• dörkeni de der, yerlisi.
  • yabancısı da pek bilmez burayı. bileni de adını söyleyemez; "devrek", "devrekhanı", "devrekanı", "deve kamil" * benim rastladığım söyleyiş yanlışlarıdır.
  • ülkemizdeki en çirkin ilçelerden birisi olmakla birlikte merkeze yakınlığı avantajıdır. kastamonulularca dörükönü gibisinden telaffuz edildiği de duyulmuştur.
  • ilçe merkezini ele aldığımızda seydiler ile birlikte kastamonu'nun en çirkin iki ilçesinden biridir.

    ne karadeniz sahilinde bulunan inebolu, abana, bozkurt, cide, çatalzeytin, bozkurt gibi sahil yerleşkesidir.
    ne dağlar üzerine kurulu otantik ve yemyeşil doğasıyla küre, azdavay, pınarbaşı, şenpazar, ağlı gibi farklı dünyalarda hissettirir.
    ne taşköprü, tosya gibi gelişmiştir.
    ne de kastamonu merkezin şıklığından, tarihi dokusundan, sakinliğinden ve muhteşem doğasından oluşan sentezle boy ölçüşebilir.
    bu ilçeyi güzel yapan ise, ilçe merkezinin içinde olduğu geniş ovayı geride bıraktığınızda içinde kalıverdiğiniz ormanlardır ve muhteşem doğasıdır.

    tüm kastamonu ve geniş perspektifte tüm karadeniz gibi bir vakitler rum yerleşkesi olan bu bölgeye 1200'lerden itibaren yoğun bir türkmen göçü gerçekleşmiştir. anadolu'daki moğol baskısından kaçan ve yörük olan bu türkmenler, ılgazlardan girdikleri bu dağlık, yeşillik, bol yağmurlu bölgede hızla ilerlemişler ve köyler kurmaya başlamışlardır. özellikle tarıma nispeten müsait olan güney kesimler (kastamonu, taşköprü, tosya) hızla türkleşmiş, buralardaki gayri müslim nüfus da kuzeye, karadeniz sahillerine akın etmiştir. bu nedenle katamonu'nun güney kesimi ve ovalar yöresi türkiye'deki belki de en saf türk topluluğudur. köy isimleri de genellikle türkçe ve türk boyu adlarıdır. (iğdir, kınık, balaban, dodurga vs)

    buna karşın karadeniz sahilleri de rum nüfusun yoğun olduğu bölgedir ve 1923 mübadelesine kadar rumlar ve türkler bölgede ortak bir hayat kültürü oluşturmuş durumdalardı. aynı köyde hem rumca hem türkçe bilen insanların olduğu, kilise ve camilerin birbirine baktığı masal gibi bir yer biraz. bu bölgede köy isimleri genellikle rumca kalmış, devlet zoruyla değişse bile halkın kullanımında rumca isimler kullanılmaya devam edilmekte. (patriyoz, acitonoz, abladoz, erkistos, gedos, zarbana, ilişi, evrenye, fakaz, diköz vs vs.)

    devrekani ise bu iki kültür kuşağının tam ortasında yer alan bir yerdi. 1930'lara kadar bugünkü yapıda değildi. merkezini oluşturan ve çok verimli olan ovası, devrekani köyü - kasabası adıyla kastamonu'ya bağlıydı.

    karadeniz dağlarının üzerindeki köyler ise (kumasini vs) küre'ye bağlıydı. 1930'larda artan nüfus sonucu burası küre'den devşirme köyler ve merkezin birleşmesiyle ilçe yapıldı. toprakları çok verimli olduğu için verdiği onca göçe rağmen halen kastamonu'nun kalabalık sayılan ilçelerindendir ve insanı da kastamonu'nun en zengin, en atak halkı kabul edilir.
    osmanlı döneminde çok kalabalık olmayan bu yörede eski ünlü toprak sahipleri ve ona bağlı türk ve ermeni işçiler yaşarmış. bu ağalar, beyler aynı zamanda istanbul'da da tanınan, sözü geçen kimselermiş. günümüzde elbette bu durum sona ermiş ve ne beyler kalmış ne ermeniler. devrekani'den çıkan son ermeniler 1990'da istanbul'a göçmüşler. evvelce müslüman olan ermeniler ise artık türkleşmiş olarak hala yaşarlar ve birkaç adet köyleri vardır. kültürel olarak halen geri kalan halktan farklıdırlar.
    kastamonu'da hristiyan ermeni nüfus ise sadece taşköprü'de bulunur.
    bunun yanında çerkezler de gelmiş bu çok geniş ve bereketli ovaya. köyleri halen vardır. kültürlerini kaybetmişler ancak devrekani kültüründe halen çerkez etkisi vardır. etkileşim yani.

    bunun yanında bir ara buralara göçen gürcüler de yerel halkla uyuşamayıp gitmek zorunda kalmışlar.
    karadeniz dağlarındaki köyleri ise hala biraz farklıdır ova köylerinden. bambaşka bir coğrafya, iklim, kültür, şive, yemekler vs.
    toparlarsak denebilir ki, merkezi size bol bol tarım arazisinden başka bir şey vadetmez, görülecek pek bir şeyi yoktur ancak ovayı geçtiğinizde karadeniz ormanları başlar ve cennetin yeryüzündeki şubesine girmiş sayabilirisiniz kendinizi.
  • index anatolicus'ta devrekani hakkında bulduklarım:

    1530'da nahiye, 1841'de kaza, 1944'te ilçe olmuş. nişanyan, 1189 (hicrî) tarihinde rakka iskanbaşısı milli aşiretinden eşkıya timur ile ömerkanlı ve devrekanlı kürt aşiretler efradından bazılarının tenkil edildiğine dair diyarbakır valisi abdullah paşa'nın tahriratını bulmuş. 1264 (hicrî) tarihinde rusyalı bazergan david savala'nın cihanbeyli mir aşireti ile karahisar'da meskun devrekanlı şencekanlı cemaatlerinde olan alacağı hususunda verdiği istida üzerine gereğinin yapılması kaydı varmış. 1264 (hicrî): devrekanlı aşireti'nin şeyh hasan'ın bursa'ya götürmekte olduğu hayvanlarının cihanbeyli'de elinden alındığının doğruluğunun araştırılarak işarına dair ağnam müdürlüğü'ne tezkire.

    ezcümle derekani adı devrekhan/devrekhanlı aşiretinden geliyor gibi.

    (bkz: devrek)
  • haziran 2020'den itibaren yaşantımı sürüverdiğim ve uzun bir süre daha ikamet etmekte olacağım, kastamonu'nun en yoksun ilçesi. en büyük başarısı kastamonu merkeze 20 dk.lık mesafede olması. yaklaşık 1000 metre rakımda bulunmakta olup hava sıcaklığı kışın en düşük -20 ,yazın en yüksek 28 derece sıcaklığa ulaşmaktadır gözlemlediğim kadarıyla. en görülesi yerleri (bkz: yaralıgöz dağı) bozkurt yolu üzerinde bulunmaktadır. ana geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. tarım faaliyetleri arasında yazın arpa, buğday ve (bkz: siyez buğdayı), sonbaharda pancar önemli gelir kaynaklarıdır.
hesabın var mı? giriş yap