• attila ilhan'ın 1962'de çıkan "yasak sevişmek" adlı şiir kitabında bulunan; farkedilmemiş fırtınalara gebe bir eser. şairin daha ilk dizeden okuyucusunu sarsan pek çok şiirinden biridir. hem delicesine demirboğan'la tanışma, hem de ondan şiddetle korkma hali yaratır. kitabın güncel baskılarında yer alan "meraklısına notlar" bölümünde şair bu etkileyici karakteri ileride bir romanda kullanabileceğini belirtmiştir ama demirboğan, tüm gizemiyle, o tek sayfada kalmıştır.

    sanki bir anda cinayet saatine dalacak da deli cafer, ismail, tayfur ve şaşı'nın peşine düşecek gibidir. adalet yerini bulsun diye değil; zira "silerse demirboğan siler yoksa hiç." kirli hayatların kuralları da farklı olur en nihayetinde. her akşam, her ara sokakta trajedinin en adisi yazılır; imza gibi bir köşede bırakılır.
  • şu şiirdir;

    "benim bu kaldırımlara yazdığım yazıyı
    silerse demirboğan siler yoksa hiç
    bir yerinden fena halde kirletmiş yaşamayı
    her akşam orospu çocuğu her sabah piç
    her saat başında bir karanlığa dönüyor

    en büyük özgürlük ölmekmiş deniyor
    sakın ha adamı boğuntuya getirirler
    ölmek kolay karanlığın arkası görünmüyor
    hem yaşamak üzerine aynı şeyi dediler
    hepimiz en azından kendimize mahkumuz

    demirboğan'ın salyası özellikle kuduz
    bir ceset görmesin çarşambadan çarşambaya
    yeryüzüne sığamıyor yüzde doksan dokuz
    'mevcutlu' gidecek öteki dünyaya
    iki polis arasında bilekleri kelepçeli

    asmalımesçit'teki eski bizans oteli
    her yağmuru itçesine camlarında toplayan
    sabah olmayı bıraktı gitti gideli
    beyaz bir kontrabas gibi demirboğan
    şimdi başını sokacak bir telgraf arıyor"
hesabın var mı? giriş yap