55 entry daha
  • gerekli jargona hakim değilseniz komik diyaloglar yaşanabilecek meslektir. (bkz: do you copy'nin beni duyuyor musun diye çevrilmesi) başlığından sonra aklıma bir anı gelmişti yazmadan geçmeyeyim dedim.

    bir kaç sene evvel ağustos ayının son günleri, gece vardiyasındayım, güneşin doğmasına da biraz var kahve ile ayılmaya çalışıyorum. tabii bir de bomba bir stajyerim var ki köprüüstünün neşe kaynağı kendisi. bizimkisi 27. tercihi ile fakülteyi kazanmış, denizcilikle uzaktan yakından alakası olmayan, aklı beş karış havada bir tip ama babası hala sektörde aktif ve tanınan biri olduğundan emekli olmadan oğlanı bir şekilde sektöre sokmaya çalışıyor.

    cebelitarık boğazından içeri gireceğiz bilenler bilir vhf kanal 69'dan tanger traffic'in aranıp raporlama yapılması gerekiyor. üç beş eksik veya fazla olabilir fakat olması gereken diyalog şöyle bir şey:

    - tanger traffic, tanger traffic this is motor vessel xxx
    + xxx this is tanger traffic. go ahead.
    - good morning sir. ı'm entering your vts area.
    + good morning captain. what is your last port, next port, eta to next port?
    - my last port is miami, usa and next port is alexandria, egypt. eta to next port is 6th of september, 0500 utc.
    + type of ship and total cargo quantity
    - container carrier, 19600 metric tons.
    + do you carry dangerous cargo? if yes classes and total quantity.
    - yes we have dangerous cargo onboard. classes are 2.2, 3 and 6. total quantity is 73400 kilograms.
    + total crew and pax.
    - 18 including the master and no passengers.
    + do you have any defect, damage or deficiencies?
    - negative, all in good working condition
    + all received, thank you for your cooperation. listen 16 and 69 at all times. out.
    - understood. 16, 69.

    bizim stajyerin aklı havada demiştim ama başa gelen çekilir dercesine bir şeyler kapmaya çalışıyor biz de uzun stajının sonunda olmasından ve bir kaç aya yanımıza zabit olarak, çalışma arkadaşı olarak gelecek olmasından dolayı eksik olduğu konuları öğretip pratik kazandırmaya çalışıyoruz. neyse bizimkisi "abi tanger ile ben konuşabilir miyim?" dedi ben de tabii buyur diyip telsizi ona bıraktım. aralarında geçen konuşma şöyle:

    - tanger traffic this is motor vessel xxx
    + yes xxx please go ahead
    - thank you sir

    diyip telsiz ahizesini yerine yerleştirip pruvaya bakmaya ve rutin işlerini yapmaya koyuldu. ben tabii şaşkınlık içinde ne yapıyor acaba diye incelerken koptum. baktı ben hunharca gülüyorum:

    stajyer: ne oldu abi neye gülüyorsun?
    ben: ne yaptın sen az önce?
    s: abi işte vts ile konuştum go ahead (devam edin) dedi ben de teşekkür edip kapattım. ne oldu ki?
    b: (kahkahalar arasında kesik kesik) lan saftirik, adam seyire devam edebilirsiniz değil konuşmaya devam edebilirsiniz dedi.

    bizimkisi "go ahead" lafını duyunca zannediyor ki biz yaklaşık yirmi günde bir buralarda olduğumuzdan vts operatörü bizi tanıdık kontenjanından rapora gerek duymadan "go ahead" diyerek içeri (akdeniz'e) alıyor.

    bunlar yaşanırken arkada tanger traffic "xxx, xxx do you read me?" diye bağırınmaktadır. telsizi alır kendimi sakinleştirmeye çalışırken bizim saftiriğin hatasını bilen yavru köpek bakışları altında tanger traffic ile konuşur gereken raporlamayı yaparım.
  • uzun zamandır yazmak istediğim bir konuydu hazır üniversite sınavları da yaklaşıyorken genç arkadaşlara belki ufak bir tanıtım ve rehber olur bahanesiyle yazmak istedim. baştan uyarayım uzun bir yazı olacak. girdinin ilk 6 paragrafı biraz biraz denizi anlattığım, denizciliğin romantik kısmını içeren bölümü, bilgi almak istiyorsanız direk soru cevaplara geçebilirsiniz.

