dalston

• bu semtte deniz pastanesi, ozantepliler baklavacisi, mangal ocakbasi, bir suru gida pazari ve hatta tercume ofisi bulunur. tabelalar turkce olup noktalari bile tastamamdir, hatta kuaforlerin camlarinda "gelin basi yapilir" yazar. rio sinemasi vardir bir de, gora turkiyeden bir hafta sonra gosterime girmistir.
• bir de bunun junctioni vardir, sizi angel a goturen..
• muhtesem kebapçılariyla oldugu kadar caz kafesiyle de ünlü semt. hem vortex vardır hem de daha ucuz dalston jazz cafe. envai cesit insanla tanismak icin guzel bir yerdir. evi buralardan cok uzak olmayanlara tavsiye edilir.
• (bkz: don't go back to dalston)
• turkiye standartlarindan yuksek guzellikte manti bulunabilecek londra mahallesi. (bkz: manti yemeye dalston a gitmek)
• kuzey londra'da hackney'e bağlı bir semt. ağırlıklı olarak türkler ve afrikalılar yaşar. hiç yabancılık çekmezsiniz. tabi afrikalılara alıştıktan sonra.
• çoğunlukla, darbe dönemlerinde türkiye'den kaçan maraş alevilerinin yaşadığı londra mahallesidir. sürgündeki türkiye'nin londra'daki adıdır.
• gece yarisi londra'da sokakta kalirsaniz ve dunyanin en tatli insanlari olan ingilizlerin acik hicbir yer tutmadigi yolculuk merkezi victoria'da londra'da 24 saat acik yer ararken "istanbul iskembecisi"ni ararsiniz. telefonu "iyi aksamlar, istanbul iskembecisi" diyerek acarlar. derdinizi anlatinca "biz kapatiyoruz ama gelin acik yerler var" derler. gerekli otobusu, tarifi yaparlar.
  
  telefonda "diyarbakir, adana, luleburgaz, samsun, trabzon, ordu, nigde" seklinde kodlarlar ve otobuse biner yolculuga baslarsiniz. velhasil turk mahallesi'ymis.
• -brad pitt'in de bir çekim sırasında ziyaret edip yemeklerinden tattığı- londra'nın en eski kebapçısının bulunduğu semt. bir türk yönetmen tarafından yeni açılan tiyatrosunda türkçe oyunlar da sergilenmekte.
• "efendi gibi şekil yapmış" dediğimiz (sarıkaya, 2009: 3; edilen, 2010: 113-5), sonradan hipster olduğunu öğrendiğimiz gençliğin londra'da yaşayanı dalston'ı mekan tutmuştur. kilim dekorasyonlu barlarda nargile yanında şarap içen, ince belli bardakta çaya ve dürüme ayrıca bayılan, hatta yine dalston'daki altın makas berber'in dediğine göre bıyığı bile bizden öğrenen bu ibnelerin türkiye şubesi istanbul multikültürelliğinde ancak saat satan zenci bulabildiği için üzülüyor mudur acaba?