• hdp'nin türkiyelileşme olayı ve yerel yönetim, belediye halk meclisleri, demokratik yönetim şeklinde sulandırma çabalarına konu olan, son bir haftadır şırnak ve yüksekova'da ilan edilen özerkliğin esasında ne olduğunu şüpheye yer bırakmayacak biçimde gösteren bildirgedir.

    tam adı "demokratik ulus çözümünde demokratik özerklik bildirgesi" dir, kck'nın 2011'de ilan etmiştir.

    ilan eden kck'nın ne kadar "demokratik" olduğunu görmek için; (bkz: kck sözleşmesi)

    bildirgede esas meseleye gelmeden önce sıralanan standart metinlerle başlıyor; sınıfsal eşitlik, herkesi sömüren emperyalistler, ucuz işgücü vs goygoyu ve sonrasında özerklik ile gelecek yerinden yönetim, siyasi irade, hiyerarşik düzelme zırvaları mevcut.

    bütün kötülüğün anası olarak ulus devleti gören apocular, bu "devlet olmayan devlet" yapısıyla herboku düzeltip, herşeyi mevcut devletten daha iyi hale getireceği iddiasındalar. dil, inanç sosyal halklar, emek, kadın, ekoloji gibi içi bomboş tırt konuları da geçince esas mevzuya geliyoruz.

    kültürel boyutta diyerek başlayan paragraf ve devamında demokratik özerklikliğin esasında ne olduğunu görebilirsiniz. hatta özet geçelim;

    hukuki boyutta, denilen olay bölgede kurulan kck mahkemeleri ile biliniyor zaten, tc'ye sömürgeci denmesi ise ayrı bir olay. kendi kanunlarını uygulama ve herkese eşit adalet diyorlar lakin son söz apo'da ? (bkz: kck sözleşmesi)

    ekolojik boyutta, denilen olayı şöyle duymuş olabilirsiniz; (bkz: askeri amaçlı baraj) yoksa ormanları cayır cayır yakan pkk'nın bunla pek bir sorunu yok,

    geldik en civcivli yerlere;

    ekonomik boyutta, burada şerefsizliği aleni görmek mümkün;

    "tekelci devlet sistemine vergi vermemek, kendi özerk ekonomik sistemini esas almak. ekonomik yaşamın ve toplumsal refahın gelişmesi için ülke kaynaklarını doğru değerlendirmek ekonomik büyümeyi sömürü, soygun ve talan değil, adil paylaşım ve insanın yaşamsal ihtiyaçlarının karşılanması için değerlendirmek."

    ulan şerefsizin evladı, sömürgeci, tekelci dediğin, vergi vermediğin ülkenin kaynaklarının doğru değerlendirmesi ne demek lan? neyin adil paylaşımı oluyor bu? hala anlamayan varsa; (bkz: vergi vermeyiz yardım alırız)

    öz savunma boyutunda, burda pkk güvenlik gücü olmak için dağdan indiği gibi, özerk bölge türkiye'ye askerde göndermiyor, he peki bizim ordu ne yapıyor? ışid gibi birileri gelirse bunların kellesini kesmesin diye sınırları koruyor, canını ortaya bunlar için koyuyor...

    bu ortamı bulan ve semirenlerin ilerde yapacakları ise suriye ve pyd olayında belli olmuştu.

    çok açık ve net; demokratik özerklik denilen şey bu ülke halkının emeği, gücü, parası, imkanları ve en önemlisi canı, kanıyla pkklıların kendi ülkesini kurdurma planıdır. hdp bu planın en büyük uygulayacısıdır.

    buna itirazı, şusu busu olan varsa buyursun, doğrusunu anlatsın?