    her ne kadar gemicisinden, mühendisine kadar pek çok mesleği kapsayan genel bir iş olsada kaptanlarla özdeşleşmiş bir iştir denizcilik ve yine aynı şekilde denizcilik fakülteleri gemi makineleri* ve gemi güverte * diye ikiye ayrılıyor olsada denizci diyince kimsenin aklına yağlı tulumuyla, etrafa kesif bir dizel kokusu saçan elinde 26 anahtarıyla bir makineci gelmez. beyaz ünforması içinde gemisinin pruvasını gözleyen bir kaptan gelir akıllara.

    yazılabilecek o kadar çok şey varki nerden başlayacağımı bilmiyorum o yüzden aklıma geldiği gibi yazıyorum, düzensiz olacak biraz o yüzden kusuruma bakmayın.

    denize hiç çıkmamış birine denizi anlatmak zordur yinede bu güzelliği elimden geldiğince paylaşmaya çalışayım. gökyüzüne 1 yıldız koyma hakkınız olsa ona yer bulamayacağınız kadar çok yıldızı görebildiğiniz, yeni ayla dolunayın sadece sözde farklı olmadığı birinin geceyi zifir karanlıkta bırakırken diğerinin gündüze çevirdiğini fark ettiğiniz, onlarca hatta bazen yüzlerce kilometre çaplı bir dairede siz ve geminizdeki 15-20 kişi harici insan olmadığını bilerek bir kar küresindeki minyatür figür kadar küçük hissettiğiniz, üstünde olduğunuz on binlerce tonluk devasa metal kütlesinin limanlarda ne kadar heybetli gözükürse gözüksün saatteki hızı 160-180 kmye varan rüzgarın ve 15 metreyi aşkın dalgaların karşısında 4 metrelik taka kadar bile hissettirmediğini acizlikle fark ettiğiniz yerdir deniz.

    hem sürekli çalıştığınız hem de esnek olduğunuz yerdir deniz. istanbulda 8-5 mesai yapan biri daha gün ağarmadan o soğuk kurşuni renkli havada uyanıp yarı ayık yarı baygın halde hızlı hızlı kahvaltısını yapıp koştur koştur arabasına veya toplu taşıma aracına binip trafiğe karışırken siz güneşin doğmasına az kaldığının habercisi olan kızıl turuncu bir renk cümbüşü halinde olan bir gökyüzüne uyanırsınız, 3-5 kat merdiven inip aşçının gün ağarmadan hazırladığı siz inmeden 10 dk önce fırından çıkan poğaçalarla burnunuzda okyanus kokusu, yüzünüzde tatlı serin bir esinti güneş o kızıl turuncu renk cümbüşünün içinde kendini belli etmeye çalışırken kahvaltınızı yapıp yukarıya, köprüüstüne çıkarsınız. evet iş yerinize geldiniz ve bu size 5 katlık 30 saniye süren bir asansör yolculuğuna mal oldu :) karada çalışan arkadaşınız arabasının içinde sinirli sinirli telefonundan trafik durumuna bakıp e5'ten mi tem'den mi gideceğini düşünürken güneş erimiş altın bir top gibi ufukta o renk cümbüşünün içinde kendini göstermeye başlamıştır ve siz türk kahvenizi yapar köprüüstündeki ses sisteminde favori şarkınızı açar ve bir sigara yakarsınız.

    tabii yukarıda anlatılanlar her zaman doğru değildir denizde. aynı deniz gibi her gemi de her denizci de değişkendir. sonuçta su sudur ama akdeniz ile karadeniz'in dalga karakteristiği farklıdır. aynı onun gibi her geminin ve her tayfanın uyumu, iletişimi ve gemi üzerindeki yaşantısı başkadır. personelin birbiri ile uyumu iyiyse, özellikle köprüüstü ekibinin uyumu iyiyse denizdeki geçirdiğiniz süre işteymişsiniz gibi gelmez, kontrat uzatmak istersiniz, keyif alırsınız denizde olmaktan fakat uyumsuzluk varsa işte o zaman da değil günler saatler geçmez bazen, gemiden inmenize 24 saatten az kala hala kavga etmemek için kendinize gem vururken bulursunuz kendinizi.

