moda'da bir sokak. kadife sokak in devamı...
  • karton workz'un oldugu yer.. dup tis dup tis sesli mekan..
  • gunde en az 2-3 trafik kazasinin vuku buldugu, cop arabasinin her gece istisnasiz 00:30 da gelip korkunc sesiyle kulaklari siktigi sokak
  • gurultu sokagi, kadife sokak i bilenler icin tarifi kolay sokak, delisi bile var, sokaktaki yikik binada yasayip park eden, gecen arabalara rehberlik (?) yapio, baska ilginc bir olayi da cok sik kavgalara sahne olmasi, bu sokakta yasayanlarin kavga etmesi bi yana, arti bi de kadie sokak da birbirini doverken hirsini alamamis, ya da o sokagin gurultusunden uzak olmak isteyen sevgililerin kavga ettikleri sokagi. bi gun tam pencerenin onunde kavga eden iki sevgiliye, bos isler bunlar, sevisin ya da bu sokak sinirlari disinda kavga edin dedigimde, en uygun sokak bu, kimse karismiyo dediler ben de oha dedim
  • bu sokakta köşedeki metruh binada yaşayan delinin öldüğü söyleniyor. yerine bizi sarhoşken o metruh eve çağıran bir adam yerleşti ama o da camı pencereyi kırarak evi yıkılmaya bıraktı. ilginç tarafı adam kendisini futbolcu hakan ünsal'ın gerçek babası olarak tanıtıyordu. dalga sokakta gençler diğer uçta bulunan yıkık bir apartmanın merdiveninde otururlar. bu gençlerden bazıları ise gürültü yaparak sokak sakinlerini hayatlarından bezdirirler. geçenlerde 4-5 kişi o merdivenlerde gürültülü bir şekilde otururken sokağa bir kaç tane boş bira şişesi atıp kırdılar. atletle cama çıkıp onlara "heyy gençler ne yapıyorsunuz?" diye bağırdım. mahalleli beni kahraman bellemiştir artık herhalde.
  • 4 yol ağzında her hafta en az bir kaza yaşanan sokak.
  • caddeye bakan köşesinde çok güzel eski bir bina vardı, ama artık yıkılmak üzere. muhtemelen yıkacaklar.
  • şimdilerde koreli bir kız dadanmış mahalleye. oyle sabahtan akşama kadar oturuyor metruh bir apartmanın merdivenlerinde. kim olduğunu nereden gelip nereye gittiğini bileniniz varsa yazsın.
  • bu sokagı kesen ve mevzubahis olunan metruk binanın çaprazına denk gelen hala varlıgını koruyan iki katlı bir müstakil evcik vardır. bu evde ise yaşlı bir teyzecik bir başına yaşar ki annemin dediğine göre annemin gençliğinde bile yaşlı biridir o. bu teyzeciğin sokağa bakan penceresinde pembe çiçekli bir saksı çiçeği vardır. bu zarif teyzecik güneşli günlerde tek tük mobilyalarından biri olan beyaz plastik sandalyesini kapının önüne çıkarıp oturur. ben de ona her rastladığımda hal hatır ve bi isteği olup olmadığını sorarım. ama asla bişi istemez. güleç yüzüyle her sabah moda tansaş a gittiğini söyler, bunun gerekli bir yürüyüş oldığundan dem vurarak.

    onu ne zaman görsem kendince zarif bir şıklık içindedir ve yaşlı insanların yemek yiyebilmek dışında iyi görünmek arzusunun bir parçası olan takma dişleri yerli yerindedir.

    bir kez adını sorduğumda bana söylediği muhtemelen rum ya da ermeni adını anımsayamamanın üzüntüsü ile onun benim adımı belleğine kazımış olma ihtimalinin utancını duyarım ara sıra.

    işte bu teyzeciği görebilmek için yolumu uzatıp dalga sokaktan geçerim bazı günlerde. genellikle ona rastlayamam, kızında ya da oğlunun evinde torunları ile oynaştığını düşlerim. ve her geçişimde korkarak penceresindeki saksıya takılır gözlerim. pembe çiçekler hala yerli yerinde, toprak hala nemli bugün de şükür diyebilmek için...
hesabın var mı? giriş yap