*

  • ise yaramazlik hissi. kimsenin sevdigine inanamamak...
    (bkz: bok gibi hissetmek)
    (bkz: depresyon on belirtileri)
    (bkz: intihar etme sebepleri)
  • boşlukla birlikte kaplar insanın içini sonra bu boşluğu ne olduğu bilinmeyen bir yumru doldurur yavaş yavaş. miğde arısından yolda yürüyemez olur insan. düşünceleri hep aynı noktada kilitlenir ve tüm karşı varyantların teorisi kayıptır zaten.
    yorulmuşluğun umursamazlığına kavuşana kadar sancı içerisinde kıvranan birey tutunacak dal arayışı içerisinde yitip gider.
  • böyle hissettiren insanlar vardır.. sizin için ne kadar önemli olduklarını görmeksizin, anlamaksızın midenize balyoz indirilmiş etkisi yaratan laflar ederler, davranışlarda bulunurlar.. bünye içine düştüğü bulantı hissinden kurtulmak için kendisini uzaklaştırır o insandan, lakin anlamaz o kişi yine, hiçbir şeyi anlamadığı gibi. sonra kalkar devam eder sizi yaralamaya..."çocuk" der mesela size.. yakın bi arkadaşınızla kıyaslar sizi... böylece değersizlik hissi ölümle sonuçlanır.
  • herkesin değersizliği kendine ya, sanki bir iş var bu işte, yaraya ancak tuz iyi geliyor gibi. yara tuzu özlüyor gibi.

    değersizim ben, demek ki diğerleri gibi değerli değilim.
    demek ki diğerleri gibi değer vermeyi bilen değilim.
    demek ki diğerleri gibi, değeri önemsemeyen değilim.
    demek ki diğerleri gibi değilim; ben yaratıyorum değersizliğimi.

    kişi ne zaman fark edecek acaba sahibi ve mimarı olduğu bu değersizliğinin acılarını pazarladığını. ne zaman gelecek o gün, yapayalnız bir siluet; şöyle iki de nanik var değersiz başın üstünde, gülümsetmeyi bile beceremeyen. kimi suçlamak? nerelere kaçmak? ne yapmak? şu işin içinden nasıl çıkmak?

    değersiz kişi, sürekli cevap arıyor. var olmayan sorulara.

    bir geceyarısı, insanların alınlarından silinip gidiyor bu insan; bir buğu nasıl siliniyorsa camın derisinden. nasıl ve neden yükleniyorsa ilüzyonunu, işte öyle ve o yüzden kaçıyor, nefret ediyor kendinden.

    biliyor ama: kimse vazgeçilmez değildir.
    güneş doğmayacak, ay geceyi aydınlatmayacak değildir.
  • değmek ile ilintili olduğunu düşündüğüm duygu, uzun süre insana değmeyen insan değersiz hisseder kendini gibin..
    (bkz: çok yalnızım be atam)
  • öncelikle "neden değerli olayım ki?" sorusuyla başlar. bu soru öyle bir tuzak sorudur ki ne cevap verseniz geri döner bumerang gibi. ne kadar çok geri dönerse o kadar azalır değeriniz.

    bir gün gelir ellerinize bakarsınız, her birinde beş parmak olan yelpaze gibi iki şeye. işte dank eder kafanıza, "bu kılıfın içindeyken, bu aracın içinde hapsolmuşken hiç bir değerim yok. hapisanedeki bir mahkumun nasıl bir değeri olabilir ki?"

    anlarsınız ki, yaşadıça değersizsiniz, yaşamın kendisi değerinizi düşüren tek şey.
  • bazen ummadığın anda gelir. mesela dolmuşta. tuvalette de olabilir. tam çişini yaparken mesela. aslında rahatlaman gerekir ama, böbreğinde taş varmış gibi hissettirir. normalde rahatlamanı sağlayan hiçbir şey işe yaramaz. istersen dene. dünyada herkes değerli, herkes birilerini seviyor, seni sevecek kimse kalmamış gibi. herkes kapılmış. bazıları da servis dışı. (bkz: out of order) ben zamanında bilmem kime bilmem ne yaptım, şimdi senin için bir şey yapamam der mesela. bence haklı. zaten bilmem kimin yediği haltın sorumlusu da benim.

    bu arada böbrek taşı bira içince geçer mi yoksa taş düşürmesi gereken bazı alkoliklerin dedikodusu mu? bundan asla emin olamadım... doktorlar onaylasa bile şüphelerim sürecek...

    değersiz hissetmek konusunda çözümüm yok ama siz siz olun, açken fazla kola içmeyin. mide yakıyor. ha bir de, acil durumda 911'i aramayın.
  • kendi değerini sıfırdan yaratmanın en önemli önkoşuludur.
  • "hislerim,
    dağınık bir sis bulutu
    sus bulutu
    yağmur olup
    dönseler bana..."
  • masada dönen muhabbete yabancısındır muhabbet uzarda gider veya yanındaki arkadaşlarının espiri yeteneği iyidir sen yapamazsın sadece mal mal gülersinn ....
hesabın var mı? giriş yap