    her ne kadar size abartılı veya gereksiz gelecek olsada denizciliğin romantik kısmını size uzun uzun övebilirim fakat bu mesleği yapacak adama gereksiz gelmemeli. denizcilik sevmeden, sırf parası için yapılabilecek bir meslek değil ya benim gibi olayın romantik kısmından ve deniz üstünde olmaktan keyif alıyor olmalısınız ya dünyayı gezmek ve bir yere bağlı olmamaktan keyif alıyor olmalısınız ama bir şekilde denizciliğin içinde bulacağınız bir detaydan keyif alıyor olmalısınız. tek motivasyonunuz para olmamalı.

    denizcilik o kadar engin bir konu ki buraya peşpeşe paragraflar döşesem de yine akıllarda soru işaretleri kalacak, ben konuyu toparlayamayacağım falan o yüzden bundan sonraki kısımlarda soru cevap olarak gideceğim. bu girdiden sonra da mesajla gelen sorular olursa onlarıda editleyerek buraya eklerim.

    1) nedir bu denizcilik? kime denizci denir? ne yapar bu adamlar?

    yazının başında bahsettiğim gibi denizci aslında çok genel bir terim. bu terimin içinde gemicisi de var kaptanı da var zabiti de var mühendisi de var silicisi de var yağcısı da var yani var oğlu var. ben bu yazıda gemi makineleri işletme mühendisliği ve deniz ulaştırma işletme mühendisliği üzerine yoğunlaşacağım.

    ne dedik deniz ulaştırma işletme mühendisliği. adının sonunda mühendis olduğuna bakmayın eski gemi güverte bölümünün yeni ismi bu ya da bölümü kazandığınız zaman yaşlı akrabalara söyleyeceğiniz şekliyle kaptanlık. bu bölümlerden mezun olup yazının ilerleyen kısımlarında değineceğim sınavlarda başarı gösterip ehliyetinizi aldıktan sonra size uzakyol vardiya zabiti veya uzakyol vardiya mühendisi diyecekler mealen 2. veya 3. zabit / 3. mühendis. gemideki işiniz vardiya tutmak üstlerinizin işini hafifletmek. şimdilik böyle genel bir tanım kalsın ileride detaylandıralım.

    2) hangi okullarda var bu bölümler? hangi okulu seçmeli?

    - istanbul teknik üniversitesi
    - istanbul üniversitesi
    - piri reis üniversitesi
    - karadeniz teknik üniversitesi
    - ordu üniversitesi
    - recep tayyip erdoğan üniversitesi
    - iskenderun teknik üniversitesi
    - van 100. yıl üniversitesi
    - yakın doğu üniversitesi
    - dokuz eylül üniversitesi

    tabii ki bana karşı çıkacaklar olacak, ''olur mu canım şu okul da şahane'' diyecekler olacaktır fakat piyasadaki genel kabulü ve bu zamana kadar çalıştığım zabit, mühendis arkadaşları ve stajyerleri göz önüne alacak olursam itü, dokuz eylül üniversitesi ve piri reis üniversitesi haricinde okuyacaksanız boşuna emek vermeyin. eskiden sadece itü'de olan bir bölümken sonrasında istanbul üniversitesi, dokuz eylül üniversitesi ve karadeniz teknik üniversitesi ile denizci çıktısı biraz arttırılmış sonrasında ise armatörlerin baskısı ve her ile bir üniversite mantığıyla pek çok yere daha açılmış bir fakülte denizcilik fakültesi. itü denizcilik fakültesi eskiden gerek hocaları gerek öğrenci profili ile şahane bir okulken şuan sadece ismi kalmış bir hayalete dönüşse de piyasada hala adı en çok geçen okul. piri reis yeni açılmış olmasına rağmen gördüğüm kadarıyla çok kaliteli geliyor. dokuz eylül de itü haricinde kökleşmiş olan tek okul.

    buraya önemli bir paragraf açmak istiyorum. eğer bulgaristan, hırvatistan gibi avrupa birliği ülkesinden vatandaşlığınız varsa gidip orada denizcilik okuyup oradan ehliyet almanız mesleki açıdan çok daha iyi olur. hem alacağınız eğitim burada alacağınızdan daha iyi olacaktır hem de ileride türk vatandaşı birine göre alacağınız maaş daha yüksek olacaktır. şimdi konvansiyonlar vs detaylandırıp kafa karıştırmak ve yazıyı uzatmak istemiyorum ama kısaca aynı şirkette aynı işi yapan bir alman ile bir türk zabit aynı gemide aynı maaşı almıyorlar.

