• hareketsiz, durağan, rahat, ferah, özgür, ben...
  • insanlar davranirken keskin ve belki asiri noktalarina baskalarinin ve kendilerinin alismasi, marjinal davranis degisim payinin dusuklesmesi, o kisinin davranisinin belli bir ranj icinde gidip gelmesi, kimseye batmamasi, kendi yagiyla kavrulmasi, eski tepkileri cekmemesi durumunda kisinin aldigi karakter ozelliginin sifat hali.
  • asude..
  • yansıma sözcük olma özelliği taşımaksızın manasına böylesine cuk oturan kelime pek nadirdir.

    barındırdığı incecik sesliler ve yumuşacık sessizlerle bünyeye 'dinginlik' verir 'dingin'.
  • sanki illa ki yeşil olan.
    mavinin enerjisi fazla gelir, kırmızının tutkusu, sarının heyecanı, turuncunun neşesi, kahverenginin hüznü, morun ukalalığı.
    ama yeşil dingindir.
    yeşil illa ki dingin değildir belki, ama dingin illa ki yeşildir.
  • ben değil ama; herkes gidecek hayatımdan. ben gidersem olmaz. zaten dinginlik arayanı bulmaz; o beni bulacak.

    çok huzursuz mutluluğum oldu. mutlu olmak kolay; ufak bir şey bile mutlu edebilir insanı.

    huzur ayrı. bir gün suyuma kimse taş atamayacak. sonra başka bir dingin suyla karşılaşıp, birbirimize karışacağız. buharlaşana kadar; neler saklayacağız...
  • denizden uzak-deniz fikrine nazır bir karasal iklimden deniz fikrine ve denize sıfır bir tepenin etegine geldim, şaşkınım..

    beton yığınlarının arasında tek bir tanesini göremediğim yıldızlar da buradalar, elimi uzatsam tutup götürecekler beni samanyolunda bir geziye-ki oldum olası anlam verememisimdir bu isiltilarla dolu boşluğun tahıl saplarının ufaltilmis haliyle iliskilendirilmesine.

    öyle bir yerdeyim ki, bir kelimenin anlamı vücut buluyor şimdi; oturduğum balkonmus dingin, yağmur yagmadigi halde yağmur sonrası kokarak hafiften esen meltemmiş, çam havasiymis. dinmiş burada oncesinde her ne olduysa, serin bir rüzgar alıp götürmüş tüm kargaşayı; geriye sükunet kalmış.
  • yorgun, bırakmış, zararsız ama mutlu.
hesabın var mı? giriş yap