• (bkz: distimi)
  • adapazarı'nda yerel bir radyoda (radyo aktif idi sanırım) 2000 yılının birkaç ayı boyunca pazar akşamları yayınlanmış olan program. 17 yaşında küçük ve distimik bozuklukları olan bir kız hazırlayıp sunuyordu ama pek hazırlık yapmış bir hali olmuyordu genelde. garip bir fragmanı vardı ve belki de programın en profesyonel tarafı bu fragmandı. saldım çayıra allah kayıra kabilinden rock genel başlığı altında kategorize edilebilecek şeyler çalıyordu. arşivi kısıtlıydı; zaten arşivin kendisinin olduğunu ve 56k modemle internetten temin edildiğini itiraf etmişti. o kızın orda olması, konuşma tarzı, programın ne idüğü belirsizliği ilginçti, komikti ama sevimliydi de. sonra çıkmaz oldu radyolara... ne oldu o kıza acaba?
  • ilgili tanımlara göre, tanıdığım 10 kişiden 11'i distimik bozukluğa yakalanmış..
    özellikle çevremin çalışmaktan nefret eder hale gelmiş, bezgin ve bekarlarla dolu olduğunu gördükçe inancım iyice artıyor..

    hepimiz distimikiz!

    kaynak:
    http://gundem.milliyet.com.tr/…/1419249/default.htm
  • depresif duygu durumun baskın olduğu, 2 yıldan uzun süredir devam eden, neredeyse kişiliğin bir parçası haline gelmiş durum.
  • pasif bagimli kisilik bozuklugudur. distimik bozukluk gosteren bireylerde asiri gelismis super ego vardir. kisi sık sık projeksiyon ve introjeksiyona basvurur bunun bir sonucu olarak regresyon gerçekleşir. super ego mantiksiz bir tabakadir. ego kendisini super ego tarafindan terkedilmis hisseder buysa sucluluk duygusunu tetikler. ekstrem durumlarda super ego, egonun kendisini yok etmesini dikte eder buda intihar egilimlerine sebebiyet verir. ambivelant duygu karmasasi gorulebilir.
  • tanı kriterleri tam olarak belirlenmemiş olan ve afektif bozuklukla kişilik bozuklukları arasında yer alan bu duruma depresif nöroz veya kronik minör depresyon adı da verilir. heterojen bir hastalık grubudur. kroniktir. distimik hastalarda daha sonra majör depresyona veya alkol ya da ilaç bağımlılığına tutulma riski yüksektir. trisiklik antidepresan tedavisi ile olguların % 50’ ye yakınında düzelme sağlanabilir.
  • inatçı depresyondur.

    distimiler mutsuzluklarını gömlek gibi giyerler üstlerine.. ancak bu mutsuzluğun seyri farklılık gösterir sürekli.. dalgalanır durur ruh halleri..

    çoğunlukla ilk kez çocuklukta ya da ergenlikte yakalar kişiyi. fakat çevre çoğu zaman bu depresyonun farkına varmaz. çünkü "sinsi"dir. usul usul yaklaşır... o tazecik beyinler eğitimle kendilerini şekillendireceği yıllarda, bu inatçı duygudurum bozukluğu ile uğraşır.. geldi mi de bu, kolay kolay gitmez.. motivasyonu mahveder.

    sırrı ikidir..

    2.

    2 yıl boyunca kişi mutsuz (depresif - genelde mutsuzum diyorlar. yataktan çıkmak istemiyorlar mesela) olduğunu ifade ediyorsa "bingo! yakaladım seni!" demeye çok yaklaştınız demektir. gerçi demeyin siz, genelde psikiyatristler diyor bunu..

    çevrenizde işinden başka hiçbir şeye ilgi duymayan kişiler varsa, ki onu da yapmak zorunda olduğu, gereklilik olarak gördüğü için yapıyorsa gözünüzü dört açın.. hayattan hiç zevk almıyorsa da açın gözünüzü.. eğer yetersiz hissediyorsa kendisini, çok çalışmasına rağmen hem de.. açın gözünüzü.. yaşama inancı da kalmamış olabilir onun, mutsuzdur. inatçı depresyona uğraşıyor olabilir farkında olmadan.. açın gözünüzü.. sorun kendinize; "en az 2 yıldır böyle mi bu adam, bu kadın?"

    yok mu bunun başka belirtisi? olmaz mı?

    hooop, işte yine 2 karşıladı sizi.. aşağıdakilerden en az ikisi olmalı.. olmalı mı, olmamalı mı? olmalı, kesinlikle olmalı..

    yeme alışkanlığı (çok mu yiyor ya da hiç mi yemiyor),
    kendini nasıl algıladığı (genelde düşük benlik algısı oluyor),
    karar alırken dünyanın en önemli kararını alacak gibi derin düşüncelere dalma hali (alamadı, alamıyor. çok zor onun için),
    genel olarak kendini nasıl hissettiği (yorgunum dostlarım yorgunum, yorgun gibi bitkin mi? yoksa umutsuz mu?),
    uzun süreli dikkat ( konsantre olabiliyor mu? no way! onun için zorlayıcı olabiliyor)

    ikiyi tutturduysa yine yetmiyor.. bu ikisi de en az 2 aydır yaşanan durum olmalı..

    sonrası..

    ciddileşelim şimdi..

    ayakta tedavi. antidepresanlar.. düzenli kullanım ve takiple (psikoterapi şart. stresle baş etmeyi başka türlü öğrenmesi çok zor.) hayat biraz daha normale dönüyor. ama yine 2.. en az 2 yıl kullanacak o ilaçları. anca koruyacak o ilaçlar onu..

    yani özetle teşhisi çok zor olmayan ama hastanın durumuna farkındalık kazanıp tedaviye ihtiyacı olduğunu bazen geç fark ettiği bu duygudurum bozukluğu, doğru antidepresan ve terapi ile tedavi edilmektedir. fark edilmezse kişiyi intiharı düşünmeye kadar götürebilir.

    bi de bu 2 yetişkin içindir. çocukta 1 yıl süren böyle bir duygudurum bozukluğu varsa hemen tedaviye başlanmalıdır. onlar genelde geçimsiz olur. "bu çocuk niye bu kadar ters, niye bu kadar asabi?" diyorsanız "babasına, anasına çekmiş." demeyin. diyenleri dinlemeyin. bak bir 1 yıl diyorum.. aman dikkat..

    size gelince.. en az 2 yıldır kendinizi mutsuz, halsiz, sinirli hissediyorsanız ve yaşamaktan keyif almıyorsanız bugün ilk iş bir psikiyatri uzmanına gidilecek demektir.

    bitti entry..

    esen kalın.
  • depresyonun hırka olarak giyilebilir formu.
  • bireysel planda, yaşamını daha iyiye değil de katlanılabilir ölçüde daha kötüye götürmeye çalışma planları olsa insanın. hedefe ulaşmak ulaşamamak ayrı, kerterizini öyle almak bakımından. bu da sürdürülebilir mutsuzluk, sürdürülebilir anlamsızlık, sürdürülebilir kötülük olur muydu? mutsuzluk hastalığı demeye gelen distimi ile özdeş mi sayılmalıydı? (bkz: acıyı katlanılabilir hale getirmek)

    (bkz: distimi), mutsuzluk hastalığı, kronik mutsuzluk
    (bkz: sürdürülebilir/@ibisile)
hesabın var mı? giriş yap