    3) denizcilik yazmayı düşünen bir kadınım, yazmalı mıyım? gemide kadınlara nasıl bakılıyor?

    şimdi bu konu biraz karışık o yüzden hemen ilk sorular arasında cevaplandırmak istedim. aslında çok tartışılan bir konu, girince çıkması zor ama bu mesleği düşünen pek çok hanımefendi varken cevaplamadan olmaz.

    denizcilik çok gelenekselci, değişime hep ayak direyen bir iş kolu. dolayısıyla eski kafa yapılarını ve düşünceleri değiştirmek çok zor. bir de bunun üstüne denizde çalışan kadınların yaptığı olumsuz davranışlar eklenince gemide kadın olmaz olgusunu kırmak çok zorlaşıyor.

    şuan denizcilik sektöründe bazı firmalar kadın çalıştırmak istemiyor, bazıları ise çalıştırsa bile kadınlara 2. kaptanlık/mühendislik terfisi vermeyeceğini açık açık söylüyor. dolayısıyla zabit/mühendis olmak isteyen kadınlar ya daha kadın dostu firmalara gitmek zorunda kalıyor ya da yabancı firmalarda şanslarını deniyor.

    hadi şirketi falan hallettik ve gemiye çıktık gemide durumlar ne olacak derseniz. siz işinizi iyi bilip sorumluluklarınızdan kaçmadan onları layıkıyla yerine getirdiğiniz sürece herhangi bir erkekten daha farklı muamele görmeniz düşük olasılıklı bir durum. gemide çalışan kadınlar bu konuda daha kapsamlı bilgi vereceklerdir fakat gemide taciz vs olayları gördüğüm kadarıyla oldukça az hatta ben hiç görmedim. genelde gemide çalışan kadınlara bir kız kardeş, abla gözüyle bakıldığından mümkün mertebe herkes koruyup kollamaya çalışıyor ve saygı gösteriyor. kadınların gemide istenmemesinin iki ana sebebi var.

    ilki bazı kadın zabit ve mühendis arkadaşların cinsiyetleri sebepli pozitif ayrımcılık beklemeleri ve kendi işlerini başkalarına yıkmaya çalışmaları. hadi kendileri öyle olmasa bile gerek onları korumak için gerek onlara yaranmak için üstleri tarafından korunup kollanmaları.

    ikinci sebep ise yine bazı kadın meslektaşlarımızın gemide rahatlık arayışı içinde cinsiyetlerini kullanarak üstleriyle veya diğer iş arkadaşları yakınlaşmaları sebepli gemide çıkan karışıklıklar. evet burada saf/salak am budalası erkek meslektaşlarımızın da ayıbı var fakat konu en basit haliyle bu.

    aslında bunlar karada da olan şeyler fakat 15-20 kişinin bir kaç ay beraber olduğu, sınırları belli bir metal kütlesi üzerinde konular çok büyüyebiliyor ve zaten kırılması zor olan gemide kadın olmaz olgusunu iyice perçinleyebiliyor.

    4) ben karar verdim denizci olacağım fakat makine mi güverte mi?

    bundan bir 30-40 sene öncesine kadar insanın aptalı denizci, denizcinin aptalı makineci olur denirmiş fakat gelişen teknoloji, unmanned sertifikalı gemiler vs derken artık bu laf biraz tersine dönüyor gibi. eskiden makineci diyince yağ/kir içinde, nasırlı ellere ve kirli tırnaklara sahip bir grup tulumlu adam canlanırmış insanın gözünde. şuan ise özellikle insansız makine kontrol dairesi sertifikalı gemilerde makineci dendiği zaman memur gibi sabah 0800 akşam 1700 çalışan ve her daim yatan bir grup adam beliriyor. makineci arkadaşlar üstüme gelmeden önce ellerini vicdanlarına koysunlar =)

    basitçe neler yaptıklarını anlatacak olursam 2. zabit genellikle köprüüstü zabiti diye geçer ve kaptan ile beraber geminin evrak ve haberleşme işlerinin çoğunu halleder. aynı zamanda geminin navigasyon zabitidir ve köprüüstündeki seyir harita ve kitaplarının güncellenmesinden sorumludur. 3. zabit geminin güvenlik zabiti olan 1. zabite yani halk arasındaki deyişiyle 2. kaptana yardımcı olur. geminin güvenlik ve yangınla mücadele ekipmanlarının bakım ve tutumundan sorumludur. bunlara ek olarak şirketten şirkete değişmekle beraber bu iki zabit kendi aralarında revir, slopchest(gemi bakkalı) gibi bir kaç angarya işi daha paylaşır.

