decadent
-
(bkz: nietzsche). geriye goturucu, gerilemis, ilerlemeye ters.
-
(bkz: playdead)
-
şimdiyi ve şimdiki yaşamı düşünmeksizin bulunduğunu toplayıp, eskiyle ilgili herşeye şimdiyle ilgisi kurulmadan tapan ve saygı nesnesi yapan kişi
-
(bkz: dekadance)
-
kendisi ile keşke hic tanışmasaydım,diye diye kendimi paralamaktansa bir an önce hayatından çıkmamın ikimiz içinde en iyisi olacagını düşündügüm ,ve bir gün beni anlayacagını umdugum
hayatımda tanıdıgım insanlar içindeki en saf,temiz,guzel ve dürüst olanı. -
ing. yoz
-
kanada menseili president's choice markasiyla uretilen ve icinde koskocaman ve bir dolu cikolata parcaciklari bulunduran, ustune ustluk bir de taze taze pisirilmis hissi yaratan bir kurabiye markasi*. geceleri yatmadan once sutle birlikte, aksam yemeklerinden veya sabah kahvaltilarindan once de cay/kahveyle birlikte sunuldu mu, tadina doyum olmaz.
-
latince curumek, lesi cikmislik gibi manalara gebelikten "insani simartan luks ve sasaya sahip" manasinda tatli menulerinde gordugumuz bir kelime bu decadent. decadent cikolatali pasta oluyor, yiyince serefsizlesiyorsun, ahlakin bozuluyor, korkut ozal'in deyimiyle ananla 40 kez zina etmiscesine gunah yaziliyor.
-
(bkz: dekadans)
-
udo'nun yeni albümü.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap