• eğer bülent ecevit' in iktidarında uyguladığı "demokratik sol" ise, o zaman anladığım kadarıyla bu kavram eşittir "merkez sağ". yıllardır sosyaldemokrasiyle karıştırmayın diye afedersiniz ıkınması da bu sebepledir herhal.
  • sosyal demokrasi'nin merkez sağdan oy alabilecek şekilde esnetilerek sol hattın daha orta kesimlerine çekilip revize edilmiş hali.

    (bkz: dsp)
    (bkz: bülent ecevit)

    eğer kemal kılıçdaroğlu başkan seçilirse belki;

    (bkz: chp)
    (bkz: kemal kılıçdaroğlu)
  • bülent ecevit bu terimi sosyal demokrasi yerine kullanmayı tercih etmiştir. zaten sonradan demokratik sol parti'ye adını veren kavramdır. bunun nedeni sosyal demokrasinin marksizm çıkışlı olması, marksist şablonun ise osmanlı-türk modernleşmesini kendi düşüncesine göre tam olarak açıklayamamasıdır. ayrıca 1960'ların ortalarındaki ılımlı ve ismet paşa liderliğindeki ortanın solu chp'sinden, 1970'lerin başında ecevit liderliğindeki daha devrimci ve halkçı bir chp'ye geçişi temsil eder.
  • kemalizme cephe alıp işçiye de uzak olunca sonunda cemaatin kucağında ölmüştür.
  • bir dönem destekçisi olduğu cemaatin siyasi tercihidir,

    bu tercih refah partisine karşı yapılmıştır buradan cemaatin islami kaygısından daha çok rantın olduğu demokratik solun da sol olmadığı gerçeği çıkar.

    ortak yönleri iktidar ve ranttır.

    (bkz: ecevit'in gülen'i abd'ye göndermesi)
  • "ülkenin nesnel koşullarına dayanan, dogmaya ve özentiye kapılmayan yerli bir sol düşünce akımı" olarak 1974'te chp parti tüzüğü ilkelerine alınan kavram.
  • bülent ecevit'in konuşma ve söyleşilerinden oluşan kitabı..
  • 1960'lı yıllarda bülent ecevit, turan güneş, ismail cem ve deniz baykal'ın bir araya gelerek formülize ettikleri ortanın solu çizgisinin, sonraları yine bülent ecevit tarafından terimleştirilmiş ideolojik nitelemesi.

    bizzat solun içinde bir kendine bir yer konumlandırmanın, bir başka deyişle devrimci sol gruplarla araya çekilen bir setin karşılığıdır. 70'lerde büyük bir popülariteye ulaşmış ve kitleselleşmiş devrimci sola karşı bir duruşu, kendini marksist-leninist soldan ötekileştirmeyi içinde barındıran bir tabirdir.

    buna göre, demokratik sol; devrimci sol gibi silahla, devrimle değil, demokratik yollarla iktidara gelmenin hesabını yapan, devrimci yöntemleri reddederek demokratik, yasal mücadele yollarından ayrılmayan bir sol çizgi anlamındadır. ecevit'in 1965 tarihli "ortanın solu" kitabı zaten bu argumanla başlar, sır değil yani.

    bu yaklaşım, ecevit ve çevresinin icat ettiği bir idea değil elbette, klasik sosyal demokrasi'nin tam karşılığıdır. tarihine girmeyeyim şimdi; engels'in son yıllarında yeniden ele aldığı önsözlerle başlar, kautsky mi reformist lenin mi revizyonist tartışmalarına uzanır, 2. ve 3. enternasyonal ayrımlarına gider, chp'nin solla daha yeni tanıştığı, sosyal demokrasinin adını daha yeni duyduğu, kendini solda bir yerlere konumlandırmaya çalıştığı 1960'larda, avrupa solunun çoktan düzenle barışmış olduğu hakikatine kadar esner bu mesele.

    demokratik sol parti özelinde mesele ele alınacaksa; bu partinin bir kitle partisi falan değil bizzat bir bülent ecevit partisi olduğunu, ecevit'in hayatı boyunca tutarlı bir politik çizgi izlediğini söylemenin mümkün olmadığını, 60'lardaki dikkat çeken sosyal demokrat çizgisinin 70'lerde yoğun yurtsever tonlarla harmanlandığını, 90'lardaki dsp'nin ise son dönemlerine doğru artık solla molla alakasının kalmayıp tamamen milliyetçi ve devletçi bir yapıya büründüğünü, bu sebeple 1999 seçimlerinde 1. parti olan dsp'nin 2002 seçimlerinde % 1'lere inip yok olup gittiğini söylemek mümkün. oradan konsistent bir ideoloji çıkartmanız zor yani.
hesabın var mı? giriş yap