    3. ve 4. mühendis ise unmanned gemilerde baş mühendisin çıkardığı iş planından 2. mühendisin onlar için seçtiği işleri yaparlar. bu tüm makine ekibinin beraber çalışmasını gerektiren ağır bir iş olabileceği gibi 3. mühendisin tek başına yapacağı basit bir iş de olabilir. bunlara ek olarak baş mühendisin evraklarını falan hazırlarlar.

    kabaca artıları ve eksileri ile inceleyecek olursam

    ***güverte zabitliği***

    + denizci denilince akıllara gelen adam olmak.
    + tulum yerine üniforma, köprüüstünün manzarası vs ufak tefek güzellikler.
    + gemi hiyerarşisinde en tepedeki 2 adam (gemi kaptanı ve 1. zabit) da buradan çıkıyor. yani ben en tepeye oynayacağım diyorsanız güverte seçmelisiniz.

    - makinecilerin aksine 7 gün 24 saat dur durak vermeden geminiz ister limanda ister denizde olsun vardiyalı sistemle çalışmak. pazar tatilinin bile olmaması.
    - geminin evrak işlerinin %95'ine sahip olmak.
    - gemiye bir denetleme vs geldiği zaman denetlenen konuların %80'inin sizin sorumluluk alanınızda olması.
    - sorumluluklarınızın fazla ve sınırlarının net olmayışı.
    - gerek mezunların büyük kısmını oluşturmalarından gerekse gemi dışında çok aranan bir mesleğe sahip olmamalarından dolayı karada iş bulmalarının daha zor olması.

    ***makine mühendisleri***

    + yeni, sorunsuz ve unmanned makinelerde vardiyalı sistemden ziyade 0800 - 1700 çalışılıyor oluşu. pazar tatili.
    + güverte zabitleri kendi sorumluluk alanlarında ve işlerine yalnızken makinecilerin pek çok işi beraber yapıyor oluşları.
    + geminin ufak bir kısmını oluşturan bir alandan (makine dairesi) pek çok kişinin sorumlu olması.
    + limanlarda çok sıkıntı veya işkolik bir baş mühendis olmadıkça boş olmaları. en kötü ihtimalle 1700'den sonra sabaha kadar boş olmaları.
    + gemi üstünde su pompalarından jeneratörlere oradan asansörlere kadar pek çok alanda çalıştıklarından ve deneyim kazandıklarından dolayı denizde değil karada çalışmak isterlerse pek çok iş kolunda aranan adam olmaları.

    - gemi unmanned bile olsa herhangi bir arıza durumunda saat dinlemeden uykularının en tatlı yerinde bile olsalar kalkacak ve o sorun çözülene kadar uyumayacak olmaları.
    - gemi sorunsuz ise sürekli yatmalarına rağmen eğer sıkıntılı bir gemi ise neredeyse sürekli bir arıza ile uğraşmaları.
    - denizciliğin romantik, macera dolu kısmına dair çok da bir şey bilmemeleri. bu tip olaylara maruz kalmamaları.
    - yağ, kir, koku, ses vs sevmeyen kişinin makine dairesinde çok zorlanacak olması.

    pek çok güverteci arkadaşım şuanki aklım olsa makineci olurum diyor. makinecilerdense güverte istiyenine pek rastlamadım. ben zaten bölüme tek tercih ile isteyerek giren ve işimden çok memnun olan biri olarak güverteden memnunum. bu tercihi yapmadan önce facebook sayfalarından olsun, sözlükten olsun, instagramdan olsun bir kaç güverteci ve makineci ile konuşup karşılaştırma yapmak çok faydalı olacaktır. her iki tarafın da iş hikayelerini, deneyimlerini dinlemek seçim konusunda size oldukça yardımcı olur.

    5) araştırmanızı yaptınız, mezunlarla konuştunuz ve bölümü seçtiniz. ehliyet nedir? ehliyet sınavları nedir? liman cüzdanı ne? gibi pek çok soru olacak kafanızda, az buçuk onları anlatayım.

