*

  • yani dihydroepiandrosteron, erkekleri yöneten önemli bir hormondur. belirli bir yaştan sonra gerilemeye başlar.eksikliği depresyon ve kilo artışına neden olur.
  • takviye haplarıyla yüksek dozlarda alındığında kalpte ritim bozukluğuna ve dolayısıyla ölüme yol açabilen hormon. discovery'nin yalancısıyım.
  • dihidroksiepiandrostenon, erkekte orgazm sırasında salgılanan ve bağışıklık sistemini güçlendiren bir hormon.
  • fazla salgılanması epifiz'den salgılanan hormonların (dimetiltriptamin, melatonin, pinolin) salgılanmasını baskılar. ayrıca testosteron salgılanmasını da artırdığı için uzun vadede kansere sebep olur.
  • kadınlarda da böbrek üstü bezler ve yumurtalıklar tarafından salgılanmaktadır. eğer kanda yüksek miktarda rastlanırsa öncelikle hangi bezlerden salgılandığına bakılır, yumurtalıklardan ise polikistik over'den şüphelenilir.
  • tüp bebek tedavisinde de kullanılan hormon.
  • kadınların kıl yapısını tamamen bu hormon belirler. ayrıca kadının libidosunu sağlar.

    yani gençler bakın ipucunu verdim.*
  • bedenimiz bu maddeyi yirmili yaşlarda en üst seviyede ürettiği, bu üretimin yavaş yavaş azaldığı keşfedilince dehidroepiandrosteron' a olan ilgi ilk kez ortaya çıktı . yetmişli yaşlarımıza ulaştığımızda bedenimizde gençliğimizdekinin %5'i oranında dhea dolaşıyor. acaba bu düşüşün yavaşlatılmasında yaşlanmayı önleyici bir etki yaratmak mümkün mü? gayet mantıklı bir soru elbette. özellikle de dhea'nın hem erkeklik hem de kadınlık hormonlarının üretiminde yer aldığı ve bu hormonların bedende önemli fonksiyonları yerine getirdiği öğrenildikten sonra. dhea, böbreküstü bezlerinde kolesterol yardımıyla üretiliyor, östrojen ve testosteronun habercisi olarak işlev görüyor. her ne kadar dhea'nın kendisi hormon olarak adlandırılsa da bu tanıma tam olarak uymyor. hormonlar, bedende, sentezlendikleri yerden uzak bir konumda, bir tür fizyolojik aktiviteyi harekete geçiren kimyasal taşıyıcılardır. dhea böyle bir özelliğe sahip değil ama bu, yaşlanma sürecine dahil olmasını engellemiyor. durumun açıklığa kavuşması için hayvan deneylerine başvuruldu. kemirgen deneyleri umut vericiydi. hatta dhea'nın etkileri neredeyse mucizevi görünüyordu. takviye verilen ratlarda obezite azaldı, bağışıklık fonksiyonları iyileşti, kalp hastalığı ve kanser riski düştü. ancak bu verilerin insanlarda geçerli olup olmadığı en başından beri tartışmalıydı çünkü kemirgenlerin bedeni dhea üretemiyordu. yani bedenimizde doğal bulunan miktarlara kıyasla çok yüksek dozlar kullanılmıştı. ama bu sonuçlar reklam çarkını harekete geçirmeye yettti ve çok geçmeden dhea takviyeleri rafları süslemeye başladı. bilim insanları çalışmaların henüz çok ilkel olduğunu, dhea hakkında bilinmeyen çok şey olduğu için kullanımını öneremeyeceklerini söyleyerek itiraz etseler de bunun önüne geçemediler. aldatıcı reklamların çoğu dhea'nın sözde kilo kaybına yol açmasına yoğunlaştı. bu durum amerikan ulusal gıda ve ilaç kurumu'nun hoşuna gitmed çünkü böyle bir iddia dhea'yı onaylanmamış, yeni bir ilaç haline getiriyordu. bu maddenin pazardan çekilmesi için uyarılar yapıldı. ancak 1994'te besin destekleri sağlık ve eğitim yasası çıktıktan sonra dhea, pek çok iddiayla birlikte yeniden ortaya çıktı. bu yasa dhea'nın bir ilaç olarak değil , besin takviyesi olarak sınıflandırılmasına izin veriyordu . neden? çünkü dhea etin içinde doğal olarak mevcuttu ve dolaysıyla "besin" di.
  • kadınlarda uzun süreli kullanımı meme kanserini tetikler, kıllanma bozukluğuna, ses sertleşmesine ve kistik aknelere sebep olur. libidomu artırayım derken, mahmut abiye dönüşebilirsiniz.
  • takma adı anne hormon olan, hormonların zeus ve hera’sı. gençlik yıllarında çok fazla bulunan tüm hormonların deposudur yani hayatın özünü içinde barındıran, enerji verici testosteron ve östrojenin annesi ve babasıdır diyebiliriz.
hesabın var mı? giriş yap