    ----------------------
    http://haber.sol.org.tr/…esi-yayinladi-haberi-44658

    kck yürütme konseyi, ‘demokratik ulus çözümünde demokratik özerklik bildirgesi yayınladı. fırat haber ajansı'nda yer verilen bildirgede
    pkk lideri abdullah öcalan ile görüşen heyetin ‘türkiye’de temel toplumsal sorunların demokratik çözüm ilkeleri taslağı, türkiye’de devlet ve toplum ilişkilerinde adil barış ilkeleri taslağı ve kürt sorununun demokratik çözümü ve adil barış için eylem planı öneri taslağı’ adlı üç protokolleri resmen reddetmemekle birlikte, protokoller doğrultusunda devletin ciddi bir pratik adım atmadığı belirtildi.

    bildirgenin bir kısmı şöyle:

    batı uygarlığı için türkiye cumhuriyeti’nin anlamı, güvenliğine yaptığı katkı ve ekonomisine sunduğu pazar ve ucuz işgücüyle sınırlıdır. bununla birlikte batılı güçler, ortadoğu’yu kendi çıkarlarına göre yeniden dizayn ederken türkiye’nin jeo-stratejik pozisyonunu askeri üsse elverişli görmekte ve ılımlı islam çizgisini akp modeliyle sunmaya çalışmaktalar. türkiye hükümeti de batılıların verdiği güçle ortadoğu liderliğine soyunmaktadır. bu nedenle aldığı dış destekle iç sorunları görmeyip bastırmayı tercih etmekte ve çözüm üretmemektedir.

    kürt halkının özgürlük mücadelesini yürüten pkk, sadece türk devletinin bu politikasını açığa çıkarmakla kalmadı, çelişkisinin kapitalist sistemle olduğunu da kanıtladı. bir kürt-türk ayrışmasının amaç olamayacağı anlaşıldı. bu durum, türkiye’deki gerçek demokrasi mücadelesini ilk defa doğru çizgiye kavuşturdu ve radikalleştirdi. dolayısıyla pkk mücadelesinin cumhuriyet’le değil de ona dayatılan bürokratik-oligarşik diktatörlükle olduğunun anlaşılması büyük önem taşır.

    demokratik ulus çözümünün dayandığı başlıca temel ilkeler "demokratik ulus ilkesi", "ortak vatan (demokratik vatan) ilkesi", "demokratik cumhuriyet ilkesi", "demokratik anayasa ilkesi" olarak ilan edildi.

    bildirge şöyle devam etti:

    12 haziran 2011 seçim sonuçları, sorunun çözümü için olumlu bir tablo ortaya çıkarmıştır. öncelikle kürdistan halkı emek, özgürlük ve demokrasi bloğu’nun ortaya koyduğu demokratik cumhuriyet ve demokratik özerklik projesini onaylamıştır. bir tür referandum gibi pratikleşen 12 haziran seçimlerinde ortaya çıkan siyasi iradenin, çözüm yönünde harekete geçmesi gerekirken, tam tersine, seçilmiş kürt ve demokrasi güçlerinin vekillerinin önünün komployla kapatılması, çözümü daha da zorlaştıran bir noktaya getirmiştir. bununla birlikte 2009’da sistemli olarak başlatılan ve hala sürdürülen kck tutuklamaları, askeri operasyonlar, her demokratik eyleme vahşice saldırılması, halkımızın siyasi iradesinin meclise yansıması konusunda çıkarılan engeller ve komplo türk devletinin ve hükümetin sorunu çözme niyetinde olmadığını ortaya koymaktadır. açık ki süreç boyunca çözüme dönük iyi niyetli tüm yaklaşımlarımız oyalama, çürütme ve tasfiye etmek için zaman kazanma biçiminde bir fırsatçılıkla ele alınmıştır.

    tüm bu gerçeklikler demokratik ulus ve demokratik vatana dayalı demokratik çözümü kürdistan ve türkiye halkları için zorunlu hale getirmiştir.

