• eskiden çok eskiden yeryüzünde
    güzelliği dillere destan
    bir su perisi vardı adı defne
    upuzun saçları altın sarısıydı
    dolaşırdı kuytu ormanlarda bütün gün
    defne ırmak tanrısının kızıydı
    babası pene derdi ki, kızım
    sen bana bir damat borçlusun
    sen bana bir torun borçlusun
    defne dedi ki babacığım
    beni zorlama ne olursun
    bırak beni kız kalayım ne olursun
    sıram sıram boynu bükük yavuklu
    bekleyedursun bir yanda
    defne başıboş gönlü özgür
    inatçı, hırçın ve gururlu
    koşup durdu ormanda
    "benim geyiğim sen, kuzum sen
    benim biricik güvercinim sen
    kuzu kurttan korkar, geyik aslandan
    güvercin kartaldan kaçar
    ben sana acı vermek istemem
    ayaklarını kanatmasın çalılar
    yavaşla biraz düşeceksin
    geçtiğin keçi yolları dar
    dur hele kaçma benden
    sevgimdir seni kovalayan..."
    daha sözünü bitirmeden avcı
    korkak adımlarla uzaklaştı defne
    kaçarken daha bir güzelleşti de
    ardında tir tir titreyen avcı
    tavşan kovalayan hırslı bir tazı
    gibi düştü defne'nin peşine.
    "ben de yılmadan kovalayacağım
    büyülediğin kimmiş öğren
    ben ne bir dağlı ne bir çobanım
    oklarından sakınılmaz bir tanrıyım
    koca zeus'tur babam
    geçmişi, bugünü, geleceği
    benimle bildi herkes, benimle bilir
    saz tellerine ben verdim seslerini
    ilaçlar yaptım yabanıl otlardan
    ama bana çare değil şimdi hiçbiri
    kimden kaçıyorsun öyle sen
    asıl sensin benim avcım
    beni sen vurdun can evimden".
    tavşan koşuyor, durmadan koşuyordu
    ardında av köpeği ter içinde
    boynunu uzatmış, yetişmek üzere
    birinde umut vardı, birinde korku
    tavşan ensesinde nefesler duyuyordu
    çünkü ışık gibi saran tanrıyı
    sevinin kanatlarıydı.
    gücü kalmamıştı artık defne'nin
    koşamıyordu kaçamıyordu
    sapsarı, yalvardı babasına
    pene'nin suları üstünde gezdirip gözlerini
    "cezasını çekiyorum güzelliğimin
    irmakların gücü de sen gibi tanrısalsa
    ne yap yap değiştir beni
    başka bir biçime koy baba".
    yalvarması daha bitmemişti ki
    bir gevşeklik sardı her yerini
    örtüldü göğüs yapraklarla
    kolları, saçları dal oluverdi.
    avcı kollarına aldığı zaman
    kalbi çarpıyordu defne'nin
    taze yaprakların altından.
    yazık dedi tanrı çok yazık
    saramadan yitirdim seni
    bari benim ağacım ol da
    yaprakların çelek olsun kahramanlara
    ezgilerde, türkülerde anılsın bundan sonra
    yan yana adlarımız
    yazık dedi tanrı çok yazık...

    melih cevdet anday
hesabın var mı? giriş yap