• kendilerini dindar olmak hasebiyle halkın seçimine sunanların yıllar içinde gerekli ortamı hazırladıktan sonra kanun ve düzenlemelerde yaptıkları değişikliklerle kentsel dönüşüm adı altında memleketi soyma girişimidir.

    deprem felaketi dindar rantçı için iyi bir bahane daha sağlamıştır.
    kentlerin paha biçilmez değerdeki arazi ve siteleri dinci geçinen rantçı kapitalist tarafından yeniden inşa edilmek üzere avlanmaya başlanmıştır bile.
  • en hafif tanımıyla yandaş şirketlerin kimi zaman yabancı ortaklıklarla da paylaştığı yağmadır.
    bakan'ın demesine göre,
    kentsel dönüşümün toplam maliyeti 400 milyar dolar civarında.

    bakalım hangi dinci bezirganlara nasip olacak..
  • kentsel dönüşüm yağması depremden sonra hız kazandı

    --- spoiler ---

    depremi fırsat bilen sermaye, kentleri yağmaya hazırlanıyor. güvenlik propagandası ile pazarlanan "kentsel dönüşüm" projeleri kapsamında, inşaat şirketlerinin hedefinde, istanbul'un değerli yerleri üzerine kurulu siteler var. tartışmalarda, site binalarının sağlıklı olup-olmadığı ise bir parametre sayılmıyor!

    van depremi fırsat bilinerek hızlandırılan ve kentlerin değerli yerlerinin sermaye tarafından kâr amaçlı yeniden organizasyonu amacıyla düzenlenmesini içeren kentsel dönüşüm adına yürütülen çalışmalar “ürünlerini” vermeye başladı. habertürk gazetesinde çıkan bir habere göre istanbul'un merkezindeki değerli araziler üzerindeki siteler, yabancı fonların ve markalı konut üreticisi şirketlerin hedefine oturmuş durumda.

    birçoğu yıllarca önce yapılan sitelerin yerlerine, çok daha lüks rezidans tipi yapılar ya da büyük alışveriş merkezleri yapılacağı öngörülüyor. inşaat şirketlerinin de bastırmasıyla çıkartılmaya çalışılan “kat mülkiyeti” ile ilgili yeni yasa ise, yıllarca oturduğu evini terk etmek istemeyen konut sahiplerini de, çoğunluğun isteğine uymaya zorlayacak bir şekilde hazırlanıyor. bu sayede inşaat şirketleri tüm ev sahiplerini ikna etmek için uğraşmak zorunda kalmayacak.

    depremi fırsat bilenler, yağmaya hazırlanıyor

    sayıları 30’a yaklaşan ve avrupa yakasında etiler, ulus, levent, anadolu yakasında ise ataşehir, koşuyolu gibi şehrin en değerli noktalarında bulunan bu sitelerin bulunduğu yerlerde oluşturulacak projelerde “pastanın” büyüklüğü 30 milyar doları buluyor. buna göre şu an da sitelerin yerine yapılması planlanan projeler için site başına 1-1,5 milyar civarında bir değer biçildiği belirtiliyor. bu rakamlar, van depremini fırsat bilip, güvenlik bahanesi öne çıkarılarak hızlandırılmak istenen kentsel dönüşüm yağmasının, sadece istanbul ile ilgili boyutlarını da ortaya çıkarıyor.

    istanbul'un avrupa yakası'nda etiler, levent, gayrettepe, esentepe, mecidiyeköy, beşiktaş, ulus, eyüp, anadolu yakası'nda ise ataşehir, kozyatağı, maltepe ve koşuyolu'nda yoğunlaşan, üzerlerinde 30-40 yıllık binaların bulunduğu sitelerin arazileri gerçek anlamda altın değerinde. şirketlerin amacı geniş arazi üzerinde yayılmış sitelerde kat sahiplerini “ikna etmek”. ancak 150-200 konutluk bu sitelerde herkesten olur almak da o kadar kolay değil. bu nedenle bazı şirketler site sakinlerini evlerini satmaya ikna etmek için özel tim bile kurmuş durumda. bu sırada hukuki problemlere karşı özel hukuk büroları da devrede. çevre bakanı erdoğan bayraktar’ın da zaman zaman işaret ettiği ve kısa sürede “inşaat lobisinin” de desteği ile değiştirilmesi beklenen “kat mülkiyeti yasası” istenildiği şeklini alırsa, şirketlerin herkesi ikna etme gibi bir sıkıntısı da kalmayacak. buna göre belli bir çoğunluğu yakaladıkları anda, insanlar istemese bile evlerinden ayrılmak zorunda kalacaklar.

    sitelerin çevresi sarılmış durumda

    etiler'deki uçaksavar sitesi, gayrettepe'deki emekli subay evleri, bomonti'deki bira işçi evleri, ulus'taki noterler sitesi, eyüp'teki bahariye sitesi, maltepe'deki doğuşkent ve sanatçılar sitesi, yeşilköy'deki toplu konut sitesi, etiler'deki petrol sitesi gibi sitelerin sakinlerinin çevresi, şirketler tarafından sarılmış durumda.

    yasa çıkarsa işimiz kolay…

    istanbul'un merkezindeki sitelerin talipleri arasında yabancı fonlar da var. türkiye'de imar kanunu, belediyeler ile ilgili mevzuata uzak oldukları için proje takibinde hukuk bürolarını tercih ediyorlar. hansu avukatlık bürosu'ndan ömer faruk hansu, “yabancı çıkabilecek sorunu önceden bilmek istiyorlar” diyor. şu an için fonların da türk şirketlerin de, kentsel dönüşüm adı da verilebilecek sitelerle ilgili en büyük sorununun kat mülkiyeti kanunu olduğunu dile getiren hansu, “bir kişi itiraz ettiği anda orası kilitleniyor. yeni yasal düzenlemenin yapıldığını biliyoruz. yüzde 70-80 çoğunluk şartı getirildiği zaman bile yeni proje geliştirmek isteyen onlarca talipli var” dedi.

    mütekabiliyeti de kaldıracaklar

    yabancıların türkiye'de konut alırken karşılarına çıkan bir başka konu da mütekabiliyet yani karşılıklılık ilkesi. azerbaycan'dan, suudi arabistan'dan, irak ve ürdün'den türkiye'de bireysel olarak konut sahibi olmak isteyenlerin bulunduğunu anımsatan hansu, “ben sadece türkiye'de konut alabilmeleri için 27 azeriye mütekabiliyet yasası gereği bireysel olarak alamadıkları için istanbul'da şirket kurup konut aldırdım. son üç yılda 173 yabancıya konut alsınlar diye şirket kurdum” dedi.

    akp’nin bu yasayı da değiştirmek için hazırlıklar yaptığı biliniyor. çevre ve şehircilik bakanı erdoğan bayraktar, geçtiğimiz ay yaptığı bir konuşmada “mütekabiliyeti kaldıracağız, yabancılar kolaylıkla mülk alabilecekler” ifadelerini kullanmıştı.

    tapu kanunu'nun 35. maddesinde, ''yabancı uyruklu gerçek kişiler, karşılıklı olmak ve kanuni sınırlamalara uyulmak kaydıyla, türkiye'de işyeri veya mesken olarak kullanmak üzere, uygulama imar planı veya mevzii imar planı içinde bu amaçlarla ayrılıp tescil edilen taşınmazları edinebilirler. sınırlı ayni hak tesis edilmesinde de aynı koşullar aranır. yabancı uyruklu bir gerçek kişinin ülke genelinde edinebileceği taşınmazlar ile bağımsız ve sürekli nitelikte sınırlı ayni hakların toplam yüzölçümü iki buçuk hektarı geçemez'' hükmü yer alıyor.

    --- spoiler ---

    14.11.2011 - 16:47

    (sol - haber merkezi)
  • 3000 mahallede kentsel dönüşüm ilan ederek gerçekleştiriliyor.
    3000 mahallede yüz binlerce insanın yerinden yurdundan sürülmesi,
    geçmişinin yok edilmesi dini kullanarak memleketi sömüren soysuzları rahatsız etmiyor.
  • yoksul insanların mahallelerini hedef almış durumda.

    küçükçekmece ayazma mahallesi sakinleri,
    kentsel dönüşüm gerekçesiyle evlerinden, mahallelerinden çıkarıldı.
    sözler verilmesine rağmen mağdur edildiler.
    2 yıl çadırlarda kaldılar, soğuktan çocuklar öldü.
    arkasından borçlandırılarak bezirganbahçe toki konutlarına gönderildiler.
    sürüldükleri yer doğru düzgün ulaşımın bile olmadığı bir yer.
    kira veya taksitlerini ödeyemeyecek duruma sokulmuş bu fakir insanlar hala mücadelelerini sürdürüyorlar.
  • hukuk yasa dinlemeden kılıfına uydurularak yapılan imar soygunu.
    bireysel çabalarla zaman içinde var edilen tarihi fakat yoksul mahalleler zamanla şehrin ortasında kaldı ve büyük bir rant pastası oluştu.
    zeytinburnu, sulukule, tozkoparan gibi yaklaşık 3000 mahallede kentsel dönüşüm ilan edildi.
    örneğin 1960ların kenar mahallesi tozkoparan,
    yıldız teknik üniversitesi, otogar ve havaalanın arasında kaldığı için bugün artık bir rant bölgesi ve iktidarın palazlandırdığı büyük müteahhitlerin ağzını sulandırıyor.
    yoksula yedirirler mi,
    iyileştirme adı altında eski mahalleleri yıkıp lüks konutlar dikecekler.
    bu konuda örneğin ankara dikmen vadisi halkı büyük bir direniş gösterdi, hukuk savaşını kazandılar, bir emsal teşkil ediyorlar.
  • kentsel dönüşüm ve 2b elele geliyor.

    --- spoiler ---

    van depreminin ardından hız kazanan kentsel dönüşüm süreci ile ilgili her geçen gün yeni gelişmeler oluyor. çevre ve şehircilik bakanlığına büyük yetkiler veren 2-b yasa taslağı ile kentsel dönüşümün önü açılacak. buna göre bazı mülk sahipleri ise hiç bir hak talep edemeyecek.

    van depreminin ardından hız kazanan kentsel dönüşüm süreci ile ilgili her geçen gün yeni gelişmeler oluyor. çevre ve şehircilik bakanlığı'na büyük yetkiler veren 2-b yasa taslağı ile istanbul, ankara, izmir gibi büyük kentler başta olmak üzere kentsel dönüşümün önü açılacak. buna göre bazı gecekondu sahipleri ise hiç bir hak talep edemeyecek.

    önceki gün başbakan yardımcısı ali babacan başkanlığında toplanan ekonomi ve koordinasyon kurulunda, orman vasfını kaybetmiş hazine arazileriyle ilgili yasa taslağına son şekli verildi. hürriyet yazarı aysel alp’in haberi, son günlerde artan “kentsel dönüşüm” ve 2-b tartışmalarında medyaya pek yansımayan ayrıntılara dikkat çekiyor. buna göre çevre ve şehircilik bakanlığı ve toki öncülüğünde götürülen bu dönüşüm sürecinde, bazı mülk sahiplerinin dava açarak hakkını aramak hakkı bile yok.

    hak yok, tazminat yok, dava açma şansı yok

    aysel alp yazısına göre, bazı mülk sahiplerinin, söz konusu arazinin proje kapsamına alınması halinde, yargıya başvurmak dahil herhangi bir hakkı bulunmayacak:

    “bin metrekareye kadar olan arazilerin bedeli, rayiç değer ile emlak vergisi değeri üzerinden belirlenecek. ancak 2-b arazinin bulunduğu bölgenin ‘proje alanı’ ilan edilmesi durumunda yıllardır bu araziyi kullananlar, ‘devralma hakkından’ yararlanamayacak! bu duruma itiraz edemeyecekler. hak ve tazminat talep edemeyecekler. hatta dava bile açamayacaklar!”

    asıl amaç kıymetli hazine arazilerini imara açmak

    taslakta, kanunun amacı, hazine adına orman dışına çıkarılan ve çıkarılacak yerlerin değerlendirilmesi, yeni orman alanlarının oluşturulması, nakline karar verilen orman içi köyler halkının yerleştirilmesi ve orman köylülerinin kalkındırılmasının desteklenmesi olarak özetlendi. ancak asıl meselenin, kıymetli hazine arazilerinin imara açılabilmesinin önündeki engellerin kaldırılması olduğu biliniyor. alp yazısında şöyle devam ediyor:

    “yasa taslağına göre öncelikle orman arazisi üzerinde fiili kullanım durumu, varsa üzerindeki yapı veya ağaçların kime veya kimlere ait olduğu, kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığını gösteren listeler hazırlanacak.

    taslağın 9. maddesi ise davaları konu ediyor. buna göre konuyla ilgili davalarda yürütmeyi durdurma ve tedbir kararı verilemeyecek. bu yerlerde hak iddia edenlerin açtıkları davalar, davacılar lehine sonuçlandığında taşınmazlar genel hükümlere göre kamulaştırılacak.”

    proje alanına düşen yandı

    yasanın en can alıcı kısmı ise yoksulları ilgilendiren “proje alanı” yetkisi. çünkü bu şekilde “proje alanı” olarak tarif edilen yerlerde ikamet edenlerin hiçbir hak talep etme şansı olmayacak. alp şu ifadeleri kullanıyor:

    bir bölgenin gecekondu ve kentsel dönüşüm amacıyla 'proje alanı' ilan edilmesi durumunda, bu bölge içinde kalan özel mülklerde de söz hakkı idareye geçecek. proje alanını çevre ve şehircilik bakanlığı, toplu konut idaresi başkanlığı veya ilgili büyük şehir ya da diğer belediyeler ilan etme yetkisine sahip olacak. ancak proje alanı sınırlarının belirlenmesinde son söz çevre ve şehircilik bakanlığı’nın olacak. bakanlık, idarenin talebini 15 gün içinde değerlendirecek. bu talebi değiştirme hakkına sahip olacak. aynı proje alanı için birden fazla teklif olması halinde, öncelik toki’de olacak. ancak çevre ve şehircilik bakanlığı tarafından proje alanı belirlenmesi halinde, öncelik bakanlığa geçecek. proje alanı içindeki taşınmazlar, hak sahiplerince satın alınabilecek. ya da onlar ilgili idareye bu haklarını satabilecekler. ama hak sahipleri, taşınmazları doğrudan başka birine satamayacaklar.

    --- spoiler ---

    16.11.2011

    sol gazetesi
  • türlü çeşit biçimlerde kenti yok etmek üzere devam ediyor:
    (bkz: bizans sarayına inşaat hançeri)
hesabın var mı? giriş yap