    demokratik ulus çözümünün 8 boyutu başta kadınlar ve gençler olmak üzere tüm halkımıza aşağıdaki görev ve sorumlulukları yüklemektedir:

    siyasi boyutta ulus devletin icra organları olan bürokratik ve oligarşik siyaset araçları yerine demokratik özerkliği inşa ederek halkın demokratik kurumlarını işlevsel kılmak, demokratik siyaset kurumlarını geliştirmek. siyaseti tekelci çevrelerin egemenlik aracı olmaktan çıkartıp en küçük toplumsal birimlerin bile bir araya gelerek demokratik komünler ve meclisler oluşturması ve toplumsal yönetime katılması yoluyla doğrudan demokrasiyi işletmek. bunun için öz yönetim anlamındaki genel ve bölge icraa organları meclisler tarafından seçimle görevlendirilir. kararların üstten, merkezi olarak alınıp alta doğru indiği sistem yerine, kararların en alttan halk meclislerinden alınarak üste doğru gittiği toplumcu bir sistemi uygulayarak en geniş bir biçimde demokratik sistemi hayata geçirmek. böylece gerçek anlamda politik-ahlaki toplumu geliştirerek demokratik siyaset ve demokratik toplumu kurmak. merkezi devletle yapılacak anlaşma ve yeni demokratik anayasanın çerçevesine göre devlet ve demokratik toplum ilişkilerini düzenlemek. karşılıklı birbirini tanıma ve tamamlama temelinde, demokratik ulus bütünlüğünü sağlayacak şekilde demokratik özerklik işleyişini hayata geçirmek. kürdistan’da yaşayan asuri-suryani, ermeni, arap, azeri vb. tüm toplumsal kesimlerin örgütlenme özgürlüğünü sağlamak ve demokratik ulus zenginliği içinde her türlü gelişme olanaklarını yaratmak.

    diplomatik boyutta halkımızın özgür iradesini ve toplum yararını öngören ve bunları insanlık değerleriyle buluşturan, kürt ulusal birliğini güçlendiren bir ilişki ve ittifak siyasetini yürütmek kürt halkının komşu halklarla ortak ve eşit yaşam perspektifini geliştirmek kürdistan halkının insanlık aleminde özgür duruşunu temsil etmek ve kurumlaştırmak halklar arası kardeşliğin ve eşitliğin gelişmesini sağlamak için çeşitli düzeylerde dayanışma ve ortak platformlar oluşturmak.

    sosyal boyutta toplumun kendi zenginliğiyle yaşamasını esas alan ve anadiliyle toplumsal ilişki düzenini geliştiren bir yaşam biçimini öngörmek. bu açıdan iki dilli yaşam sistemini toplumun doğası ve ilişki biçimine uygun olarak geliştirmek. eğitim alanında dil ve kültür asimilasyonunu gerçekleştiren eğitim kurumları ve sistemi yerine kendi anadiliyle demokratik toplumu öngören eğitim sistemini geliştirmeyi hedeflemek. oluşturulacak yeni eğitim sisteminde doğru tarih ve özgürlük bilincini geliştirmek, çağdaş demokratik bakış açısıyla ahlaki-politik toplumu yaratmak.

    ücretsiz ve anadilde sağlık hizmetini geliştirmek bu konuda tüm topluma hizmet sunabilecek, kapsamlı sağlık kurumlarının gelişmesini sağlamak ve sistemini kurmak.

    büyük sermayenin toplumu uyuşturma aracı olarak kullandığı spor ve sanat gibi alanlarda, daha doğru temellerde toplumun ihtiyaçlarına cevap olacak, sağlıklı ve dinç bir toplumu geliştirmeyi önüne koyan bir anlayışı etkili kılmak. kapitalist modernitenin toplumda bencilliği ve egoizmi geliştiren seks ve uyuşturucu maddelerle toplumu yozlaştırarak ahlaki çöküntüye yol açan politikalarına karşı etkin mücadeleyle temiz, geleceğe güçlü bakabilen, dinamik bir toplumsal yapının gelişimini hedeflemek.

    toplumun din ve vicdan hürriyetinin tam ve eksiksiz bir biçimde yaşam bulmasını, herkesin kendi inançları doğrultusunda özgürce ibadetini yapma haklarına kavuşmasını ve bunun için olanakların yaratılmasını demokratik-özgür toplumun en önemli görevleri arasında saymak.

    insan emeği en yüksek değerdir ilkesinden hareketle, emeğin karşılığını bulması için adil bir paylaşımı öngörmek. her türlü sömürü biçimini ve emek sömürüsünü önleyen, herkesin emeğinin karşılığını aldığı demokratik ve adil bir toplumsal sistemi geliştirmek.

