• en güzel kokuya sahip iki tütsüden biri. diğeri için (bkz: musk)
  • istanbul'da uzun süredir ortaköy dışında hiçbir yerde bulunamayan tütsü..
  • ateşi ve ışığı yaratan tanrı, görmeyi de olası kılar. kulu kutsayan, dini kabul ediş ya da manevi bir değişiklik değil, yalnızca görme fiili, yani hindu dilinde darsan'dır. hindu, tapınağa "tapınmak" için değil, darsan için; tanrının suretini görmek için gider. binlerce tanrıya adanmış kentlerin her biri kendine özgü darsan'ını sunmaktadır: efendi visvanath'ın darsanı için benares, vishnu'nun darsan'ı için yukarı himalayalar, ya da yerel bir tanrının darsan'ı için yakınlardaki bir tepe. kutsal benares kentinin yaşamında, görme arayışı, hindularının dinini diğerlerinden ayıran büyük bir özelliği temsil eder. hindu, kutsal olanın; yalnızca kutsal insanların değil, tanrıların yaşadıkları himalaya zirvelerinin, göklerden yeryüzüne akan ganj, ya da tanrıların, tanrıçaların ve sayısız isimsiz kahramanın kendi ilahi güçlerini sergiledikleri pek çok bilinmeyen yerin görünümünden etkilenir. hindu hacıları yalnızca bir başka darsan'ın peşinde yüzlerce kilometre yol giderler.
    hindistan halkı da aziz bir kişinin ya da büyük bir liderin görüntüsüne, yani darsan'ına özel bir değer verir. mamatha gandhi trenle hindistan'ı geçtiğinde mamatha'yı trenin penceresinde bir an bile olsa görebilmek için binlerce insan demiryolunun kenarlarında birikmiş ve trenin durduğu yerlerde toplanmıştı. bu insanlar onun darsan'ını alıyorlardı. hindulara göre bir tanrı, kutsal ruh, bir yer ya da görüntü "darsan verir" ve insanlar "darsan alır". batı dinlerinde bunu karşılayan bir kavram bulunmamaktadır. darsan karşılıklı bir görüntü akışıdır. adanmış kişi tanrıyı görürken tanrı da adanmışı görür ve ikisi arasında gözler aracılığıyla bağlantı kurulur. yeni bir tapınak yapılırken daha tanrıların putları yapılmadan, kendilerine onları görmeye gelecek herkese iyi bakmaları için yakarılır. tanrı putları yapıldığında ise en son tamamlanan kısım gözler olur. put kutsanınca göler de en sonunda altın bir iğne ile, ya da bir boya fırçasının darbesi ile açılır. bazen göz yuvalarına büyük, mineli göz bebekleri konur. hint tanrı resimlerinin bize çok garip gelmesine neden olan patlak, ya da geniş gözler hindularla tanrıların ilişkisinde görme duyusunun taşıdığı önemi belirtir. siva ve ganesa gibi pek çok tanrının alnının ortasında üçüncü bir gözleri vardır. bin-gözlü, yani brahma, normalde aynı anda her yöne bakmasını sağlayan dört tane başa sahiptir ve bazen de tıpkı bir leoparın deseni gibi, bedeninin her tarafında gözler bulunmaktadır.
    hindu için görmek bir çeşit dokunmaktır. veda'larla bağlantılı, rahiplerin kutsal metinleri brahmanalara göre; "göz gerçektir. eğer iki kişi birbirleriyle anlaşmazlığa düşerlerse, 'olanları duydum,' diyene değil, 'olanları gördüm,' diyene inanmamız gerekir." görsel temasın bu yakınlığı hinduların neden toplum içinde yalnızca sevgililer arasında değil, karı koca arasında da bazı bakışmaları yasakladıklarını açıklar.
hesabın var mı? giriş yap