• aynı zamanda bir oz bölümü.
  • olağanüstü film. insan, kendi cezasının mizansenini aşabilir mi?

    maktul katil, kendi katiline şöyle söyler bir zaman: "beni öldürmüş olduğun için suçlu sayılmazsın. ama ben de onları öldürdüğüm için suçlu sayılmam."

    hümanist doktrini konuşmak istediğim zamanlar bana öncelikle yöneltilen soru "annene ya da sevgiline tecavüz edip öldürseler ne hissedersin?". duruşmalarda ise; "avukat beyin söylediklerini de kabul etmek mümkün değil. aynı şeyi ona yaptıklarını düşünsün bir de!"

    filmde emeği geçen herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. hukuk sistemlerinde cezaları iki katına arttırmak, yahut çifte müebbetler veya "idam edilsinler" düşünceleri veya ceza politikalarındaki katılıklar suç işleme eğilimlerini değiştirmeyecektir.

    ne zaman ki, her sosyal düzeyden aileler inceleme altına alınarak bebeklikten itibaren çocukların yetiştiği koşullar, yetişme şekli, ailelerdeki aksaklıklar incelenir, huzur ve refah sağlanırsa o zaman yetişkin bireylerin suç işleme oranları düşüş gösterecektir. adımdan daha fazla eminim bundan. kimsenin yanımda olmayışı da zerre kadar ilgilendirmiyor beni.

    --- spoiler ---

    düşün...
    yanan bir binanın çatısında sıkışıp kaldığını.
    önünde bir boşluk. arkanda ise alevler.
    ne yapardınız?
    ya kalır ve yanarsın. ya da atlar ve yaralanırsın.
    onlar atlamamı teklif ettiler. çünkü, düşüşümle ilgilendiğinizi söylediler.
    düşmemle ilgilendiğinize eminim.
    atlayan adamla aramızdaki fark, onunki 3 saniye benimkisi ise 30 gün. öyleyse ne yapmalıyım?
    atlamalı mı? yoksa kalıp yanmalı mıyım?
    ismim william pascal lamers. yanarak ölmektense çatıdan atlayan adamım.
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    30 gün önce, armstrong'un ayda görüntülerinden, daha çok izleneceğimi söylediler. gerçek şu ki, kimin izlediği umrumda değil. tek istediğim ay'da yürümek.
    --- spoiler ---
  • çok sağlam başlayan ve aksamayan komedi yönü ağır basan bu modern hamlet uyarlaması tadındaki film, hitler'e benzeyen vali, isa'ya benzeyen mahküm, mahkümu "ben tanımadan sevdim, sen ise tanıdıktan sonra. bu daha iyi" diyen rahip, hele de sahibini koruyan doberman hikayesi gibi filmin inanılmaz güzel detayları ile güçlü ve etkili sona gidiyor diye düşündüm ama olmadı.

    bir anda amerikan politik karmaşası ve sonlara doğru da melodrama dönüşünce bu güzelim ivmeli film uzadıkça tadını kaybetti. fazlasıyla izlenmeye değer olduğunu düşünmekle birlikte sadece ilk bir saatini izleyin kalanında kamera karşısına siz geçin ve istediğiniz gibi çekin derim. işte size bir şans.

    yarın bakıcam ödevlerinize ona göre.
hesabın var mı? giriş yap