    toplumun en dinamik kesimi olan ve toplumun geleceğini belirlemede öncü bir konumda bulunan gençliği doğru yetiştirme ve bilimsel eğitim politikasıyla geleceğe hazırlamayı demokratik ve özgür toplumun güvencesi olarak görmek. çağdaş, özgürlükçü ve bilinçli bir genç kuşağı yetiştirmek, toplumsal yaşamın devindirici bir gücü haline getirmek için gerekli tüm çalışmaları yürütmek.

    toplumsal değişimin öncü gücü olan kadın, demokratik özerklik projesi’ne kadın kurtuluş ideolojisi temelinde öncülük misyonuyla katılır. kendi toplumsal sözleşmesinin ilkelerine dayalı olarak tüm toplumsal birimlerde özgün ve özerk örgütlenmeyi esas alır. toplumsal cinsiyetçiliği aşmak ve kadın ile erkeğin eşit-dengeli toplumsal yaşama katılımını sağlamak her iki cins için % 40 kotasını uygulamak. genel kurumsal temsillerde eş başkanlık sistemini esas almak. en büyük emek olan analık emeğinin gerçek değerine kavuşmasını sağlamak.

    diğer toplumsal kesimlerin kendi mesleki dallarında eğitim imkanlarından yararlanma ve örgütlenme haklarıyla, en kutsal bir olgu olan emeğin karşılığını bulmasını ve adil paylaşımın gerçekleşmesini hedeflemek.

    kültürel boyutta kapitalist modernitenin her türlü araçla geliştirdiği, kültürel yozlaşma ve toplum kırıma karşı çıkarak, insanlığın binlerce yıllık süre içinde geliştirdiği demokratik ulusal kültürünü özgürce yaşamayı sağlayacak kültür anlayışını geliştirmek, çalışmalar yapmak ve örgütlenmek. en tehlikeli soykırım biçimi olan dil ve kültür asimilasyonuna karşı kültürel ve tarihi değerlerine sahip çıkmak, toplumsal hafızayı her bireyde oluşturmak. toplumun kültürel zenginliğine dayanan demokratik halk sanatının gelişmesi için olanaklar yaratmak. edebiyat başta olmak üzere her alanda estetik ve sanatın gelişmesinin önünü açmak. bilimsel araştırma ve çalışmalara gerekli olanakları yaratmak. çağdaş, demokratik, kültürlü bir toplum olmayı hedeflemek. kürdistan’da yaşayan tüm kültürel zenginliklerin ve toplulukların kendi öz kimlikleri, dilleri ve kültürleriyle özgürce yaşama, geliştirme haklarını güvence altına almak.

    hukuki boyutta kendi kimliğiyle bireysel ve kolektif hakları içermeyen hukuk sistemini ve antidemokratik yasaları reddederek, demokratik özerklik temelinde özgür ve demokratik hukuk sistemini geliştirmek. toplumsal ahlaka dayalı anayasal hukuk sistemini esas almak. toplumsal sorunların çözüm yeri olarak sömürgeci hukuk kurumları yerine toplumsal adalete ve ahlaka dayalı hukuk sistemini çözüm yeri olarak görmek. hiçbir ayrıma yer vermeksizin, herkesin yasalar karşısında eşit olduğu ilkesine bağlı kalmak. başta kutsal yaşam hakkı olmak üzere insan hakları ilkelerine bağlı kalmak ve bunun için mücadele yürütmek.

    ekolojik boyutta endüstriyalizmin doğa, çevre ve toplum katliamına karşı çıkarak toplum-doğa ve toplumun iç uyumunu geliştirmek amacıyla ekolojik bilincin gelişmesini sağlamak. doğa ve tarih katliamını içeren barajlara, ormansızlaştırma planlarına, hidro elektrik santrallere, çarpık kentleşmeye karşı mücadele etmek. tüm canlıların yaşam hakkı olduğu gerçeğinden hareketle insanların diğer canlılar üzerindeki hoyratça yaklaşımına son veren bir yaşam ve ilişki biçimini geliştirmek.

