• müşterilerin demografik özelliklerine göre satın alma davranışlarının takip edilip bir veritabanı oluşturulduğu ve bu veritabanı sayesinde kişiye özel promosyonel mesajlar gönderildiği pazarlama biçimidir.
  • veri tabanlı pazarlama sayesinde ; müşteri ile uzun dönemli ilişki kurulması söz konusu olur.
    zayıf müşterilerin alışverişini sıklaştırma çabalarının yanı sıra sürekli müşterilerin bağlılıkları da geliştirilebilir.geri bildirimler daha sağlıklı alınarak müşteri memnuniyeti artırılabilir.
    kurulan birebir ilişkiler sayesinde veri güvenliği sağlanır, rakiplerin stratejimizi öğrenmeleri zorlaşır çapraz satış stratejileri geliştirilebilir. özel promosyonlar müşterilere doğrudan iletilebilir. bunların yanı sıra hetorojen olan genel pazarı homojen gruplara ayırabiliriz. bu da müşteri odaklı pazarlama için bulunmaz hint kumaşı kıvamıdır. philip kotler amcamız bilişim teknolojilerinin daha emeklediği yıllarda bu öngörüde de bulunmuş zaten. ülkemizde en yaygın kullanım örneği paro karttır. yani adamlar boşuna o kadar para puan indirim dağıtmıyorlar vesselam
  • müşteri ilişkileri yönetimine analitik yaklaşımdır.

    (bkz: analitik crm)
  • belki de demografik pazarlama da denilebilir.
  • gün geçmiyor ki kapitalizmin yeni çıkardığı bir sik de bedenimizdeki ve ruhumuzdaki delikleri yoklamasın. döngü basit, eğitim sistemini ayarla, özgüvensiz bireyler çıkartsın, ver bunlara gazı, kolayca manipüle et. ooh kısık ateşte istediğin gibi çevir. karıncanın belini incitmeme teknikleri bunlar. bir daha işin düşer, acıtmadan yapacaksın.

    neyse ki bizimki gibi üçüncü dünya ülkelerinde çok iyi kullanamazlar. bütün anketleri yanıltmak için kabul edilebilir sınırlar içinde yanlış cevap veriyorum. hem de her şeye yanlış cevap veriyorum. özel bilgi isterlerse de kesinlikle vermiyorum. tabi aralarında alış veriş yapıyorlar. bir kere yanlışlıkla numaranı vermeye gör bir yere. bunun ticarette karşılığı, bir kapıdan içeriyi bir kere girdin mi ne satabilirsen satacaksın mantığı.

    digitürk elmanı ısrarla hd paket satmaya çalışıyor, dedim ki bir de hd televizyon hediye ederseniz alırım. öyle bi kampanyamız yok diyor, arkadaşım diyorum hd televizyonum yok, nereme sokacam hd alıcıyı? kendimi mi kandırayım valla daha iyi gösteriyor bu diye? bana hala kampanyayı anlatıyor adam, ilk üç aydan falan söz ediyor. onun suçu da değil kızamıyorum. sistem bu, çıktısı bu, alıcısı da satıcısı da böyle, sonuçta satıp evine para götürmek zorunda ama kraldan çok kralcı da olmayın arkadaş. firmanızın suçunu savunmayın en azından. bankacılar, call center çalışanları en ezilen kesim olmalarına rağmen yokuşun kralını yaparlar. oranın sahibi bu kadar katı değil. ezilenin ezilene yaptığı zulüm budur.

    dediğim gibi neyse ki bizde pek sağlıklı çalış(a)mıyor. beni doğa kolejinden arıyorlar mesela, illa sizin çocuğu buraya alalım diye. adımı soyadımı falan da onaylayarak girdi muhabbete. tamam lan dedim, olunca size verem söz, sizin yetiştirdiğiniz çocuk aç kalmaz bu piyasada.
hesabın var mı? giriş yap