*

  • üretilen, var olan ve var edilen her şey değerlidir: herkes değerlidir... değersiz olan, gösterilmemiş, sunulmamış, desteklenmemiş, iyi sergilenmemiş, pazarlanmamış olandır... şimdi değerli birileri veya bazı maddeler warsa, birileri veya kendileri onların değerli olması için uğraşmışlardır sadece; bence önemli olan bu uğraş sürecini sindirebilmektir. bana uğraşılmaz gelir.
  • değersizlik içinde değersizlikler yapmaya zorlanarak bezdiriliniyor*.
  • değersiz olma durumu, değer düşümü. tdk
  • mutlaka ölecek olan bir mahluk en fazla ne kadar değerli olabilir? insan karlı bir yatırım değildir; üstelik üzerimizden tesadüfün hükmünü kaldıran hiçbir şey yokken ve doğumumuz bile milyonlarca rastlantının bir sonucuyken nasıl sandığımız kadar değerli olabiliriz? ölecek olmak bizi nasıl delirtmiyor anlayamıyorum. doğumumuz ve ölümümüz arasında bikaç bin gün var diye nasıl ve hangi hastalıklı küstahlıkla nefes alıp vermenin bizi değerli hissettirmesi gerektiğine inanıyoruz?

    heykelimizi diksek yıkacaklar. köklerimiz sökülecek. mezarlarımız yağmalanacak. gezegene adımız verilse şanımız bir meteora bakar kardeşlerim. biz buraya hapsedilmiş suçlularız sanki.
  • ne senin beni kalbinde küçültmeye çalıştığın kadar değersizim...
    ne de benim seni kalbimde büyüttüğüm kadar değerlisin...
  • bunu size biri hissettiriyorsa ,asla orda kalmayın olur mu? çünkü bir müddet sonra siz de kendi değerinizi azaltmaya başlarsınız.

    kendi değerinizi kendiniz biçin .. insanların size kıymet verdiğini göreceksiniz.
  • (bkz: tüketir)
  • bunu hisseden birinin önce bunu kendine neden hissettirdiğini sorgulaması gerekir . değersizlik başkası tarafından değer görmemekten değil kendine değer vermemekten ileri gelen bir duygudur benim kanaatimce
  • spiritüel guru osho der ki; 3 istek sizi başkalarının kölesi yapar; sevilme isteği, beğenilme isteği, takdir edilme isteği..
    her insanın bu 3 şeye ihtiyacı vardır ama sanırım işin sırrı, köleliğin nerede başladığı..

    değersizlik, insanı sürekli ilgi ve onaya ihtiyaç duyar hale getiren bir duygu. (bkz: onaylanma ihtiyacı) etrafımızda çok popüler olan ya da şaşırtıcı derecede fedakâr olan insanların değersizlik duygusu yaşıyor olmaları kuvvetle muhtemel.* iş, kariyer ve kazançla ilgili yüksek hedefler belirlemek de kendini önce başkasının gözünde değerli hale getirme, sonra bu vesileyle değerli hissetme araçları arasında.
    bilinçaltındaki bu sorun çoğu kez, başkalarına karşı ya gereğinden çok mütevazi ya da kibirli-iki aşırı uçta-davranmak şeklinde kendini belli eder. bazen hayran olunan ama içten içe nefret edilen ve ilk fırsatta alaşağı edilecek bir rol modele de sahip olurlar. bu insanlar kendilerini kimseyle eşit hissedemezler.
    (bkz: aşağılık kompleksi)
    (bkz: üstünlük kompleksi)
    (bkz: alfred adler)

    emrah yolaç, "başarım=bireysel değerim" olarak ifade etmiş. kendi değerini, çevresinin takdiri ile özdeşleştiren, koşullayan ve ölçen insanların yolu, bir psikolojik bedele, depresyon ve anksiyeteye varıyor.
    ah, şu çocukluk! bütün giz orada.
  • bir duygu değil de ‘inançtır’ diyor bülent uran değersizlik için.
    haklı da. duygular anlık olarak tesir eder. tetikleyicisi ortadan kalktığında etkisi de geçer.
    ancak inançlar tetikleyiciye ihtiyaç duymadan her an oradadır. kişinin her halini, her söylemini etkiler.
    bir şeyin değerli olabilmesi için öncelikle değer biçilebilir olması gerekir. mesela bir mal. mesela bir hizmet.
    insan üretimi olana paha biçilebilir yani. insanın kendisine değil. bu durumda da değersiz bir birey olamaz, değersiz olduğunu ‘sanan’, buna inandırılmış biri olabilir ancak. ki özellikle örf, adet diye varlığımızı hiçe sayan alışkanlıklarla dolu toplumumuzda hepimizde vardır bu inanç. zengini fakiri ayırt etmez. zengin fakir ayrımının ta kendisidir zaten.
    bazımız kişisel becerilerimize inanılmadan özel öğretmenlerce desteklenerek(!) inandırılmıştır değersiz olduğuna,
    bazımız yaşça büyüğünün yanında bacak bacak üst üste atamayarak. el öpmeyi yazmayacağım bile...
hesabın var mı? giriş yap