    ekonomik boyutta tekelci sisteme karşı olma temelinde toplumun beslenme ihtiyacını karşılayacak kamu ve özel mülkiyeti içerecek temelde bir üretim sistemini geliştirirken, aynı zamanda toplumsal dayanışma, yoksulluğa karşı mücadeleyi geliştirmek ve adil paylaşımı sağlamak. herkese iş ve çalışma olanaklarını yaratmayı hedeflemek. demokratik özerkliğin örgütlü olduğu yerlerde bu temelde bir ekonomi-politika geliştirmek ve tekelci devlet sistemine vergi vermemek, kendi özerk ekonomik sistemini esas almak. ekonomik yaşamın ve toplumsal refahın gelişmesi için ülke kaynaklarını doğru değerlendirmek ekonomik büyümeyi sömürü, soygun ve talan değil, adil paylaşım ve insanın yaşamsal ihtiyaçlarının karşılanması için değerlendirmek.

    öz savunma boyutunda fiziki şiddeti, toplumsal yaşam ilişki sisteminden devre dışı kılmak ve işgal, katliam amaçlı kullanılan militarist örgütlenmeleri kabul etmemek. sadece savunma eksenine dayalı olarak öz savunmayı ön gören bir örgütlenmeyi geliştirmek. bir anlaşma yapılmayana kadar türk ordusunda askerlik yapmamak, ordunun sadece sınırların savunmasını yapan bir kurum olarak kalmasını sağlamak. bunun dışında toplumsal yapı üzerinde baskı kuran ve şiddet uygulayan polis, vb. tüm yapıları reddetmek, demokratik özgür toplumun kendi öz savunmasına dayalı yaşam biçimini esas almak.

    ----------------------
  • eğer olası kasım erken seçiminde akp oyları merkezlere taşır ve şaibe ortya çıkarsa önü alınamaz bir durumdur demokratik özerklik ve türkiyenin bölünmesine giden yolu açabilir

    kuzey ırak'ta barzaniye bağımsızlık ilân ettirilip türkiyede buraya katılım gündeme getirilebilir
  • (bkz: #54171938)
  • bildirgede yerilebilecek bir sürü şey var fakat milliyetçilerin en çok "yaralandığı" kısım vergi meselesi. hata yapıyorlar ama tabi bu hata, siyasal pozisyonlarına uygun ve bu sebeple "doğal".

    özerk yönetimlerin anayasal garantiye alındığı ispanya'da otonomilerin vergi rejimleri iki farklı şekilde düzenleniyor. finansal anlamıyla tam olarak özerk denebilecek 2 otonomi hariç diğer 15 otonominin dahil olduğu sistem, mali dengeleme (fiscal equalization) denen, yerel vergilerin büyük çoğunluğunun yerelde toplanıp merkezi hükümete gönderildiği, sonra otonominin çeşitli parametrelerle belirlenen (nüfus, yüzölçümü, kişi başına düşen gelir miktarı vs.) payının merkezi hükümetten otonomiye ödendiği bir yapı var. bu sistemde az vergi ödeyen otonomi, merkezi hükümetten, ödediğinin daha fazlasını alabiliyor veya tam tersi olabiliyor. bu arada, otonomilerin yaptığı harcamalar üzerinde neredeyse tam yetkisi var ancak genel olarak finansmanı merkezi hükümet kontrol ediyor. finansman kaynakları merkezi hükümetten dağıtılıyor (şartlı veya şartsız hibeler, özkaynak gelirleri, ab fonları vs.) ve bu durum siyasal özerkliği kısıtladığı için hayli çekişmeye sebep oldu. neyse çok detayına girmeyeceğim, aşağıdaki kaynakta daha bol veri mevcut.