    önce liman cüzdanı ve ehliyetten başlayalım. herhangi bir denizcinin ticari gemilerde çalışabilmesi için eğitimini aldığı, yetkin olduğu konuda sınavlarına girip aldığı ehliyetinin ve gerekli sertifikaların işli oluğu bir liman cüzdanına sahip olması gereklidir. bu liman cüzdanı dediğim şey aynı bir pasaport gibi ufak bir defterdir. sayfalarında size ait nüfus bilgileri, sahip olduğunuz ehliyet, sahip olduğunuz sertifikalar, çalıştığınız gemiler gibi bilgiler yer alır.

    ehliyetinizi alabilmeniz için ehliyet sınavı ön gereklilik derslerini ve 12 aylık stajınızı bitirmiş olmanız ve ehliyet sınavlarından (6 adet sınav) geçmiş olmanız gerekir. tabii o kadar staj ve sınav ile bitmiyor işler bir de bunların üstüne sayısı onlarla belirtilen sertifikalaya sahip olmanız beklenir. bu sertifikaların bazılarını okulunuz 4 yıllık lisans eğitiminize yedirerek diploma ile beraber size verecektir bazılarını ise özel kurslar vasıtasıyla almanız beklenecek. tüm bunları hallettikten sonra artık liman cüzdanınızı alıp şirketlere başvurmaya başlayabilirsiniz.

    6) beni deniz tutuyor bu mesleği yapabilir miyim? çözümü var mı?

    denizden etkilenmemek çok büyük bir avantaj olsa da her denizci böyle olacak diye bir durum yok. ayrıca modern, büyük gemiler her gün bindiğiniz şehir hatları vapurları veya ido deniz otobüsleri gibi sallanmazlar dolayısıyla ciddi dalga veya fırtına olmadıkça deniz tutması durumu ile karşılaşmazsınız. bu dalga ve fırtına durumu da biraz geminin şansına, biraz sizin gemiye çıktığınız tarihe biraz da geminin gittiği yerlere bağlıdır. kışın kuzey atlantik'te bulunup da sallanmamak büyük şanstır mesela.

    vücudumuz maalesef ki maruz kaldıkça denize alışamıyor yani sizi deniz tutuyorsa bilin ki 70 yıl denizde de kalsanız yine tutacaktır fakat bununla mücadele etmeyi öğrenebilirsiniz.

    7) çalışma şekli nasıl? sürekli bir firmaya mı bağlıyız? nasıl oluyor o işler?

    genelde sektörden olmayanların kafasını karıştıran kısım burası. 3+1 kontrat, 6+1 kontrat, yıllık sözleşme nedir ne anlama gelir. denizcilik firmaları genel olarak denizcileri 2 şekilde çalıştırır. belirli bir denizciyi belirli bir gemi için belirli bir süreliğine tuttuğu kontratlar ile ve belirli bir denizciyi bir veya bir kaç yıllığına gemiden bağımsız olarak tuttuğu sözleşmeler ile. kontrat usulü sektörde daha çok görülür. siz bir firmaya gider ve o firmanın personel havuzu içine girersiniz onlar da sıra size geldiği zaman sizi arayıp gitmek isteyip istemediğinizi sorarlar. gemiye gitmeniz durumunda o firmanın sizin pozisyonunuza göre sunduğu kontrat süresince o gemide çalışır ve maaşınızı alırsınız. kontratınızın 3+1'se mesela 3 ay çalıştığınız takdirde firma size 1 ay da ekstra maaş verir. yani artıdan sonra gelen rakam sizin ekstranız olacak, tatil parası gibi düşünebilirsiniz. o gemiden indikten sonra havuzda kalıp tekrar sıra beklemek veya başka firmaya geçmek sizin tercihinizdir. bu tip anlaşmalarda sadece gemide olduğunuz sürece maaş alırsınız. yıllık sözleşmelerde ise firmalar size 12 ay boyunca ödeme yaparlar fakat esnek bir çalışma/tatil anlayışı yoktur. firmalar genellikle gemide bulunduğunuz her 3 gün için 1 gün izin verirler yani 3 ay gemide çalıştıktan sonra 1 ay tatil yaparsınız ve 31. gün tekrar gemiye gidersiniz. bu tarz anlaşmalar sektörde daha az görülür.

    8) maaşlar nasıl?