    sisteme dahil olmayan diğer iki otonomi ise (bask ülkesi ve navarre) neredeyse tüm vergileri kendileri topluyor. merkezi hükümetin yürüttüğü bölgesel idari işler için toplanan vergiden yaklaşık 6% merkezi hükümete ödüyorlar ve bölgeden topladıkları dışında merkezde toplanan vergi gelirinden tek kuruş almıyorlar. yani bu iki otonom bölge, yerel vergilerin (gelir vegisi, kurumlar vergisi muadili vs. dahil hepsi) tamamını kendisi alıp savunma, dışişleri vs. gibi merkezden koordine edilen idari fonksiyonların yürütülmesi için merkeze minik bir pay bırakıyorlar. http://www.ucl.ac.uk/…ions/unit-publications/64.pdf (29. sayfadan bakın)

    dolayısıyla bildirgede yer alan merkeze vergi vermemek, programatik olarak problem değil, hali hazırda ispanya'da uygulanan bir model. ha vergi vermem, merkezden de pay alırım demek (bunun gibi bi şeyler diyen vardı) pek işleyen bir şey mi onu bilmiyorum. finansman için gerekli düzenlemelerin olduğu ülkeler varsa incelemek lazım. ben hiç duymadım. mali özrkliğin tam anlamıyla uygulandığı sistemlerde parayı harcayan, vergiyi toplama gücünü de elinde bulundurur, temel ilke bu. kamu harcaması için hem vergi toplayıp hem merkezden hibe/destek alınan bir model bilmiyorum. yani önce var mı bakmam lazım. en azından fransa ve ispanya gibi otonomilerin veya özerk yönetimlerin mevcut olduğu avrupa sistemlerinde böyle bir şey yok.

    esasen ne bildirge ne de demorkatik özerklik tasarısı, henüz idari bir modellemeye oturtulmuş değil. şu an salt siyasal talepler olarak zorlayıcı, hdp programı nezdinde ise nihai hedef olarak bulunuyor.

    neyse, diyeceğim o ki, kürtlerin yerinden yönetim/özerk yönetim/otonomi gibi taleplerine kategorik olarak karşı çıkan milliyetçilerle bir zorum yok zira bölünme paranoyasıyla harmanlanmış, siyasal pozisyonlarıyla da uyumlu bir konumdalar. ancak ikiyüzlü olmaya da gerek yok. makul bir otonomi/özerklik sistemi önerseler, birebir ispanya modelini hedeflediklerini beyan etseler dahi karşı çıkılacak. dahası, hak taleplerine karşılık, türk milliyetçilerinin sunduğu, sunmayı düşündüğü hemen hiçbir şey yok. yani adam vergi vermeden senden para da alarak finanse edecem derken, öyle olmaz bak şu var bu var denmiyor. lanetleme dışnıda sunulan herhangi bir öneri yok.

    bu bağlamda pozisyonları tamamen mevcut olanı muhafaza etmek ve hatta mümkünse kürtlerin kazanımlarını geriletmekten yana. yani öyle neyin yanlış olduğunu teşhir edermiş, "esas hedefin" ne olduğunu ifşa edermiş gibi heyecanlı sözlerden ziyade, taleplere karşılık verilmesi gerekiyor. kürt sorununun çözümü ve silahlı mücadelenin anlamsızlaşarak kendiliğinden sona erebileceği veya hareket içerisinde minimize edilebileceği ortamı yaratmak lazım. onu da kürtlere, projelerine, mücadelelerine küfür ederek yapabilir misiniz pek emin değilim. (şaka şaka eminim)
  • yanlış anlamadıysam burda ve şurda (bkz: #54519334) demokratik özerklik ile demokratik konfederalizmin karışıtırılmak suretiyle itibarsızlaştırılması veya yanlış bilgilendirme, çarpıtma vb denilebilecek gibi bir tespit yapılmış.

    öncelikle bir konuyu açıklığa kavuşuturalım; kck, dtk vb örgütenmelerin birbirinden farklılığı, işlevleri ve ciddiliği konusunda durum ortada. kürtçü hareketten bir çok kişi bir çok örgüte aynı anda üye veya birinden ayrılıp ötekinin kurucusu, birinin üyesi iken diğerinin eşbaşkanı oluyor ama sorarsan hepsi farklı birbiriyle alakasız falan deniyor. böyle karman çorman, gayrıciddi bir organizasyonda "bak bu bununla alakalı değil, farklı şeyler, karışıtırıyorsun" demek komik.

    üstüne bunu yapanda ben değilim. hdpli vekilleri ve belediye başkanlarının açıklamaları ortada; (bkz: vergi vermeyiz yardım alırız) (bkz: herkes bilsin kürdistan'ın 4 parçası birleşecektir) daha çok varda direk alakalı olarak bu ikisini aldım. bu iki açıklama sizin dediğiniz iki farklı organizasyonun taleplerinden. yani bir karışıklık varsa kimden dolayı olduğu ortada.

    üstüne çok açık bir şekilde demokratik özerklik, demokratik konfederalizm denen nanenin önceki aşaması...

    he çıkıp bunların bunları ayrı şeyler olduğunu söyleyenler var ama aynı kişiler bu süreçlerin devletin tepkisine ve ilişikilere göre şekileneceğinide söylüyor. yani; "özerken duruma bakacağız, yerine göre konfederalizme geçilebilir" durumu var.

    bu nedenle "demokratik konfederalizm metninde "vergi" kelimesi dahi geçmez." tespiti hatalı... demokratik özerklik bildirgesi ile zaten halledilmiş bir konu, yani demokratik konfederalizm metninde geçmesine gerek yok bundan sonra amaç diğer konfederasyonlarla birleşmek.

    -----------
    metinde pkk kelimesi yalnızca iki yerde geçer. geçtği yerlerde de "ama kürt tarafında genelkurmay benim komutam altında silahlı güçleri de pkk'ya ait olacak" gibi bir ifade bulunmaz. böyle bir yapısal düzenlemeden söz edilmez. "diğer tüm bölgelerin kendi vergisini topladığı gibi bizim buralarda da vergileri pkk toplar" gibi ipe sapa gelmez bir öneri de yoktur. "pek belli etmeyecek olsak da bizim bölgede eğitim benim ve pkk'nın tekelimizdedir" gibi bir niyet okumasına sebep olacak hiçbir cümle kullanılmamıştır.
    -----------

    bu tür tartışmalarda buna kulağın üstüne yatma deniyor ve seviye düşürmekten başka bir işe yaramaz.

    silahlı güçleri ve vergi toplamayı adam metinde atıf yaptığı pkk'ya vermiyecekte ne yapacak? kck sözleşmesi ortada, şu an bile gösterilerde çıkan kck asayiş, ydg h denen tiplerin yaptığı yol kesme, para toplama olaylarında fiili bir durum mevcut. yahu habur karşılaması denen olayda inen pkklıların alayı anında dtk, hdp ile alakalı oranizasyonlara dahil edilmişken neyin savunması bu?

    adına ne derseniz deyin, istedikleri düzende pkklılar açık ve seçik en üst yönetici grubunda olacaklar.

    olayı alakasız bir şekilde işin vergilendirme yönüne kaydırma ve "siz bu taleplere karşılık ne vereceksiniz hımmm" şeklindeki niyet okumayla karışık, hedef saptırmaysa ayrı bir olay.

    yahu şurda haksız devlet uygulamalarına, ayrımcılık, hukuksuzluk, akrabacılık vb şeylere sayfalarca yazı döşüyor, siyasi ve ideolojik baskı ve tahakküme karşı şeyler yazıp paylaşıyorsunuz. burada yazdığımız başta hdp olmak öncelikli amaçları gayet antidemokratik, özgürlükle alakası olmayan, baskıcı tek adamcı ve militarist bir bölge ve sonrası federasyon yapılanması.

    buna karşı denilenlerse sadece " öcalan olmasa gayet ilginç bir değil-devlet denemesi", " bakın vergilendirme baskta şöyle oluyor..."

    ciddi misiniz? yani bunlar sorun değil, problem değil size göre?

    nedir bu algıda seçicilik?.. ideolojik körlük?... yoksa sadece tatava yapmayalım, erken seçimde oylar hdp'ye mi?