    (bkz: #90942578)

    9) iş bulma sıkıntısı/kolaylığı ne durumda?

    yukarıda üniversite kısmında da kabaca bahsettim. itü ve dokuz eylül gibi eski ve piyasada önemli mevkilerde mezunları bulunan okullardan mezun olursanız özellikle ingilizceniz de varsa gerek yerli gerek yabancı firmalarda iş bulmanız sıkıntı olmayacaktır fakat recep tayyip erdoğan üniversitesi gibi bir okulun denizcilik fakültesinden mezun olursanız iyi firmalarda iş bulmanız biraz zor olacaktır.

    10) gemide tipik bir günümüz nasıl geçiyor?

    3. zabit sıradan bir seyir gününde sabah 0730 gibi kalkıp kahvaltısını edip 0800-1200 vardiyası için köprüüstüne çıkar. 1200'de aşağıya inip yemeğini yer ve saat 1300-1500 arasında güverte mesaisinde geminin güvenlik ve yangın ekipmanlarının bakım&tutumuyla ilgilenir. sonrasında akşam yemeğine kadar boş. akşam 1730-1900 arasında akşam yemeğini yer. sonra 2000-2400 vardiyası için köprüüstüne çıkar.

    2. zabit 1130 gibi kalkarak kahvaltısını edip 1200-1600 vardiyası için köprüüstüne çıkar 1600 gibi aşağı iner. boş vakit, yemek, uyku vs derken gece 0000-0400 vardiyası için tekrar yukarı çıkar. boş vakitinde şirketten şirkete değişmekle beraber revir veya slopchest ile ilgilenir.

    1. zabit sabah 0400-0800 vardiyası için kalkar. sabah inip kahvaltısını yapıp güverteye çıkıp gemicileri kontrol eder veya çalışır veya gidip uyuyup öğleden sonra güverteye çıkar. 1600-2000 vardiyası için köprüüstüne çıkar sonra sabah vardiyasına kadar yine boştur.

    mühendisler ise unmanned gemilerde 0800-1700 olacak şekilde çalışırlar. şirketten şirkete ufak değişiklikler gösterecek olsa da saat 1000-1030 ve 1500-1530 arası çay molaları, 1200-1300 arası da yemek molaları vardır. vardiyalı sistem çalışan gemilerde ise vardiyaları süresince kendilerine düşen görevleri yaparlar.

    en özet şekilde çalışma sistemi yukarıda anlattığım gibi. bunun dışında boş vakitlerinde insanlar ya kendi kamaralarında film, dizi izlemeyi veya kitap okuymayı tercih ediyor ya da ortak salonda beraber bir film izleniyor, okey, kağıt vs türevi oyunlar oynanıyor. bazı gemilerde havuz, spor salonu gibi ekstra olanaklar bulunabiliyor. bu ekstralar tamamen sizin şirketinizin gemilerine bağlı.

    11) gemi-kara iletişimi nasıl sağlanıyor? gemilerde internet var mı?

    gemi-kara iletişimi sağlamanın pek çok yolu var fakat her gemide hepsini bulacaksınız diye bir durum yok. alternatifleriniz muhtemelen aşağıdaki gibi olacaktır;

    * dakikası 1 usd civarında fiyatlandırılan uydu telefonundan arama yapmak.
    * gemide kurulu bir e-mail sistemi üzerinden e-mail göndermek/almak.
    * bedava veya paralı olan wi-fi üzerinden whatsapp, skype tarzı uygulamalar kullanarak konuşmak.
    * sürekli karaya yakın seyir yapan gemilerde kendi telefonunuzu kullanmak ve sürekli bulunduğunuz ülkelerin sim kartlarını almak.

    bunlardan bir veya birkaçı geminizde olabilir. artık pek çok firma gemilerine geniş bant internet sağlayan uydu sistemleri kuruyor (en azından iyi firmalar). bu geniş bant internet sayesinde whatsapp üzerinden sesli veya görüntülü arama yapabiliyorsunuz. internet erişimini bazı firmalar size aylık bir kota ile bedava sağlarken bazıları ücret talep edebiliyor. bu olay ve fiyatlar çok değişkenlik gösterebildiği için hepsini ayrı ayrı yazmıyorum.

    şimdilik aklıma gelen, en çok merak edilen sorular bunlar. eğer mesajla daha farklı sorular gelirse onlara cevap verdikçe buraya ekleyerek devam ederim.
67 entry daha
hesabın var mı? giriş yap