    örnek verilen bask bölgesi zaten ispanya'nın en zengin bölgelerinden. vergi olayı formaliteden ziyade diğer bölgelerinin yükünü çekmek istememisinden. hdp'li birçok vekilin örnek gösterdiği ve istediği bir şekil. şu da var, bu ve benzeri konularda bölünme paranoyası diyenlerin örnek verdiği ispanya'da katalonya ile ayrılma konuları şu an gündemde.

    zaten ispanya ve ingiltere örneği veren hdplilerin ve buradaki yazarların esas kaçırdığı nokta şu; orada durum tam anlamıyla ekonomik ve kültürel bir mesele, sıralaması değişebilir ama olay bu. adamlar avrupa'nın ortasında yahu, ne savaş, ne içsavaş ne de sınırların değişmesi, milyonlarca kişinin mülteci konumuna düşmesi gibi olayların imkanı yok.

    sen ortadoğu gibi bir yerdi bunu örnek gösterip ayınısını talep edersen adama gülerler. sınır ülkende iç savaş, ülkende 4 milyon mülteci, 15-20 km güneyinde toplu kafa keserek, canlı canlı adam yakarak yapılan infazlar varken, 30-40 kişinin önünde elindeki a4 kağıttan ekolojik özerk bilmemne diye yaptığın ancak ahmaklık, saçmalıktır.

    talep konusu ile bitirelim; ispanya modeli zaten hikaye, biz elimizde olana bakalım; şu an için mevcut olan, istenen, bildirgesi, manifestoları, sözleşmeleri, ilanları yapılmış; başta hdp, pkk ve kck'nın talep ettiği öcalan'ın başta olacağı demokratik özerklik/demokratik konfederalizm taleplerine karşı benim şahsi olarak sunacağım hiçbirşey yok, ne anlaşabileceğim bir zemin, ne uzlaşabileceğim tek bir konu var.

    devlet baskısı, şiddeti ve tahakkümünden kaçmak için daha beterini isteyen, evet isteyen? bunun için uğraşan, bunu kendi yapan da değil, bunu şikayet ettiği devletten talep edenlerle aramda fikri ve kişilik bağlamında çok derin bir uçurum var.
  • 3 sene önce şöyle bir açıklamaya konu olan durum;

    "100 yıldan fazladır çözülemeyen kürt sorununa saygı duyulursa sadece bir saatte çözülebilir. anadilini okulda, kamusal alanda, hastanede, belediyede ve vergi dairesinde her yerde kullanmanın önünü açacaksınız. kültürünü her yerde geliştirmenin önünü açacaksınız. halkın kendini özerk yönetimlerle yönetmesinin önünü açacaksınız. bu kadar basit. bu üç temel yaklaşımla kürt halkının kendi kendini yönetme imkanına kavuşması bir saatlik iştir. peki bunu nasıl sağlayacaksınız? kiminle konuşarak yapacaksınız? elbetteki halkın iradesiyle. halk irade sayın öcalan diyorsa, siz değil diyemezsiniz. irade kck'dir diyorsa siz değil diyemezsiniz. irade bdp, dtk diyorsa siz değil diyemezsiniz. mesele bütün bunları içine sindirme meselesidir. buradan bakıldığında aslında ortada bir kürt sorunu değil, bir ankara sorunu, ankara zihniyeti sorunu vardır. bunun yanında ankara'yı temsil eden akp zihniyeti sorunu vardır. hakkari'de kürtçe eğitim yapılmasının çorum'a ne zararı olabilir. hakkari ve şırnak'ın özerk yönetilmesinin antalya'ya ne zararı olabilir. ama gece gündüz hakkari dağlarının bombalanmasının, şırnak'ta roboskinin bombalanması, kütahya'da, edirne'de, trabzon'da yaşayan halka, her kesime zararı olur. bakın sadece hakkari kendi dilini konuşmasın diye bütün türkiye tam yüzyıldır fatura ödüyor. 100 yıldır türkiye'yi kandırıyorlar, türkiye'yi oyalıyorlar. bütün bunlara çözüm isteniyorsa barış eli tutulmaya hazırdır. başbakan'a buradan sesleniyorum. samimi kararlarınızı, cesurca bir adım bekliyoruz."

    selahattin demirtaş - 2012

    (bkz: pkk ve hdp'nin kürdistanı tc'ye kurdurmak istemesi)
hesabın var mı? giriş yap